23 Ocak 2012

Uğur Mumcu soruyor: Kim yönetiyor bu devleti?

Saldırının ardından belli kesimler töhmet altında bırakıldı. Adres saptırıldı...


"Saldırının ardından belli kesimler töhmet altında bırakıldı. Adres saptırıldı, maalesef dosya, bir çok soru işaretine mahal bırakacak şekilde kapatıldı. Azmettirenler ortaya çıkarılamadı...”
Başbakan Tayyip Erdoğan, bu sözleri 26 Ocak 2010'da toplanan AKP TBMM Grubu'nda, Uğur Mumcu'nun katledilmesinin 17. yılı nedeniyle dile getirdi. Haklıydı Başbakan, aynı kuşkuların Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Çetin Emeç ve Necip Hablemitoğlu cinayetleri için de geçerli olduğunu vurguladı. Başbakan o konuşmada söylemedi, ancak aynı kuşkular, aynı koyulukta Hrant Dink cinayeti için de geçerli.
Bugün Uğur Mumcu'nun 24 Ocak 1993'te Ankara'daki evinin önünde bombalı tuzakla öldürülmesinin 19. yıldönümü. Başbakan'ın söz ettiği soru işaretlerinden bir tanesi bile yanıtlanmış değil. Aradan geçen sürede, Toplumsal Bellek Platformu'nun girişimi üzerine TBMM gündemine gelen “faili meçhul cinayetlerin araştırılması” önerisinin AKP oylarıyla reddedilmesi dışında bir gelişme olmadı.
Bugün Adalet ve Demokrasi Haftası'nın ilk günü. Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü 24 Ocak ile “ak saçlı hocam” diye arkasından gözyaşı döktüğü Prof. Muammer Aksoy'un katledildiği 31 Ocak arasındaki günlerin adı, 19 yıldır; Adalet ve Demokrasi Haftası.
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nda ilan edilen haftanın programına bakarken, Uğur Mumcu'nun çeyrek yüzyıldan fazla bir zaman önce bugün hâlâ tartışılan kanlı ilişkilere ışık tutan yazılarını bir kez daha okudum. Faili meçhul karanlık cinayetlerin aydınlanması için belki ilham verebilir. Hatırası önünde saygıyla eğilerek...
- Bir ülkede, birbiri ardına cinayetler işlenir ve katiller yakalanmazsa, o zaman "devlet içinde devlet" olduğu yolundaki şüpheler su yüzüne çıkar. Demek oluyor ki polisin yakalamadığı, gücünün yetmediği bazı güç dengeleri bulunmaktadır. Kimdir bunlar?

(Cumhuriyet, 31 Mayıs 1976, Eşkıyanın Kökü Dışarda...")

- Bu köşede okurlarımı bıktırırcasına "Ülkü Ocakları'na cinayet silahları veren jandarma yüzbaşılarını" yazdım durdum; kimse kulak asmadı. Bu silahların kayıt sayılarını bile verdim; hiçbir asker ve sivil yönetici bana mısın demedi. Ankara'da Devlet Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi öğrencilerinin üzerine Amerikan yapısı ve ordu malı bomba atıldığını yazdım; bu bombanın marka ve sayısını bildirdim, kimse tınmadı. Ne oluyor, kim yönetiyor bu devleti?

(Cumhuriyet, 27 Kasım 1979, Kim Kaçırdı?..)
- Abdullah Çatlı, İsviçre'nin Basel kenti savcılığınca uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan aranmaktadır. Fransız polisince aynı suçtan ötürü tutuklanmıştır. Ağca'yı cezaevinden kaçıranların başında Çatlı bulunmaktadır. Çatlı, Bahçelievler'de öldürülen TİP'li 7 gencin katillerinden biridir. Ağca'ya sahte pasaport, Çatlı ve arkadaşlarınca sağlanır. Papa suikastinde kullanılan silahı, Avusturyalı eski naziden satın alan Çatlı'dır. Avrupa'da ülkücülerle Ermeniler'in ortak olduğu uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamlarından biri yine Çatlı'dır.

(Cumhuriyet, 21 Eylül 1985, Çatlı Kim?..)
- Bu Abdullah Çatlı'nın, bu Oral Çelik'in ve Ağca'nın ilişkilerini şöyle bir araştırın; hepsinden "istihbarat örgütü" kokusu çıkar.

(Cumhuriyet, 13 Ekim 1985, İşler Karışık...)


Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"