29 Temmuz 2010

PKK şiddetini sorgulayan Kürtler artıyor

Tanıdığım, devrimciliğine inandığım insanlar vuruldu. Memlekette kadın, çocuk demeden çok insan öldürüldü. Köyler basıldı, Öcalan kendisini şiddet yoluyla kabul ettirmeye çalıştı...

DOĞU CEPHESİNDE YENİ BİR ŞEY VAR!..
“Öcalan'la yüz yüze tartıştım. 'Biz, çocuklarımıza özgür bir gelecek için yola çıktık. Ama daha yolun başındayken çocuklarımızın katili olduk. (PKK'nın öldürdüğü) Çetin Güngör sıradan biri değildi. Yazılarıyla muhalefet ediyordu. Zaten Dilaver Yıldırım da, Enver Ata da, sıradan insanlar değillerdi.
Bunlar, PKK'nin ilk kurucularıydı. Apo'nun diktatörlüğünü reddediyorlardı. Beyindiler ve hepsi öldürüldüler. 1987'de çok kanlı pratikler oldu. PKK kendi içinde çok insan öldürdü. Tanıdığım, devrimciliğine inandığım insanlar vuruldu. Memlekette kadın, çocuk demeden çok insan öldürüldü. Köyler basıldı, Öcalan kendisini şiddet yoluyla kabul ettirmeye çalıştı... Bekaa kampında çok insan öldürüldü... Bekaa'yı kazın yüzlerce ceset çıkar... Öcalan'ın çevresinin ajanlarla sarılı olduğu havasını vermek için, bir sürü kişiyi 'ajan' diye kurşuna dizdiler...”
Bu sözler, bir dönem Abdullah Öcalan'ın en yakınında yer alan ve “PKK'nın Avrupa sorumlusu” olarak bilinen Avukat Hüseyin Yıldırım'a ait. Neşe Düzel'in sorularını yanıtlayan Yıldırım'ın Taraf'ta üç gün boyunca yayımlanan açıklamaları, Kürt siyaseti üzerindeki şiddet vesayetine ilişkin önemli tanıklıklar içeriyor.

Ahmet Türk ılımlı bulundu, geri plana atıldı

Yıldırım'ın açıklamaları ışığında geriye doğru bakmak, Kürt sorununun çözümü önündeki engellerden birinin, şiddeti reddeden Kürtler üzerindeki PKK terörü olduğunu gösteriyor. Kürt açılımı sürecinde yapılan Reşadiye baskınını hatırlayın. O dönemde DTP'nin Genel Başkanı olan Ahmet Türk, “PKK'nın işi değil” açıklamasını yaptıktan hemen sonra örgüt Reşadiye baskınını üstlenmişti! Devletin sevmediği, saldırgan milliyetçilerin Samsun'da burnunu kırdığı Ahmet Türk, çelebi kişiliğiyle PKK cenahında da pek makbul görülmedi ve DTP'den sonra kurulan BDP döneminde arka plana itildi.

Hikmet Fidan PKK'yı eleştirmeyi göze aldı

Hikmet Fidan'ı hatırlayın. Hikmet Fidan öğretmendi. PKK'nın kuruluş aşamasında Abdullah Öcalan'la tanıştı. Fakat dağa çıkma davetini reddetti. Ancak 12 Eylül 1980 darbesinden sonra “PKK üyeliği” suçlamasıyla yakalandı, 6 hafta kaldığı işkencede kaburgaları kırıldı, Türkiye'nin tarihindeki kara lekelerden biri olan Diyarbakır Cezaevi'ne sevk edildi, 10 yıl hapis yattı.
Cezaevinden çıktıktan sonra da legal siyaseti tercih etti, şiddete karşı çıktı. Kapatılan HEP ile DEP'te il başkanlığı, HADEP'te Genel Başkan Yardımcılığı yaptı. Parti üzerindeki Öcalan ve Kandil vesayetini eleştirmeyi göze aldı. PKK'dan ayrılan Yurtsever Demokrat Parti (PWD) ile temas kurdu. Barışçı, sivil, çoğulcu, katılımcı, şeffaf, özgürlükçü bir Kürt siyaseti için çalıştı.

Devlete göre PKK'lı, PKK'ya göre hain!

Sonucu biliyorsunuz.
Tam beş yıl önce, 6 Temmuz 2005 Çarşamba günü, Diyarbakır'da kaldığı otelde Hikmet Fidan'ın kapısı çalındı. Gelenler tanıdıktı. Birlikte otelden çıktılar. Bağlar ilçesindeki Kaynartepe Mahallesi 43. Sokağa gittiler. Rahat Apartmanı'nın önüne gelmişlerdi ki, arkasından yaklaşan bir kişi kafasına ateş ederek Fidan'ı öldürdü. PKK cinayetlerine böyle de bir imza atıyordu; enseden tek el ateş!
Cinayete ilişkin iddianameye göre, cinayet öncesi ve sonrasında çıkarılan telefon dökümleri, tetikçi ile Fidan'ı öldürüldüğü yere götürenlerin haberleştiğini ortaya koyuyordu.
“PKK'lı” olduğu iddiasıyla devletin işkencelerden geçirdiği, 10 yıl hapsettiği Hikmet Fidan, PKK tarafından da şiddete karşı çıkarak “ihanet” ettiği gerekçesiyle katledilmişti!

Kürt siyasetinin Ergenekonu

Hüseyin Yıldırım gibi “içerden” isimlerin açıklamaları, Kürt aydınlarını dışlayan, silahı reddeden Kürtler üzerinde terör estiren PKK'nın “Kürt siyasetinin Ergenekonu” faslından giderek daha yüksek sesle sorgulanacağına dair işaretler taşıyor. Eğer Kandil ve İmralı tarafından püskürtülmezse, Kürt meselesinde PKK tekeline karşı Diyarbakır'da bir toplantı yapılacağı belirtiliyor.
Yakın bir gelecekte, barışçı Kürt siyaseti üzerindeki şiddet ipoteğinin yeni bir tartışma konusu olarak önem kazanacağına emin olabilirsiniz.

AKP de, BDP de Fidan'ın hikâyesini unutmamalı

Kürt oylarıyla seçilenlerle görüşmeyerek Kürt sorununa çözüm bulmayı hayal eden Başbakan Tayyip Erdoğan ile parlamentoya girdikten sonra İmralı ve Kandil'den işaret beklemeyi politika yapmak zanneden BDP kadrolarının yeni bir değerlendirme yapmasının vaktidir.
Hikmet Fidan'ın kısa ömrünün hikâyesi, BDP kategorisindeki partileri “PKK'nın kuklası” diye kestirip atanlar için de, “Kürt sorununda muhatap PKK'dir” diye açmaza oynayanlar için de ezber bozacak çok şey anlatıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"