Başbakan Tayyip Erdoğan, 2014'te ilk kez halkoylamasıyla yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olacağını dolaylı olarak duyurdu.
Neden böyle olduğunu açıklamaya çalışalım.
Malum, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı süresi gelecek yıl doluyor. 2007'de yapılan Anayasa değişikliğine göre, 12. Cumhurbaşkanı, Köşk için ilk kez yapılacak halkoyuyla seçilecek. Burada, "Genelkurmay Başkanı" sıfatıyla 12 Eylül 1980 darbesinin lideri olan Kenan Evren'in durumunu ihmal ediyoruz. Zira 1982 Anayasası'nın sunulduğu referandumda, "Anayasa'nın kabulü ile Evren'in de Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş olacağı" yolundaki darbe hukuku yürürlükteydi. Evren böyle bir "hukuk"la Köşk'e gönderildi. 1982 Anayasası'na ilişkin referandum öncesinde, her türlü muhalefetin yasaklandığını, misal, sandıkta "hayır" oyunu simgeleyen mavi rengin kullanımının bile gazetelerde fiilen yasaklandığını da hatırlatalım.
Evet seneye Cumhurbaşkanlığı için referanduma gidilecek ve bu süreçte tayin edici rolü AKP oynayacak. Bugüne kadar, eğer bir karar değişikliği olmazsa, AKP'nin adayının Erdoğan olacağı biliniyor, Gül'ün Köşk sonrası ne yapacağı tartışılıyor, ancak durum muhataplarınca telaffuz edilmiyordu.
Erdoğan kendisinden sonrayı konuştu
Bugün (21 Mayıs Salı) ABD dönüşünde Erdoğan'a, kendisinden sonra AKP Genel Başkanlığı'na, Genel Başkan Yardımcısı Prof. Numan Kurtulmuş'u hazırladığı yolundaki iddialar da soruldu. İddiayı son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın Kurtulmuş'u da ABD'ye götürmüş olmasını gerekçe göstererek dile getirdi.
Cevabına, "Sağır duymaz, uydurur" diyerek başlayan ve hemen ardından sağırların gönlünü alan Erdoğan, "Ben görevimin başındayım" veya "Vakti gelince düşünülür" gibi durumu idare edecek klasik cümlelerle devam etmedi. Bunun yerine, "kendisinden sonra" işleyecek prosedürü anlattı ve özetle şunları söyledi:
"Partimizin yetkili kurumları nasıl bir karar verirse o yönde adım atılır. Partimizle dertlenmeyenlerin bu açıklamaları durgun suyu bulandırmaktan başka bir şeye yaramaz. Partimiz yaptığı görevlendirmeyle de hep başarılı olmuştur."
Erdoğan bu sözlerle olağan büyük kongrenin - doğal olarak - onaylayacağı kendi genel başkanlığını seçenekler dışında bıraktı, "partinin yetkili kurulları nasıl bir karar verirse o yönde adım atılacağını" söyledi.
Siyasi Partiler Kanunu'na göre, partilerin en yetkili kurulu "büyük kongre"ler. Genel başkanlar da büyük kongrede yapılan oylamayla seçiliyor.
Sadece Erdoğan için sınırlama yok
Diyebilirsiniz ki; AK Parti Tüzüğü'nde milletvekili ve belediye başkanları için söz konusu olan "üç dönem üst üste seçildikten sonra en az bir dönem ara vermeden tekrar aday olma yasağı"na benzer bir sınırlama genel başkan için de yok mu?
Var! Tüzükte, dört kez (Siyasi Partiler Kanunu'na göre bir dönem en çok iç yıl sürüyor) üst üste seçilen genel başkanlar için takip eden ilk dönemde aday olamama hükmü var. Ama bu sınırlamanın tek istisnası Tayyip Erdoğan. 30 Eylül 2012'de değiştirilen AK Parti Tüzüğü'nün 75. maddesini hatırlayalım:
''Parti Genel Başkanı, büyük kongre tarafından gizli oyla seçilir. Aynı kişi, kurucu genel başkanlık hariç, kesintisiz en fazla 4 olağan dönem genel başkan seçilebilir, ancak ara veren kimseler tekrar aynı göreve seçilebilir."
Malum, Erdoğan 14 Ağustos 2001'de kurulan AKP'nin Kurucular Kurulu tarafından "Kurucu Genel Başkan" seçildi. Yani tüzük hükmüne göre Erdoğan, istediği kadar genel başkanlığa aday olabilir.
Diyebilirsiniz ki; tüzüğe göre Erdoğan bir dönem ara vermeden bir daha milletvekili seçilemeyecek ve dolayısıyla Başbakan da olamayacak. Çünkü Anayasa, hühkümet kurma görevinin sadece milletvekillerine verilebileceğini hükme bağlıyor.
Doğru, Erdoğan isterse büyük konreyi toplayarak AK Parti Tüzüğü'nü bir günde değiştirebilir. Ama evet, tüzük değişmezse 2015'te yapılacak seçimlerde milletvekilliğine aday olamaz. Ancak milletvekili olamaması Erdoğan'ın AKP Genel Başkanlığı'nı sürdürmesine engel değil. Nitekim, 12 Aralık 1997'de Siirt'te okuduğu şiir nedeniyle ceza aldığı için AKP'nin ilk kez katıldığı ve iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinde Erdoğan milletvekil adayı olamamış, dolayısıyla parlamentoya girememiş, ama genel başkanlığı sürdürmüştü. Erdoğan. Siirt'ten istifa ettirilen milletvekilinden boşalan yer için yapılan 9 Mart 2003'te yapılan "ara seçim"de parlamentoya girdi ve 15 Mart 2003'te Başbakanlığı Abdullah Gül'den devraldı.
Kaldı ki, ilk dönem "ara seçim"le parlamentoya girdiği için, Erdoğan, mevcut AK Parti Tüzüğü'nde hafif bir rötuşla da dördüncü kez milletvekilliğine aday olabilir. Zira tüzükte il ve ilçe başkanları için adaylık kısıtlamasında esas alınan "üç olağan dönem" ölçütü milletvekilleri için de geçerli sayılabilir. Böylece Erdoğan'ın ara seçimle milletvekili olduğu ilk dönem "olağan" sayılmayabileceği için dördüncü dönem adaylığın önü basit bir rötuşla açılabilir.
'Partili cumhurbaşkanı'na tek madde değişikliği yetiyor
Malum, Erdoğan Köşk'e çıktıktan sonra da, AKP'nin başında kalmak istiyor. "Başkanlık sistemi olmazsa partili cumhurbaşkanı olabilir" teklfi de bu istekten kaynaklanıyor. "Partili cumhurbaşkanı" için mevcut Anayasa'nın "Nitelikleri ve Tarafsızlığı" başlığını taşıyan 101. maddesinde yer alan "Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer" hükmünün değiştirimesi yeterli görünüyor.
Eğer partilerin uzlaşmasına dayanmayan yeni bir anayasa yapılamazsa, ki AKP bu ihtimali şimdilik gözden çıkarmış görünüyor, Erdoğan'ın "partili cumhurbaşkanı" formülünü zorlaması sürpriz olmaz.
Erdoğan ve AKP'nin gelecek yıl için yapacağı tercihler, Türkiye'nin önemli siyasi meseleleri olmaya aday görünüyor.
Twitter: @DOGANAKINT24