Münevver Karabulut'u öldürdüğü gerekçesiyle aranan Cem Garipoğlu kendiliğinden teslim olmasaydı ne zaman yakalanırdı, yakalanır mıydı, bilemiyoruz.
Yurtdışına da çıkmadığını açıklayan Garipoğlu'nun 197 gün sonra teslim olmasının ardından kendi kendini kutlayan İstanbul Valisi ve polis, soruşturmayı yürüten yargı makamlarının açıklama yapmasını beklemeye gerek görmeden kameraların karşısındaki yerlerini aldılar. Benzer görüntülere alışık olduğumuz için, geçelim.
Garipoğlu'nun teslim olmasının ardından dikkat çeken başka bir görüntü üzerinde durmak istiyoruz. Cem Garipoğlu, avukatı aracılığıyla polise teslim olduktan kısa bir süre sonra Çocuk Mahkemesi'ne çıkarıldı. Doğru olan da buydu.
Garipoğlu, doğal olarak, Çocuk Koruma Kanunu hükümleri gözetilerek yargılanacak. Suçu kesinleşir de “ağırlaştırılmış müebbet” cezası alırsa muhtemelen 18-24 yıl, “müebbet hapis” cezası alırsa “12-15” yıl hapisle cezalandırılacak. İnfaz Yasası hükümleri uyarınca yapılacak indirimlerden sonra kalacak süreyi cezaevinde geçirecek.
Çocuk yargılamasında aslolan çocuktur
Mahkemelerin görev alanları genel olarak “suç”a göre düzenlenir. Görev alanları belirlenmiş mahkemeler “suç”u ortaya çıkarmak ve suçluyu cezalandırmak üzere yargılama yaparlar.
Çocuk yargılamasında ise gözetilen “suç”tan ziyade “fail”dir. Uluslararası belgelerde de (BM Çocuk Hakları Sözleşmesi) kabul edilen yaklaşım budur. Özel bir alan olan “çocuk suçluluğu”nda yargılama da özeldir.
Bu alandaki yargılamada temel amaç, çocuğun cezalandırılması değil kazanılması, rehabilitasyonudur.
Çocuk mahkemelerinde çocuklara “yetişkin” gibi değil “çocuk gibi” davranılır.
Yargıç ve savcıların özel bir eğitimden geçtiği çocuk mahkemelerinde sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar çocuk yararına yargılamayı yönlendirebilecek yaklaşımlar ortaya koyabilir.
Hülâsa, çocuk yargılamasında aslolan çocuktur.
15 yaşında yetişkinler de var!
Türk hukuk sisteminde, genel hükümler uyarınca, yasaları ihlal eden 18 yaşın altındaki herkes “çocuk” olarak kabul edilir. 12-18 yaş arasındaki çocuklara kademeli bir ıslah, özel ceza ve indirim düzeni yürürlüktedir.
Ancak Terörle Mücadele Yasası, 18 yaşın altındaki her çocuğu “çocuk” olarak kabul etmez. Yasaya göre 15 yaş ve üzerindeki çocuklar da “yetişkin”dir.
Bu nedenle Adana'da, Diyarbakır'da, Siirt'te, Mardin'de polise taş atan çocuklar “yetişkin” gibi tutuklandılar.
Trabzon'da hamburgerciyi bombalayıp insanları yaralayan, ancak bir sene bile tutuklu kalmayan Yasin Hayal kadar şanslı değillerdi, aylarca, yıllarca cezaevinde kaldılar.
“Çocuk” mahkemelerinde değil, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yargılandılar.
Jandarmalar arasında kelepçelerle getirildikleri mahkemelerde “çocuk” olarak değil “terörist” ya da “terör örgütü adına eylem yapan suçlular” olarak sanık sandalyesine oturdular.
Gözaltına alınırken, sorgulanırken, yargılanırken onlara “çocuk” gibi değil “yetişkin” gibi davranıldı.
Onları yargılayanlar “çocuk”tan değil “eylem”den hareket ettiler.
Onlar yargılanırken sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, uzmanlar görev yapamadı.
18 yaşın altındaki herkes “çocuk” sayılırken, onlar Anayasa'nın “yasalar önünde eşitlik” emrine rağmen “yetişkin” sayıldılar.
Ve yıllarca ceza aldılar.
Onlar bomba atıp, cinayet işlemedi ki!
Anayasa'nın 90. maddesi; temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenlemeler arasında çatışma olduğunda Türkiye'nin kabul ettiği uluslararası sözleşmelerin, yasalara göre daha öncelikli olarak uygulanmasını emrediyor. Ancak bu düzenlemeye rağmen, Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne açıkça aykırı olan Terörle Mücadele Yasası'nın hükümleri ısrarla korunuyor, çocukların ağır zararlar görmesine ve militanlaştırılmalarına göz yumuluyor.
Kendisine karşı işlendiğini düşündüğü “suç”larda çocuklara karşı bile acımasız davranabilen devlet ve siyaset, aslında ne demiş oluyor:
Yasin Hayal, hamburgerciye bomba atıp insanları yaralamıştı...
Cem Garipoğlu da sadece arkadaşını öldürdü...
Onlar, polise taş atmadı ki!