Pazar günü yapılan seçimlerin galibi partisi Syriza’yı yüzde 35,5 oy ile bir kez daha iktidara taşıyan Çipras oldu. Oysa, son ana kadar anket şirketleri Syriza ile Yeni Demokrasi Partisi’nin başa baş gittiğini, yüzde 0,7 ila 3 arasında bir fark olduğunu gösteriyordu[1]. Hatırlayacak olursak, Yunanistan’da yapılan son referandum sonuçlarını da tam olarak bilebilen bir anket şirketi çıkmamıştı.
Anket şirketlerinin isabetsiz tahminleri, son dönemlerde dünyanın her yerinde artan bir sorun haline geldi. 2012 yılında Amerikan Başkanlık seçimlerinde ünlü anket şirketi Gallup Cumhuriyetçi Başkan Adayı Mitt Romney’i Obama’nın yüzde 1 önde gösterdiği son seçim anketinden sonra Obama’nın seçimi kazanmasıyla “hata yapma nedenlerini” açıklayan bir dosya yayımlamıştı. Sadece bu sene İsrail’de yapılan seçimler ve elbette İngiltere’de yapılan seçimlerde tüm İngiliz anket şirketlerinin İşçi Partisi ve Muhafazakar Partiyi başa baş gösteren isabetsiz tahminleri anket şirketleri hakkında soru işaretlerini yükseltti. Bizde de özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anket şirketleri yayınladıkları yanlış sonuçlar ile ciddi güven sarsıntısı yaşarken, son yapılan genel seçimlerde de çok büyük bir kısmının başarılı olamadığını biliyoruz.
Yunan seçimlerinde anket şirketlerinin bu denli yanılmasının nedenleri neler olabilir diye düşünecek olursak bir iki noktaya dikkat çekmekte yarar olabilir…
Kararsız seçmen oranı yüksek
Son yapılan anketlerdeki kararsız seçmen sayısının yüksekliği hataya zemin hazırlayan en önemli etkenlerden biri olduğu aşikar. Son hafta yayınlanan anketlerde yüzde 10 hatta bazen daha yüksek gösterilen kararsız seçmenler oy sonuçlarını değiştirebilecek bir yükseklikteydi. Anket şirketlerinin “kararsızlar dağıldıktan sonra” şeklinde yaptıkları dağılımlar belli ki tam anlamıyla yapılamamış ve sonuçların yanlış çıkmasında temel bir rol oynamıştı. 2012 Amerikan Başkanlık seçilerinden sonra Gallup’un yayınladığı raporda da dağılımların hatalı yapıldığından bahsediyordu.
Seçmen kızgın
Sputnik haber’e konuşan MRB Anket şirketinin CEO’su Dimitris Mavros seçmenlerde yaşanan kızgınlığın seçim sonuçlarının tahmin edilmesinde en büyük zorluklardan biri olduğunan bahsediyordu[2]. Seçmen kızgınlığı bir anlamda ani fikir değişikliğine dönme ihtimali olsa bile biz daha çok kızgın seçmenin seçime katılmama eğilimi olduğunu başka ülkelerde yapılan seçimlerde de gözlemleyebiliyoruz. Nitekim, Yunanistan’daki son dönemde artan kızgınlık ve artan seçime katılamama oranları bu endişeyi doğrular nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.
Oy kullanma oranı düşük
Yunanistan’a seçime katılım önceki seçimlere göre düşük olması da bir başka etken. Özellikle gençlerin düşük katılımı Haziran referandumunda ve ocak ayında yapılan seçimlerde oranla bu seçimlerde düştü. Seçmenlerin yaklaşık yüzde 43,55’inin oy kullanmadığı Yunanistan’da bu 9 milyon 836 bin 997 seçmenden 5 milyon 562 bin 820’inin oy kullandığı anlamına geliyor. Bu rakam 1974 yılından sonraki en düşük oy verme oranı.
Yunanistan’da son 8 yıldır oy kullanmama oranında bir yükselme olduğu biliniyor. 2007’de yüzde 25.9 olan oran 2009’da yüzde 29’a çıkmış ve 2012’de yüzde 37.5 ile daha da yükselmişti. 1989 seçimlerinde oy kullanmama oranının yüzde15,5 olduğunu düşünecek olursak, gelinen nokta oldukça dikkat çekici.
Seçime katılımın düşük olması anket şirketlerini yanıltan etkenlerden biri olduğu biliniyor. İngiltere’de yaşanan seçimlerde de İşçi Partisi’nin tahminlerin altında oy almasını “İşçi partisi seçmeni tembel mi?” başlıklı yazıları ile dile getiren birçok siyaset analizcisi İşçi Partisi seçmenlerinin oy kullanmaya gidip gitmediği sorunsalı üzerinden anketlerin hata nedenlerini anlamaya çalışıyordu. Hatırlayacak olursak, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anket tahminlerinde yaşanılan yanlışlıklar da Konda Anket şirketi dahil olmak üzere birçok anket şirketi tarafından katılımın düşüklüğü ile açıklamıştı.
Yunan halkı seçim yorgunu: Öğrenciyken bu kadar okula gitmemiştim
Oy kullanma oranının düşmesinin en temel sebeplerinden biri Yunan halkının değişime olan inancını kaybetmesi. İktidara kim gelirse gelsin ülkede büyük bir değişim yaşanacağına inanmayan Yunan seçmeni seçimleri yeterince ilgi göstermedi. Diğer nedenlerden biri ise seçmenlerde yaşanan seçim yorgunluğu. Ardı ardına seçim yaşayan Yunan halkında konuyla ilgili bıkkınlık oluştuğu herkes tarafından bahsedilen bir gerçek. Sadece bu sene ocak ve temmuz ayından sonra 3. Kez sandıklara giden Yunan halkı yasal olarak oy verme mecburiyetine rağmen sandıklara gitmedi. Eylül ayı başında Yunanistan’a yaptığımız ziyarette görüştüğümüz Yunanlılar “Öğrenciyken bu kadar okula gitmemiştim” diyerek seçim sıklığı ile dalga geçiyor, her ne kadar televizyonda siyasilerin münazaralarına vs. yer verilse de bu seçimlerin geçmiş seçimlere oranla daha silik geçtiğinden bahsediyorlardı.
Seçim yorgunluğu sadece seçmenlerde değil, partilerde de gözlemlenen bir olguydu. Kampanyalarda alışılan renkli tablo yoktu. Sokaklarda seçim heyecanından bahsetmek neredeyse imkansızdı. Anketler partileri başa baş gösteriyor, konuşulan olası koalisyon ihtimalleri seçmende varolan bıkkınlığı artırıyordu. Oysa unutmamak gerekiyor ki seçmeni sandığa götüren en büyük etken seçimlere duyulan heyecan.
Lider değiştiren değil, seçmeni çözüm üretileceğine inandıran parti seçimi kazanır…
Yeni Demokrasi partisi Yunanistan’da muhafazakar sağ parti olarak 1974 yılında kurulan ve o tarihten itibaren Yunan siyasetine yöne veren ana siyasi partilerden biri. Haziran ayında yapılan referandumu kaybettikten sonra partinin lideri Antonis Samaris istifa etmiş, yerine 61 yaşındaki siyasi deneyimi olan Evangelos Meimarakis gelmişti. Bir dönem savunma bakanı olarak da görev yapan Evangelos Meimarakis ekonomik istikrarı getirmek istediklerini, bu nedenle seçim sonrası Syriza ile koalisyona girebileceklerini söylemişti.
Yeni Demokrasi Partisi’nin lider değiştirmesi Yunan seçmeninde oluşan “yorgun” algısını kırmaya yetmedi. Uzun seneler siyasette aktif olan partinin karıştığı çeşitli skandallar Yunan halkının hafızalarından silinmemiş, yapılan kampanya partinin varolan durumu düzeltebileceğine dair bir inanç yaratamamış.
Ayrılanlara Darbe
SYRIZA'dan ayrılan 25 vekilin kurduğu Laiki Enotita (Halk Birliği) Partisi ise yüzde 2,86 alarak yüzde 3'lük seçim barajını bulunan sistemde mecliste yer alamadı. Bu nokta da ana partiden ayrılan küçük gurubun yakın dönemde başarılılı olamama örneği bir kez daha gözlemlemiş olduk diyebilir miyiz? Bana kalırsa, partinin başarılı olamama temel nedeni seçmenlerin belirsizliğe karşı duydukları güvensizlik olarak açıklamak daha doğru olacaktır. Bildiğimiz üzere ayrılan grup ortak para birliği avro’dan çıkıp drahmi’ye geri dönülmesini savunuyordu.
Çipras’ın, 7 aylık iktidarı döneminde seçim vaatlerinin bir çoğunu yerine getirememiş, hatta kreditörler ile 12 milyar euro’luk kemer sıkma içeren anlaşmayı imzalamış olmasına rağmen muhalefet partileri seçmeni kendilerinin daha iyi olabileceğine ve bir değişim yaşanabileceğine ikna edemedi. Çipras her şeye rağmen seçmenin güvenini koruyabilmeyi başardı.
Yanılmanın metodolojik nedenleri
Anket şirketlerinin yanılma nedenleri arasında elbette bir çok metodolojik nedenler de bulunuyor. Anketlerin yapıldığı coğrafya, örneklemin temsil edilebilirliği, anketörlerin yetkinliği, soruların doğru hazırlanması ve hatta anketin yapıldığı mecra (telefon, yüzyüze ve online anketler arasında farklıklar) gibi birçok neden sayılabiliyor. Hatta İngiltere’de son seçimlerden sonra anket şirketlerine bir takım uygulama mecburiyetleri ve yaptırım getirilmesi gerekip gerekmediği tartışma konuları arasına girdi.
Seçimlerinin galibi Çipras…
Çipras bu dönem vaatlerini başarabilecek mi ilerleyen günlerde hep beraber göreceğiz. Belki de istifasını açıkladığı Nazım’ın dizelerinde olduğu gibi: Yunanistan’ın en güzel günleri henüz yaşamadıkları…