01 Mayıs 2012

Kazancı Yokuşu'na bir sap kırmızı karanfil...

Ruhi Su\'nun Dostlar Korosu\'yla birlikte 1 Mayıs 1977\'de Taksim\'de yapılan katliama cevabı “Sabahın Bir Sahibi Var” olmuştu

 

Ruhi Su'nun Dostlar Korosu'yla birlikte 1 Mayıs 1977'de Taksim'de yapılan katliama cevabı “Sabahın Bir Sahibi Var” olmuştu.

Şişli Meydanı'nda üç kız

Biri Çiğdem, biri Nergis

Vuruldular güpegündüz

Sorarlar bir gün, sorarlar

(...)

Bin dokuz yüz yetmiş yedi

Unutulmaz yılın adı

Bir Mayıs bayramı idi

Sorarlar bir gün, sorarlar

Türkiye'nin yeraltı devletinin, milli güvenlik rejimi ve komplo tarihinin en kanlı sayfalarından biri 1 Mayıs 1977'de yazıldı. 1 Mayıs 1977'de Taksim'de 36 kişi katledilirken öncesinde Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Dairesi Başkanlığı'na atanan polis, Oktay Ergin'di. Ergin, 6/7 Eylül olaylarını kışkırtan komploda başrol verilmiş bir devlet görevlisiydi. Atatürk'ün Selanik'teki evine bombayı koyan isimdi!

1 Mayıs 1977'de kalabalığın üzerine ateş açılan Intercontinental Oteli'nin güvenlik amiri, eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve eski İstanbul Emniyet Müdür Vekili Mehmet Akzambak'tı!

Ama bu ülke Atatürk'ün evine bomba atanların solcular, Taksim katliamını yapanların, sağcılar ve solcular (evet solcular! Ülkücülerin gazetesi Hergün'ün iddiası buydu) olduğunu da tartıştı.

1 Mayıs 1977, hayatımıza saplanmış en büyük ihanetlerden ve bu ülkeye en çok şey öğreten yaralardan biridir.

Antikapitalist Müslüman Gençlik hareketinin, İslamcıları özeleştiriye davet ederek 1 Mayıs kayıpları için namaz kılmaları ve kutlamalara katılmaları bu nedenle değerli. Kürtlerin, Türklerin, işçilerin, öğrencilerin, memurların, İslamcıların, başörtülü-başörtüsüz kadınların, erkeklerin, gençlerin, yaşlıların, her parçası birbiriyle kavgalı solun bütün renklerinin 1 Mayıs'ta yan yana meydanlarda olması önemli.

Taksim Meydanı'nda dolaşırken, 1977'nin kin tohumları atmaya çalıştığı vicdanların her şeye rağmen nasıl ortaklaştığını ilan eden bu görüntüyü de düşündüm.

Ardından dans eden, halay çeken, slogan atan grupların arasından Marmara Oteli'nin yanıbaşına ulaştığımda gördüğüm, orta yaşlarını çoktan geride bırakmış bir grubun polis bariyerinin ardından hüzünle baktıkları yere yöneldim; Kazancı Yokuşu!

Başındaki “Osmanlı Sokağı” tabelasına yenilmemiş, 1 Mayıs 1977'de açılan ateşlerden kurtulmak için kaçmaya çalışanların hunharca katledildikleri Kazancı Yokuşu...

Üzerine serpilen kırmızı karanfillerle acımasızca kan dökülen geçmişi bir nehir gibi gözlerimizin önünden akıtan Kazancı Yokuşu...

O geçmişi; soldan, sağdan, merkezden, uçtan gelip kucaklaşarak yenenlere alkış...

Ve o geçmişte can verenlerin hatırasına bir sap kırmızı karanfil...

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"