23 Nisan 2025

23 Nisan, egemenlik ve Kanal İstanbul

Kanal İstanbul’un bugün bayramını kutladığımız ulusal egemenlik ile bağlantısı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni etkisizleştirecek olmasından kaynaklanır. Milyarlarca metreküp hafriyat yaparak açılacak su yolundan geçecek gemiler için türlerine ve büyüklüklerine göre döviz üzerinden garanti vermeyi planlayan iktidar, bir süre sonra -trafik arttıkça-gelir kazanmayı umuyor

Büyük Millet Meclisi, 105 yıl önce Atatürk önderliğinde, henüz ilan edilmemiş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu organı olarak kurulduğunda, Anadolu’da olağanüstü koşullar yaşanmaktaydı. 105 yıl sonra bugün başka yönleriyle olağanüstü bir dönemin içindeyken, egemenliğin “kayıtsız şartsız milletin” olduğu, yasamanın yürütmeyi denetleyebildiği bir demokrasinin ümidini paylaşarak  23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı’nı kutluyorum.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluğuna tepki olarak, bugünkü TBMM resepsiyonuna katılmayacak. Akşam saatlerinde Ulus’taki Büyük Millet Meclisi önünde halka seslenecek. Özel’in bu tercihi, -milyonların seçtiği İmamoğlu cezaevindeyken-egemenliğin, “kayıtsız şartsız milletin” olduğu şiarıyla simgesel bir anlam içeriyor kuşkusuz.

Kanal İstanbul ulusal egemenliğe aykırı

Özel’den yansıyan 23 Nisan’a dair simgesel çağrışım, sadece bununla sınırlı değil. Bir de Kanal İstanbul meselesi var.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel dün TBMM’deki Grup Toplantısı’nda uzun bir konuşma yaptı. Konuşmasında, İmamoğlu’nun tutulduğu Silivri Cezaevi’nden yaptığı uyarıyla yeniden tartışılmaya başlanan, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kanal İstanbul planına geniş yer ayırdı. İyi de etti. Çünkü, İstanbul’u İstanbul olmaktan çıkaracak bir plan olan Kanal İstanbul, ulusal egemenlik ile de çok yakından bağlantılı bir projedir.

(Hatırlatma Notu: İmamoğlu İBB Başkanlığı’nı 2019 Haziranı’da devraldıktan sonra kapsamlı bir Kanal İstanbul Çalıştayı düzenlemişti. Dönemin (AKP hariç) siyasi liderlerinin ilgi gösterdiği ve konuyla ilgili akademik, mesleki, bürokratik ve teknik isimlerin katıldığı Çalıştay’daki sunumlar çok değerli bir bilgi külliyatı oluşturdu. İBB, bunu yayına da dönüştürdü. Aldığım davet üzerine ben de Kanal İstanbul için düşünülen KÖİ modeli ile orada “iş yapacak” şirketlere ilişkin bir sunumla yer almıştım.)

Kanal İstanbul’un bugün bayramını kutladığımız ulusal egemenlik ile bağlantısı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni etkisizleştirecek olmasından kaynaklanır.

Gemi garantileri

Milyarlarca metreküp hafriyat yaparak açılacak su yolundan geçecek gemiler için türlerine ve büyüklüklerine göre döviz üzerinden garanti vermeyi planlayan iktidar, bir süre sonra -trafik arttıkça-gelir kazanmayı umuyor.

Gelin görün ki Kanal İstanbul’u gerekçelendirirken yönetimi zor bir su yolu olan İstanbul Boğazı’ndaki gemi trafiği yoğunluğunu öne süren yöneticiler, son birkaç yıldır azaldığı verilerle sabit gemi trafiğine dair herhangi bir açıklama yapmıyor.

Bu arada unutmayalım: İktidar sözcüleri, Kanal İstanbul’a meşruiyet kazandırmak için birkaç yıl önce “gemilerin seyir güvenliği” argümanı sık sık kullanılıyordu.

İstanbul ölçeğindeki bir metropolün su ihtiyacında hayati öneme sahip Sazlıdere Barajı çevresinde, İSKİ görüşünü almadan ihale edilen 55 milyar liralık konut ihalelerinin, gemilerin seyir güvenliği ile nasıl bir ilişkisi var acaba?

***

Koridor inşaatı 84 ay sürecek

Beş sene önce özel bir şirkete 1500 sayfalık bir fizibilite raporu hazırlatan iktidar, bugünlerde Kanal İstanbul projesinin emlak kısmı için mesafe alıyor gibi görünebilir. Fakat yapılması gerekenler, görünün ile sanılandan çok daha büyük ve karmaşık.

AKP sanki bir seçim olmayacak ve sandıkta hiç yenilmeyecek gibi davranıyor. Oysa Kanal İstanbul için daha önce hazırlanmış Sosyal Etki Değerlendirme (SED) raporuna göre “Kanal İstanbul proje koridoru inşaatının, yaklaşık 84 ay sürmesi, hafriyat ve inşaat faaliyetlerinin ise yaklaşık 48 ay sürmesi” bekleniyor.

Peki böyle bir tabloda yani, birbirine benzemez bu kadar büyük operasyonlar gerektiren, tutarına bir türlü karar veremedikleri (10, 12, 15, 20, 25  milyar dolar) devasa yatırıma, finansmana ihtiyaç duyuran, ekolojik felaketlere yol açacak bir projeyi tamamlamaya AKP iktidarının siyasal ömrü yeter mi? Göreceğz.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Denizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede?

Müvekkil tarafından yapılan araştırmada Denizli teleferik istasyonunda bilet üreten sisteme ait kayıtların bilgisayar ortamında saklandığı ve kayıtların 2021-2023 mayıs ayına kadar olduğu; geçişlerden yaklaşık 30 milyon lira tahsil edildiği ancak şirketin yasal defter kayıtlarına 25 milyon lira eksik kaydedildiği tespit edildi

İklim adıyla sınai kirletmenin ticareti

Türkiye’nin dört bir yanında orman yangınlarının yoğun yaşandığı saatlerde yasalaşan İklim Kanunu'nun Paris Anlaşması’nın gereği olduğu belirtiliyor. Ancak incelediğinizde Karbon emisyonu olarak tanımlanan sanayi faaliyetlerinden kaynaklanan kirliliği azaltmak, o yoğunluğu düşürmeyi zorlamak yerine; bu kirlilikten rant çıkarılması, kirletmeyi bunun için kurulacak piyasada, alım satıma konu bir hak olarak belirleniyor

AKP iktidarı yolsuzluktan yine sınıfta kaldı

Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu, üst düzey bir heyet Türkiye’yi, tavsiyelerine tam olarak uymaya davet etti. Bu tavsiyeler; yolsuzluğu önleme ve milletvekilleri ile yargı ve savcılık teşkilatı arasında dürüstlüğü güçlendirme

"
"