10 Kasım 2010

Hayrünnisa Gül, Gülen cemaati ve gazetecilik

İlköğretimde türban girişimini bir “cehalet” ve “çocuk hakkı” meselesi olarak da eleştiren Hayrünnisa Gül...


Dil ve açı!

Gazeteciliğin düzeyini tayin eden iki ana çıpa, kullanılan dil ile benimsenen açı.

Türkiye medyasının yerel ve ulusal yayınlarda çalışan yaklaşık 70 temsilcisini Mardin'de buluşturan Medialog Platform'un belirlediği gündem, “Doğu ve Güneydoğu'nun ulusal medyada nasıl algılandığı”ydı. Gazetecilerin, yaptıkları işi meslektaşlarının merceğinde izleme olanağı buldukları toplantıda en öne çıkan mesele de aynı oldu; dil ve açı...

Haberciliği nasıl bir dille yapıyor, olaylara hangi açılar ve etkilerle yaklaşıyorsunuz? Kimin elinde olursa olsun iktidar dili haberlerinize nasıl yansıyor, hangi olayları görüyor ya da görmezden geliyorsunuz?

“Fethullah Gülen cemaatinin kurumsal yüzü” diyebileceğimiz Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın desteğiyle düzenlenen çalıştayda da mesleğimiz açısından öne çıkan sorular bunlar oldu.

Çalıştayda yapılan konuşmaları dün uzun bir yazıyla aktarmama rağmen tekrar Mardin buluşmasına değinmemin nedeni, Hayrünnisa Gül'ün ilköğretimde türbana içtenlikle karşı çıkan açıklaması üzerine gözlemlediğim bazı gelişmeler oldu.

Şimdiki ilk öğretim çağında (15 yaşında) evlenerek örtünmeye başlamış bir kadın olmanın yanı sıra türban sorununu bizzat yaşamış bir devlet başkanı eşinden söz ediyoruz. Hayrünnisa Gül, “türbanı nedeniyle eğitim hakkının engellendiği” gerekçesiyle eşinin şu anda başında bulunduğu devlete karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde dava açmış, ancak Abdullah Gül Dışişleri Bakanı olunca bu davayı geri çekmiş bir isim.

Dolayısıyla Hayrünnisa Gül, başörtüsü konusunda “hem yaş, hem mağduriyet, hem eğitim, hem de çocuk hakları” üzerinden konuşmaya en hakkı olan ve bu konudaki sözlerine kayıtsız kalınamayacak isimlerden birisi.

İlk kez İslamcı bir örgüt Gül'ü hedef aldı

İlköğretimde türban girişimini bir “cehalet” ve “çocuk hakkı” meselesi olarak da eleştiren Hayrünnisa Gül, bu açıklamasıyla ilk kez İslamcı bir örgütten tepki aldı. Misyonunu "Türkiye'de ve tüm dünya genelinde yaşanan zulümlere, haksızlıklara ve adaletsizliklere İslami kimliği esas alan bir perspektifle tavır almayı ibadet bilen bir anlayışın temsilcisi" ifadesiyle özetleyen Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der) Gül'ün açıklamasını sert bir dille eleştirdi. Özgür-Der'den Genel Başkan Rıdvan Kaya'nın imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, Hayrünnisa Gül “beyazlamak için yüzüne pudra süren zencilere” benzetildi.

Gül ve Erdoğan farklı mı düşünüyor?

Hayrünnisa Gül'e “özenti beyaz Müslüman” göndermesi yapan bu açıklamadan bir süre sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, “eşinin görüşüne katıldığı” sözleri geldi. Aynı sıralarda Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, yöneltilen sorular üzerine “yönetmeliğe göre ilköğretimde öğrenci ve öğretmenlerin başının açık olması gerektiğini” söylemekle yetindi, Hayrünnisa Gül'ün sözlerini “bir daha tercüme etmeye gerek olmadığını” belirtti.

Milli Eğitim Bakanı'na göre çözümü “yönetmelik” hükümlerinden ibaret girişimler Köşk'te “çocuk hakları, cehalet” yaklaşımıyla mahkûm edilmişti. Bu durum Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında bugüne kadar gözlenmemiş ciddi bir görüş ayrılığını haber veriyor mu, göreceğiz.

Güncel gelişmeler açısından bu kadar önem taşıyan Hayrünnisa Gül'ün sözlerinin Mardin'deki gazeteci buluşmasıyla, gazetecilikte kullanılan dil ve sergilenen açılarla ilgisine gelince...

Hayrünnisa Gül'ün sözlerine makas

Mardin buluşmasını organize eden Gülen cemaatinin en köklü yayını Zaman gazetesinde, Hayrünnisa Gül'ün ilköğretimde türbanı eleştiren sözleri okurlardan esirgendi. Bu sözleri okurundan esirgeyen yayınlar arasında Mardin'deki gazeteci buluşmasına üst düzey temsilci gönderen Türkiye ve Akit gazeteleri de vardı. Cumhurbaşkanı'nın eşini destekleyen sözleri, belki “erkek” kontenjanından gazetelerin bugünkü sayılarına girebilir.

Zaman gazetesinde (ve grubun diğer yayınlarında) özellikle son yıllarda kullanılan dilin, cemaat içindeki bazı akil isimlerde de rahatsızlık yarattığını duyuyoruz. 28 Şubat döneminde Fethullah Gülen için yapılan “gizli kaset” yayınlarının cemaat yayınlarında bu kez karşı cephe misliyle yapıldığını da görüyoruz.

Fethullah Gülen'in önemli bir tartışma yaratan “Gazze'ye yardım İsrail'in izniyle yapılmalıydı” sözlerini de yayımlamayan Zaman gazetesi ve diğer cemaat yayınlarında kullanılan dil ve benimsenen açı üzerinde durmalıyız. Cemaatin “diyalog” ve “hoşgörü” iddiaları konusunda en ciddi kuşkuyu cemaatin kendi yayınlarının yarattığını söylersek abartmış olmayız.

Kullandığı sorunlu dil ve ideolojik süzgecine takılan olayları görmeyerek gazeteciliği tahrip edenler arasında Gülen cemaatinin yayınları da bulunuyor.

En son Mardin'de gazetecileri buluşturan ve medya üzerinde özel çalışmalar yapan Gülen cemaatinin profesyonelleri iyi bilir...

Gazetecilik yazmayarak da kirlenir!

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"