10 Ocak 2013

Tansu Çiller ve Nimet Baş; tarihselliğin talihsizliği

Tansu Çiller\'in her konuşması, maziyi bir kez daha yürürlüğe sokuyor

Tansu Çiller'in her konuşması, maziyi bir kez daha yürürlüğe sokuyor. Şimdiki zamanda ancak "iddia" seviyesinde kulak verilebilecek bir siyasetçi karşısındayız.

Çiller, son olarak, MİT'in medyaya yansıyan haberlerle hazırladığı "Çiller Özel Örgütü" haberleri üzerine konuştu. MİT'in dosyasında, yıllar sonra yazdığı kitapta Çiller'in özel bir örgüt kurduğunu anlatan danışmanı Memduh Bayraktaroğlu'nun anılarının yer almadığını not edelim.

Çiller, Milliyet'ten Fikret Bila'ya yaptığı açıklamada “özel örgüt” haberlerini yalanlarken önemli bir iddia ortaya attı:

“Ben Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu üyelerini kabul ettiğim zaman da bu iddialara benzer sorular bana yöneltildi. Sanıyorum Mehmet Şeker Bey sordu. Bu soru bana yöneltilince Komisyon Başkanı Sayın Nimet Baş orada bana bir not göndererek ‘Cevap vermeyin, bunlar mesnetsiz iddialar’ dedi..”

Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu (MDMAK) Başkanı Nimet Baş'ın, Çiller'e hayranlık içeren ifadelerini daha önce tutanaklardan yansıtmıştım. Ancak Çiller'in bu sözlerini ihtiyatla okudum. Zira, ABD'de sakladığı servet ortaya çıkınca "Şehit Anaları Vakfı'na bağışlamayı" taahhüt eden, daha sonra bu sözün semtine bile uğramayan Çiller'i, mazisini hatırlamadan dinlemek mümkün değil.

Diğer yandan hayranlıktan vazife çıkardığı anlaşılan Nimet Baş, Çiller'e mesajının “isterseniz cevap vermeme hakkınız var” gibi bir içerik taşıdığını duyurarak ancak kısmî bir düzeltme yapabildi ve siciline sorunlu bir kayıt düşmüş oldu.

MDMAK, önemli bir çalışma yapmakla birlikte bazı süreçlerin üzerine yeterince gitmediği anlaşılıyor. Misal, tutanakları okuduğunuzda Susurluk skandalında ortaya koyduğu ilişkileri tek başına bünyesinde barındıran Ömer Lütfi Topal cinayetinin üzerinde durulmadığını görüyorsunuz.

Hatırlayın; "Kumarhaneler Kralı" olarak bilinen Topal'ın öldürülmesinden sonra İstanbul’da gözaltına alınan üç özel tim görevlisi dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın araya girmesiyle bırakıldı. Ardından bu üç özel timci, Çankaya'daki Susurluk zirvesinde "kumarhanelerden haraç topladığı iddiası" da gündeme getirilen DYP'li Sedat Bucak'a koruma olarak verildi. Cinayette kullanılan silahın üzerinde Abdullah Çatlı'nın parmak izi saptandı. "Cinayeti özel timcilere itiraf ettirebilirdim" diyen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu REFAHYOL koalisyonunun DYP kanadınca hızla görevden alındı. Çatlı'nın öldüğü kaza sırasında yanında olan isimlerden birisi, Susurluk'taki Mercedes'in sahibi Sedat Bucak'tı. Nihayet Çiller, Çatlı için "Devlet için kurşun atan da, yiyen de bizim için şereflidir" savunması yapabildi.

Böylesine sorunlu bir süreçteki konumu sorgulanmayan Çiller, komisyon üyelerine çok renkli hikâyeler nakletmiş.  Mesela “Allah'tan iktisat profesörü bir Başbakan olduğunu” anlattığı bölümü okumalısınız; buyrun:

"Bugün AB'de de bir banka krizi var, ilk düşündükleri şeylerden bir tanesi mevduat garantisi vermektir… Biz onu yapmasaydık (…)  İspanya’da bugün görülen çöküş Türkiye’de olurdu. Allah’tan ki ben bir iktisat profesörüyüm, Allah’tan. (...) Keşke benden sonra gelenler de iktisat profesörü başbakanlar olsaydı (...) Ben çok iyi bir başbakanlık yaptım. Yani bütün şeye rağmen çok rezistans gösterdim. Ülke için, millet için doğru olanı yaptım; bundan hiçbir şüphem yok."

Çiller'in “çok iyi başbakanlık” yaptığı 1994 yılında 5 Nisan kararları ilan edilmek zorunda kalınmış, gecelik faizler yüzde binleri bulmuş, enflasyon yüzde 150'ye tırmanmış, yüz binler işsiz kalmıştı!

Tutanaklardaki en renkli hikâye batık banka sohbetinde karşımıza çıkıyor. Başkan Nimet Baş, AKP’li üyeler Yaşar Karayel ve Feyzullah Kıyıklık konuşuyorlar:

Kıyıklık: Kadir Has’ın bankası oldu.

Baş: Hissesi oldu diye biliyorum.

Kıyıklık: Hayır, hayır, bankası oldu.

Karayel: Hangi banka?

Kıyıklık: İstanbul Bankası. Yani olayları biz yaşadık Yaşar Bey. Doğrudur, yani ben o günlerde ayakta olan bir insandım ve çok da büyük para gitti.

Eşi Özer Uçuran Çiller'in Genel Müdürlüğünü, kendisinin de danışmanlığını yapmasından bir süre sonra batan İstanbul Bankası üzerine gelişen bu konuşmayı Çiller sessizce dinliyor.

O bankayı hatırlar mısınız? Komisyon üyelerini ağırladığı Yeniköy'deki yalıyı da içeren Çiller'in servetindeki muazzam artıştan önce batırılmış olan lale sembollü İstanbul Bankası’nı?..

Tutanaklar, Nimet Baş'ın, Çiller'e "kadın Başbakan olarak bedel ödediği, kız çocuklarının onun sayesinde 'gelecekte Başbakan olacağım' diyebildikleri" gibi övgü dolu sözler eşliğinde yaptığı vedayla noktalanıyor.

Çiller, Türkiye'de ilk kadın başbakan olarak tarihselliğin talihsizliğiydi.

TBMM'de ilk kez kurulan Darbeleri Araştırma Komisyonu için tarihselliğin talihsizliği de, Çiller ile yapılan görüşmeye ilişkin tutanakların bazı satırlarında kendisini gösteriyor.

 

ÖNEMLİ NOT: Bu yazı yayımlandıktan sonra Ertuğrul Özkök, köşesinde Tansu Çiller'in açıklamasını duyurdu. Okuyalım:

"Eski Başbakan Çiller, Darbeleri Araştırma Komisyonu Başkanı Nimet Baş’ın kendisine gönderdiği notla ilgili de bilgiler verdi.

Komisyon başkanı, dinlemeler başlamadan önce, dinlenen kişilere yazılı bir not dağıtıyormuş.

O notta, dinlenen kişinin istemediği sorulara cevap vermeyebileceği belirtiliyormuş.

'Galiba şu konu tam aydınlığa kavuşmadı. Asistanı, bu yazıyı bana dinlemenin başında vermedi. Tam o soruya gelindiğinde getirip önüme koydu. Ben de tam o sırada okudum bu notu.'

Anladığım kadarıyla, Nimet Baş, dinlenen her kişiye verilen yazılı bir metni Çiller’e de iletmiş ve o da notu, tam o soru sorulduğunda okuduğu için, onunla ilgili bir not olarak algılamış.

Mesele şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Yani Nimet Baş, Çiller’e o soruyla ilgili özel bir not göndermemiş.”

Özkök “Mesele şimdi daha iyi anlaşılıyor” demiş, acaba öyle mi?

Cevap için Çiller'in, Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila'nın köşesinde 7 Ocak'ta yayımlanan Nimet Baş  açıklamasını hatırlayalım:

 “Ben Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu üyelerini kabul ettiğim zaman da bu iddialara benzer sorular bana yöneltildi. Sanıyorum Mehmet Şeker Bey sordu. Bu soru bana yöneltilince Komisyon Başkanı Sayın Nimet Baş orada bana bir not göndererek ‘Cevap vermeyin bunlar mesnetsiz iddialar’ dedi. Anlaşılıyor ki Sayın Nimet Baş da Sönmez Köksal’ın belirttiği gibi gazete haberlerine dayalı bu raporun mesnetsiz ve saçma iddialar taşıdığı sonucuna varmıştı ve kaale almamamı istiyordu.”

Eski Başbakanımızın üç gün arayla yaptığı iki açıklama birbiriyle taban tabana zıt. Demek ki, Nimet Baş, Çiller'e, hakkındaki iddialar için “mesnetsiz, cevaplamayın” dememiş. Demek ki Çiller, kendi açıklamalarıyla ortaya koyduğu üzere, bir kez daha yalan söylemiş. Demek ki, parlamentoda darbeleri araştırma gibi önemli bir misyon üstlenen komisyonun başkanlığını yapan Nimet Baş'ın, komisyonun çalışmasını gölgeleyecek ölçüde hayranlık ve övgü dolu sözler sarf etme konusunda çok daha dikkatli davranması gerekiyormuş.

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"