03 Mayıs 2010

SBF Dekanı Celal Göle'den cevap var

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) ile ilgili olarak kaleme aldığımız iki yazı, amacına önemli ölçüde ulaşmış bulunuyor.


Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) ile ilgili olarak kaleme aldığımız iki yazı, amacına önemli ölçüde ulaşmış bulunuyor. 151 yıl önce kurulan bu köklü kurumun, geleneksel iddiasının zayıfladığına ilişkin o iki yazı, büyük bir tartışma yarattı. Büyük, düzeyli ve yararlı bir tartışma...

 

Üniversite sınavlarında rehberlik, sınıf öğretmenliği, psikoloji gibi bölümlere girmek için gereken puanların Mülkiye'nin üzerinde kaldığından ve Mülkiye'ye giren öğrencilerin yüzdelik sıralamasında düşüş gözlendiğinden hareket eden o yazılara gelen değerlendirmeler iki gruba ayrılıyor. Çoğunluğu oluşturan birinci gruptaki yorumlar, Mülkiye'nin mevzi kaybı yaşadığı ve önlem alınması gerektiği üzerinde odaklanıyor.

 

İkinci gruptaki yorumlarda, aynı bölümler değil de farklı bölümlere ilişkin karşılaştırma yapmanın yanlış olduğu ve Mülkiye mezunlarının Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda (KPPS) başarılı sonuçlar aldıkları görüşü öne çıkıyor.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Celal Göle'nin yazılarımız üzerine yaptığı değerlendirme, ikinci grupta toplanan yorumların tamamını, veriler eşliğinde sistematik bir üslupla kapsıyor.

 

Dile getirdiğimiz görüşleri reddeden, yazılarımızı eleştiren ve samimi üzüntülerini dile getiren Sayın Celal Göle'ye tartışmaya sağladığı katkı ve esirgemediği görüşleri için teşekkür ediyoruz.  “Vakıf üniversitelerinin parlak lise mezunlarını davet ettikleri bir dönemde” yayımlandığına dikkat çekip yazılarımızla ilgili olarak bir kasıt ima eden yorumunu aşırı bulduğumuzu not ederek Sayın Göle'nin T24'e gönderdiği cevabı aynen yayımlıyoruz.

 

Prof. Celal Göle'nin yazısı

 

Sayın Doğan AKIN,

 

27 Nisan 2010 tarihinde T24 haber sitesindeki köşenizde yayınladığınız “Mülkiye, artık hüzünlü bir hikâyenin adıdır…” başlıklı yazınızda ileri sürdüğünüz hususlar öğretim üyelerimizi, öğrencilerimizi ve dekan olarak beni fevkalade üzmüştür. Üzüntümün diğer bir nedeni de sizin gibi Mülkiyeli bir dostumun benden herhangi bir bilgi almadan bu yazıyı yazmış olmasıdır.

 

İrfan ocağınızla ilgili bu olumsuz yazınızın, üniversite adaylarının tercihlerini yapacakları bugünlerde, özellikle vakıf üniversitelerinin fakültemizin öğrencileri gibi parlak lise mezunlarını öğrenci olmaya davet ettikleri; bu amaçla medyadan önemli ölçüde yararlandıkları bir zamanda yayınlanması da anlaşılamamıştır.

 

Yazınızın özünü oluşturan “Mülkiye iddiasını kaybetti” konusunda yanıldığınız görüşündeyim.

 

Öncelikle belirtmek isterim ki, fakültemizin öğretim üyesi sayısı konusunda verdiğiniz bilgiler doğrudur. Ama unutmayınız ki bu sayı, Mülkiye tarihinin daha önceki hiçbir döneminde olmadığı kadar yüksektir. Öğretim üyesi-öğrenci oranına baktığımızda da her 16 öğrencimize bir öğretim üyesi düştüğünü görürüz ki, bu da dünya ortalamasının üzerinde bir orandır.

 

Öğretim üyelerimizi vakıf üniversitelerine “kaptırdığı”mız iddianız da maddi temelden yoksundur.  Fakültemizden ayrılıp vakıf üniversitelerinde çalışmaya başlayan öğretim üyelerimizin büyük çoğunluğu, mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde 67 yaşına geldikleri için emekli olmak zorunda kalan öğretim üyelerimizden oluşmaktadır. Zorunlu olarak emekli olmadan fakültemizden ayrılarak vakıf üniversitelerine ya da başka kurumlara giden öğretim üyesi sayımız ise son on yılda altı kişidir. Bu sayı da, takdir edersiniz ki bir “kan kaybının” hiçbir şekilde göstergesi olamaz!

 

Fakültemizin “öğrenci kaynağı yönünden ciddi sorunlar yaşadığı” değerlendirmenizin ise kullandığınız yöntemin yanlış olmasından kaynaklandığı düşüncesindeyim.

 

Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, belli dönemlerde belli alanlar öğrenciler açısından daha fazla tercih edilebilir. Örneğin, bir dönem “Uçak Mühendisliği” çok yüksek puanla öğrenci alırken, bugün diğer başka bölümlerin bu bölümden çok daha yüksek puanla öğrenci aldığı açıktır. Bu tercihleri etkileyen pek çok faktör olabilir.

 

Eğer, “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık”, “Psikoloji” ve “Sınıf Öğretmenliği” bölümüne giren öğrencilerin aldıkları puanlar fakültemizin bölümlerine giren öğrencilerin aldığı puandan daha yüksek ise, unutulmamalıdır ki, bu öğrenciler diğer üniversitelerin aynı bölümlerine giren öğrencilerden de yüksek puan almışlardır. Tarafınızdan bu konuda vurgu yapılırken Ülkemizde en çok tercih yapılan diğer eğitim kurumlarına hiç değinilmeden sadece Mülkiye’nin adının zikredilmesini anlayabilmek güçtür. Bu vurgunuz sadece Mülkiye’nin bu sorunu yaşamış olması, diğer eğitim kurumlarının bu gelişmeyi yaşamamış olması gibi yanlış bir kanının oluşmasına yol açmaktadır.

 

Önemle belirtmek isterim ki, Üniversite Giriş Sınavları’nda öğrencilerin başarı puanları dikkate alınarak bir karşılaştırma yapılacaksa, bu karşılaştırma aynı programlar esas alınarak yapılmalıdır; sağlıklı bir karşılaştırma ancak aynı bölümlerin öğrencilerinin ÖSS puanlarının karşılaştırılması ile yapılabilir. Siz de çok iyi bilirsiniz ki “elmalarla armutların karşılaştırılması” yanlıştır. Dolayısıyla, Mülkiye’ye gelen öğrencilerin başarı durumları da Mülkiye’nin eğitim verdiği alanlarda eğitim veren diğer kurumların öğrencilerinin başarı puanlarıyla karşılaştırılmalıdır. Aksi takdirde yapılan karşılaştırma hiçbir anlam ifade etmez.

 

Bu hatalı yaklaşım 29 Nisan 2010 tarihli yazınızda da devam etmiş, Mülkiye’nin durumu farklı eğitim programlarıyla karşılaştırılmıştır. Ayrıca belirtmek isterim ki, üniversite adaylarının belirlenmesinde eşit ağırlık puanlamasına geçildikten sonra, birbirinden farklı birçok programın da (Hukuk, Sosyoloji, Psikoloji, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık) eşit ağırlık puanına göre öğrenci kabul etmesinden dolayı ortalama puanlara göre yüzdelik dilimlerin sıralamasının eski ağırlığı kalmamıştır.

 

Ülkemiz genelinde;

 

1.      Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü 18 adet olup, fakültemizin bu bölümü kendi alanında en yüksek taban puan ile öğrenci almaktadır,

 

2.      Maliye Bölümü 30 adet olup, fakültemizin bu bölümü kendi alanında en yüksek taban puan ile öğrenci almaktadır,

 

3.      Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü 51 adet olup, fakültemizin bu bölümü kendi alanında üçüncü en yüksek taban puan ile öğrenci almaktadır (Fakültemizden daha yüksek taban puanlarına sahip olan iki program yabancı dilde eğitim vermektedir),

 

4.      Uluslararası İlişkiler Bölümü 65 adet olup, fakültemizin bu bölümü kendi alanında üçüncü en yüksek taban puan ile öğrenci almaktadır (fakültemizden daha yüksek taban puanlarına sahip olan iki program yabancı dilde eğitim vermektedir),

 

5.      İktisat Bölümü 89 adet olup, fakültemizin bu bölümü kendi alanında altıncı en yüksek taban puan ile öğrenci almaktadır (fakültemizden daha yüksek taban puanlarına sahip olan beş program yabancı dilde eğitim vermektedir),

 

6.      İşletme Bölümü 124 adet olup, fakültemizin bu bölümü kendi alanında altıncı en yüksek taban puan ile öğrenci almaktadır (fakültemizden daha yüksek taban puanlarına sahip olan beş program yabancı dilde eğitim vermektedir) (ek 1).

 

Bu sonuçlardan da açıkça görüldüğü gibi, fakültemize gelen öğrenciler, yıllardan beri üniversitelerin kendi çatıları altında görmek istediği ülkemizin en başarılı öğrencileri arasındadır. Son on yılın tüm verileri dekanlığımızda bulunmaktadır. Yazınızda ileri sürdüğünüz gibi öğrencilerimizin başarı ölçütünde bir düşüş olmamıştır. 

 

Mezuniyet sonrası öğrencilerimizin gösterdikleri performans da, tıpkı Üniversite Giriş Sınavı’nda olduğu gibi öğrencilerimizin çok başarılı olduklarını göstermektedir.

 

Özellikle başarılarının ve yetişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde üniversite mezunları için fevkalade önemli görülen Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarına göre de, mezunlarımız ülkemizin en başarılı öğrencileri arasında yer almaktadır. Nitekim 2009 yılı Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarına göre (ek 2); 

1. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü'nden mezun olan öğrencilerimiz, diğer çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri bölümlerinin mezunlarıyla karşılaştırıldığında birinci sıradadırlar.

2. Maliye Bölümü'nden mezun olan öğrencilerimiz diğer maliye bölümlerinin mezunlarıyla karşılaştırıldığında birinci sıradadırlar.

 

3.      Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nden mezun olan öğrencilerimiz diğer siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümlerinin mezunlarıyla karşılaştırıldığında birinci sıradadırlar.

 

4.      Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun olan öğrencilerimiz diğer uluslararası ilişkiler bölümlerinin mezunlarıyla karşılaştırıldığında üçüncü sıradadırlar.

 

5.      İktisat Bölümü'nden mezun olan öğrencilerimiz diğer iktisat bölümlerinin mezunlarıyla karşılaştırıldığında dördüncü sıradadırlar.

 

6.      İşletme Bölümü'nden mezun olan öğrencilerimiz diğer işletme bölümlerinin mezunlarıyla karşılaştırıldığında dördüncü sıradadırlar.

 

2009 yılı KPSS sonuçlarıyla ilgili olarak okumanızı arzu ettiğim fakültemiz mezunlarının başarılarını irdeleyen bir yazı ektedir (ek 3).

 

İnanıyorum ki, yazınızda zikrettiğiniz gibi Mülkiye hiçbir şekilde hüzünlü bir hikâye olmamıştır; 150 yıllık gelenekleriyle olması da mümkün değildir.

 

Yukarıda anlattıklarım kapsamında söz konusu yazınız ile ilgili üzüntülerimi bir kez daha iletir, düzeltileceği umuduyla saygılarımı sunarım.

 

Prof. Dr. Celal GÖLE

Dekan

 

 

EKLER

 

1- Altı bölümümüzün 2009 yılı ÖSS puanları

2- 2009 yılı KPSS sonuçları

3- 2009 yılı KPSS sonuçlarıyla ilgili bir değerlendirme yazısı




Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"