02 Mayıs 2013

Taraf'a veda ederken: Aktivizm değil, jurnalizm...

Yaklaşık dört yıl önce Taksim'deki mütevazı bir ofiste bağımsız gazeteciliği kurumsallaştırmanın mümkün olup olmadığını tartışırken T24'ü bir “masal” gibi görmüştük; başımızı sokabileceğimiz bir masal

 

Yaklaşık dört yıl önce Taksim'deki mütevazı bir ofiste bağımsız gazeteciliği kurumsallaştırmanın mümkün olup olmadığını tartışırken T24'ü bir “masal” gibi görmüştük; başımızı sokabileceğimiz bir masal.

Malum, para, gerçeklerden intikamını gazetecilik üzerinden de satın alabiliyor!

Grup medyalarının; finansal ihtiyaçların aşırı telafisi ve bu aşırılığın buyurduğu habercilik dışındaki görevler nedeniyle varlık içinde yokluk çektiklerini biliyoruz. Gerçeği porsiyonlara bölüp haber ayıklamaktan, olayları çarpıtmaktan, yazmak kadar yazmamak kabilinden de icra edilen bir gazeteciliğin içine düştüğü yoktuktan söz ediyorum. Habercilik dışındaki menfaatler için satın alınmış bir yoksunluk, aç gözlülüğün alın yazısı bir yoksulluk...

Madalyonun diğer yüzünde yokluk içinde varlığı yaşayan bir internet gazeteciliği var ve giderek haberciliğe birinci sırada ağırlığını koyuyor.

Editoryal bağımsızlığı savunduktan sonra “Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarı” gerekçe gösterilerek Milliyet'teki köşesi kapatılan Hasan Cemal'in bağımsız internet gazetesi T24'te yazmaya başlamasına mim koyun. Zira muhabir, editör, Ankara temsilcisi, genel yayın yönetmeni ve yazar olarak Türkiye medyasına damga vurmuş 45 yıllık bir gazeteci olarak Hasan Cemal'in serüveni, internet gazeteciliğinde bir dönüm noktasını da haber veriyor.

Bağımsız habercilik, bu topraklarda ilk kez internette gazetecilik imkânlarıyla tünelin ucunda göründü. Ancak mali bağımsızlık, bağımsız gazetecilik için zorunlu şart olmakla birlikte yeterli değil. Bugün mali olarak bağımsız görünmesine karşın yayınlarında etnik ve inanç temelli kışkırtma yapan mecraların varlığı, ideolojik takıntılardan bağımsız gazeteciliğin önemini de karşımıza koyuyor.

Yokluk içinde varlığı yaşayan bir internet gazetesi olarak T24'ün arkasındaki en büyük birikim; mali bağımlılık ve ideolojik takıntıların gerçeklere sadakat görevini nasıl ötelediğini, çalıştıkları gazetelerde yıllar içinde gözlemleme olanağı bulmuş gazetecilerin değerlendirmeleriydi.

Tecrübe Taraf'ta yineleniyor

Gazeteciler için, hiçbir görüş gazetecilikten değerli olamaz. Türkiye medyası, bu anlayışın aksini bütün tarihi boyunca tecrübe etti, hâlâ da etmeye devam ediyor. Türkiye'de yayımlanan en eski ulusal gazete olan Cumhuriyet'ten, tam aksi istikamette bir anlayışla kurulan Taraf'a kadar uzanan çizgide bugün tanık olduğumuz tartışma ve kopuşların da bu tecrübeyi yineleyen boyutları var.

Gazeteciliğin “habercilik” dışında tercihlerle hayata müdahale etme misyonuna soyunması, “doğruyu kimin ve hangi görüşün temsil ettiği” sorusunu da gündeme getiriyor. Malum, böyle hâllerde uzlaşmamaya yeminli en az “iki doğru cevap” vardır! Taraf'ta yaşanan tartışmada karşılıklı olarak dile getirilen eleştiri ve suçlamalar da, bu sorunun geniş bir ortak paydada cevaplanamayacağını gösteriyor.

Peki habercilik için hangisi doğru; “jurnalizm” mi, “aktivizm” mi?

Bizim T24'te cevabımız daima “jurnalizm” oldu. Öyle de olmaya devam edecek.

Tam 28 yazı önce, ekim ayında, o sırada Taraf'ın Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı olan Yasemin Çongar'ın davetiyle geldiğim Taraf'ı, T24'te bu çabaya daha fazla mesai harcamak ve her iki cephesinde doğruları ve yanlışları birlikte gördüğüm Taraf'taki resmin içinde olmamak için bırakıyorum.

Ahmet Altan ve Yasemin Çongar yönetiminde kurulduktan sonra başka bir gazeteciliğin mümkün olduğunu gösteren Taraf için dileğim, T24 için hep yinelediğim şeyden farklı değil;  hiçbir görüş ve inancın öngelemeyeceği bir habercilik.

Sosyal medyada; beni Taraf'ın Genel Yayın Yönetmenliği'ne yakıştıranlar da oldu, böyle bir göreve heveslendiğim yolunda kimi eski dostların dokundurmaları da. Bu ayrılığı da, benzer bir beklentinin karşılanmamasına bağlayabilecek olanlar için paylaşıyorum; bu görev Altan ve Çongar'ın ayrılmasından sonra bana teklif edildi. Ancak T24 mesaisi böyle bir görevi üstlenmeme imkân vermediği için kabul edemedim.

Biliyorum; “dürüstlük göklere çıkarılır ve açlıktan ölmeye bırakılır!” Ama iyi bir gazetecilik için “akıllı bir yürek”ten, “akıllı yürekler”den çok da fazla bir şey gerekmediğini de biliyorum.

Yaklaşık dört yıl önce kredi kartlarımıza taksit yaparak kurduğumuz T24'te her anlamda bağımsız haberciliği kurumsallaştırma çabasını sürdürmeye devam edeceğiz.

T24 bağımsız gazetecilik çabasına da, mütevazı ofisimizde her sabah mis gibi bir kahve kokusuna da imkân veriyor.

Hoşçakalın...

 

(Taraf - 2 Mayıs 2013)

Yazarın Diğer Yazıları

T24 15 yaşında: Anlatmadan anlayamazsan, anlatınca da anlamazsın!

T24, gazetecilikten başka hiçbir şeye ait olmayan bir yer. Editörlerimiz, muhabirlerimiz ve yazarlarımız; kelimelerle ifade edilemeyecek büyük bir çıkarsızlıkla bağımsız gazeteciliğin kurumsallaşmasına eşsiz katkılar sağladılar. 15 yıldır ilgilerini, övgülerini, eleştiri ve uyarılarını esirgemeyen takipçilerimize de sonsuz teşekkürler…

‘Haber elemanı’ arkadaşlar; nerede bu Almanya paraları, söyleyin bölüşelim!

Bir değil, iki değil, üç değil, dört değil… Devletin tam beş kez denetleyerek dışardan tek bir kör kuruş bulamadığı T24’te varlığını iddia ettiğiniz Alman sermayesi her neredeyse haber verin, bölüşelim! Bulamıyorsanız, gazetecilik yaptığınızı öne sürerek yıllardır inşa ettiğiniz utanç müzenize, bu nadide ‘Alman sermayesi’ eserinizi de ekleyelim…

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

"
"