Gençlerin isteklerini ve hayallerini desteklemek üzerine yazınca ebeveynlerden gelenler de oluyor.
“Ama onun istekleri çok uçuk kaçık”,
“Ayakları yere basmıyor, hayatı tanımıyor. Olmayacak şeyleri istiyor.”
Bu söylendiğinde şunu sormayı seviyorum:
“Ne istiyor mesela? Kanat takıp uçmak mı? Bir saray da sultan veya padişah olmak mı?”
Diyalog devam ediyor:
“O kadar da değil ama hayata uymayan şeyler.”
“Nasıl uymayan şeyler?”
“Mesela bizim ekonomik durumumuza, yaşam tarzımıza uygun değil?”
“Çok yüksek ücretle satılan bir markadan bir şey mi istedi? Bir Jaguar filan ya da yalı dairesi? Veya Tibet’te Budist bir rahip mi olmak istiyor?”
“Yok ama onun gözü çok yükseklerde, çok büyük işler başaracağını düşünüyor?”
“Ah, çok acı. Demek ki, kendi zekâsının ve yeteneğinin farkında değil”
“Yok, bizim çocuk çok zekidir aslında ama işte her şey zekâ değil.”
“Evet, değil. Zekâ ve yeteneği ortaya çıkaran şey emek, sabır ve zamandır.”
“Evet kesinlikle öyle, ama sorun o değil. Ben anlatamadım durumu, yani bu geçim sıkıntısı, bu insanlar, bu yaşam koşulları altında zeki olmak ve çalışmak yetiyor mu sizce?”
“Haklısınız. Mesela, Gandhi ekonomik refah ve kariyerinin zirvesindeydi. Einstein fizik kariyeri boyunca bir eli yağda bir eli balda ilerlemişti. Che Guevara’nın ve Fidel Castro’nun babası da dünyada devrimler yapan kişilerdi. Aslında Hitler de diktatörlüğü içinde bulunduğu refah düzeyinden inşa etmişti.”
Bu konuşma böyle sorular ve cevaplarla uzar gider. Saatler alır bazen. Öğrenilmiş bir çaresizliği özellikle ebeveynlikle birleştiğinde dağıtabilmek uzun zaman alabiliyor. Her zaman mümkün de olmuyor zaten.
Fakat şu üstteki diyaloglara bir daha bakarsanız kast sistemi içindeyiz, katı sınıflara hapsolmuşuz ve değiştirilemezmiş gibi bir düşünce sistemini görebilir misiniz?
Elinizde müthiş bir cevher olduğuna inanıyorsunuz ama dış koşullardan dolayı o cevherin ışıldaması mümkün değil, öyle sönük kalacak gidecek, çünkü kaderi bu!
Bir parça bu düşüncelerin sizin kendi duygusal ikliminizden geldiğini fark etmeye açık olabilir misiniz? Ben bu cümlelerin altında şu kırgın benlikleri duyuyorum her zaman:
“Ah, ben neler istedim, ne hayallerim vardı benim, olmadı işte hiç birisi. Yaşamı olduğu gibi çaresizlik duyguları içinde kabul ettim. Ailem benim isteklerimi hiç desteklemez ve bana hep olması gerekenleri söylerdi. Aslında çok incindim. Çok örselendim ama bunları hiç kimseye söyleyemedim.”
Biraz da şurada oyalanalım, şu soruya yanıt arayalım:
“Bir insanı desteklemek ne demektir?”
Soruya uygun bir yanıt perspektifi için birkaç kavramı kabul etmek ve içeriğini biçimlendirmek gerekiyor.
Göstermek: Toy zihin bir durumu tek bir şekilde görür. Mesela şarkıcı olmak, oyuncu olmak, çiftlik sahibi olmak, patron olmak. Onların zihninde sadece bir resimdir bunlar. Ayrıntılar yoktur. Olgun zihinde bir durumun birden çok görüntüsü vardır. Bu tarzdan kaliteye kadar değişkenlik gösterir. Bir ebeveynin çocuğu için yapabileceği en iyi şey yelpazeyi açmaktır. Çocuğun seçim yapmasına izin vermektir.
Analiz etmek: O isteğe giderken geçilebilecek zorluklar ve geliştirilmesi gereken yönler hakkında konuşabilmek. Çıkmaz sokakların neler olabileceğine dair birlikte düşünmek, olası çıkmazlarda birlikte ikinci bir yol haritası belirleyebilmek.
Açık olmak: Yapabilecekleriniz ve yapamayacaklarınız hakkında açık ve net ifadelerle konuşmak. Sizin sınırlarınız nerede başlar, nerede biter? Nereye kadar onun yanında olabilirsiniz? Nereden sonrası sizin gücünüzü aşar?
Öğretmemek: “Ben biliyorum, bu böyledir, bunu böyle yapmalısın” dememek. Birlikte deneyebilmek. “Deneyelim bakalım, neler olacak?” merakıyla birlikte harekete geçebilmek.
Besle(n)mek: “Benim sende gördüğüm bazı güçlü yanlar var, sanki bunları da hayatına alabilirsin. Acaba senin isteğinle bunlar bir arada olabilir mi? Birlikte düşünelim mi?”
Evet, ebeveynlerin yaşam deneyimiyle, çocuğunu tanımakla ilgili yabana atılamayacak bir birikim ve bakış açısı vardır. Çocuğun bundan beslenebilmesi, isteklerini bununla şekillendirebilmesi onu çok daha etkin bir insan yapabilir. Bunu dayatma ile değil, ortaklıkla yapabilmek anlamlı olan.
Bunlara ne gerek var?
Çocuğunuz sizinle ya da sizsiz isteklerini gerçekleştirebilir ya da tamamen vazgeçebilir. Ama bu süreçte sizinle kurduğu ilişki, onun sosyal ilişkilerinde, diyaloglarında ve yaşam boyu karşısına çıkacak olan problemlerdeki bakış açısını, tutumunu belirleyecektir. İnsanlar hakkındaki, ilişkiler konusundaki yaklaşımları; desteklenmek ya da destek olma ile ilgili birçok düşüncesi bu ilişki sırasında belirecek, şekillenecek ve yetişkinlik döneminde görünür olacak.
Yaptığınız sadece onun isteğini gerçekleştirmesine izin vermek değildir. Bir bütün olarak ona yaşam dokusunu belirleme ve şekillendirme deneyimi katmaktır.
Sadece bu neden bile birlikte denemek için güzel bir tercihtir.