Türk basın tarihi, gazetecilerin örtülü ödenekten nasiplendirilmesi konusunda da yüz kızartıcı sayfalar içerir. İktidarların basını elde etme çabalarında örtülü ödeneği kullanmaktan çekinmediklerini, “besleme basın” faslında bu ödeneğin de önemli bir kalem oluşturduğunu biliyoruz.
Örtülü ödenek ikramından kendisini esirgeyemeyen çok sayıda gazeteci ve basın patronuna ilişkin kayıtlara Yassıada'da da rastlarız. 27 Mayıs darbesinden sonra Yassıada'da yapılan “yargısız infaz” yargılamaları, örtülü ödenek kayıtları açısından da ilginçtir.
İlk kadın başbakanımız Tansu Çiller, örtülü ödenek konusunda da ilklere imza atmıştır. Telefonuna çıktığı bir dolandırıcı, Başbakan'ı emekli bir orgeneral olduğuna inandırabilmiş ve partisi lehine çalışmalar için para koparabilmiştir. Daha da ilginci, Tansu Çiller'in Başbakanlığı devretmesinden önce, bir gece yarısı örtülü ödenek hesaplarının tutulduğu kamu bankası şubesinin açtırılmasıdır. Başbakanlığı devralan Mesut Yılmaz, bu tuhaf zamanlamanın ardından selefinin dönemine ilişkin olarak 500 milyar liralık örtülü ödenek harcamasının akıbetini sorgulamış, Çiller'in reddetmeye çalıştığı bu tutarın belgesi de kısa süre içinde medyaya yansımıştır.
“Açıklarsam savaş çıkar, dünya birbirine girer” diyen Çiller'in “Allah da seni güldürsün” kabilinden bir savunmanın ötesine geçemediğini hatırlatarak geçelim.
Örtülü ödenek mevzuatı
“Örtülü ödenek” ilk kez 1927 tarih ve 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu'nda düzenlendi. Muhasebe-i Umumiye Kanunu'nu yürürlükten kaldıran 2003 tarihli 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu da örtülü ödenek konusunu eski yasa paralelinde ele aldı. Yasanın “Örtülü ödenek” başlığını taşıyan 24. maddesi aynen şöyle:
“Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili Hükümet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir. Kanunlarla verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve Başbakanın ve ailesinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz. İlgili yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel bütçe başlangıç ödenekleri toplamının binde beşini geçemez.
Başbakanlık ve diğer ilgili idare bütçelerinde yer alan örtülü ödeneklerin kullanılma yeri, giderin kimin tarafından yapılacağı, hesapların tutulma ve kapatılma yöntemi, gideri yapanın değişmesi halinde yeni yetkiliye hangi belgelerin aktarılacağı Başbakan tarafından belirlenir.
Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve ödenir.”
Eski yasa, örtülü ödenek tahsisinde “Gümrük ve Tekel Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı”nı adlarını belirterek sayarken, yeni yasada çerçeve “Kanunlarla verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir” ifadesi ile çizildi.
Temel gerekçesi “kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri” olan örtülü ödeneğin “devletin yüksek çıkarları” gerekçesiyle klasik denetim prosedürü dışında tutulması, devlet söyleminde “Örtülü ödenek başbakanların (ve diğer kullananların) namusuna emanettir” sözüyle karşılığını bulur.
Klasik denetim usulü dışında tutulmasının örtülü ödeneğin amaç dışı kullanılmasını kolaylaştırdığı gibi zengin bir deneyimi de oldu Türkiye'nin.
Bugün örtülü ödenek, yasada çizilen çerçeve uyarınca, Başbakanlığın yanı sıra kapalı istihbarat ve savunma hizmeti veren kurumlarca (MİT, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı vs.) kullanılıyor.
Eruygur dönemindeki Jandarma harcamaları soruşturuluyor
Haziran 2007'den beri Türkiye gündeminin zirvesinde bulunan Ergenekon soruşturması, Jandarma Genel Komutanlığı'nda Şener Eruygur döneminde kullanılan örtülü ödeneğin akıbetinin ne olduğu konusunda ayrı bir dosyayı da içeriyor.
Özden Örnek ile Mustafa Balbay'ın günlüklerinde darbe hevesi konusunda adı en öne çıkan isim olarak dikkat çeken Eruygur'un, 2002-2004 yılları arasında Jandarma Genel Komutanı olarak örtülü ödenekten yaptığı harcamalar uzun süredir araştırılıyor. Soruşturmanın Eruygur döneminde aktarımı yapılan yaklaşık 15 milyon liralık tutarın 7,5 milyon lirası üzerinde odaklandığını ve yurtdışındaki bazı şirketlere de uzandığını daha önce kamuoyuna yansıyan haberlerden biliyoruz.
Bazı hesap hareketleri saptandı
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların girişimi üzerine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) uzmanlarının da desteğiyle yürütülen araştırmada bazı aktarımlara ilişkin “hesap hareketleri”ne ulaşıldığını öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu vesileyle Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın, 15 Ekim Cuma günü “Şener Eruygur'un ödemeleri” başlığıyla yayımlanan yazısındaki şu satırları hatırlatalım:
“... İddia o ki, bazı 'gazeteciler', daha doğrusu gazeteci kimliği altında dolaşıp gazetecilik dışı uğraşlara bulaşan, bu uğraşlarla güç ve makam elde etmeye çalışan bazıları, o dönemde Şener Eruygur’dan önemli miktarda paralar almışlar.
Önemli dediğim miktar, bir gazeteci için önemli sayılabilecek birkaç yüz bin dolar seviyesindeki paralar.
Bu paralar gazete için alınmış, kuruma verilmiş paralar da değil.
Doğrudan doğruya 'o' gazeteci veya gazetecilerin cebine giden, tabir yerindeyse 'indiragandi' yapılmış paralar.
Bununla ilgili belgelerin dahi olduğu söyleniyor...”
Henüz belgesi gelmeyen gazeteci
Ergenekon soruşturması savcılarından Zekeriya Öz'ün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne bilgi verdiği ve “şüphelilerle ilgili mali araştırmaların devam ettiği, ilgili yerlere yazılan yazılar için beklenen cevaplara işaret ettiği” yolunda Star'da yayımlanan haberi de not edelim.
Jandarma Genel Komutanlığı örtülü ödeneğinden, kamuoyunun yakından tanıdığı bir gazetecinin hesaplarına para aktarıldığı konuşuluyor. T24'e henüz belgesi ulaşmadığı için ismini paylaşmadığımız bu gazeteciye ilişkin iddialar resmi kayıtlarla teyit edilirse, darbe girişimlerine direnen Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde yapılan bazı yayınları bir kez daha gözden geçirmemiz gerekecek.
Bakalım hangi hizmet, Fatih Altaylı'nın ifadesiyle “birkaç yüz bin dolara” gazetecilerden satın alınmış?
Elemanlar ne yapmış, hangi “kapalı istihbarat” faaliyetleri insanlara “haber” diye, “yorum” diye okutulmuş?
Medyada yeni bir örtülü ödenek skandalına hazır olun...