Türkiye matematikte hep sınıfta kalıyor. Baykal muhtemelen öğretim sürecinde de
Matematikte 100 üzerinden 20 alıp kalıyordu. Bahçeli muhtemelen Türk milliyetçiliği bölü
Kürtler eşittir MHP’nin yükselişi formülünden başka formül kavrayamıyordu.
İki lider de Türk kimlikleriyle Türkiye insanının Matematiği kavrayamayışlarından
Nasiplerini almışlardı. Ancak iki lider de dünya denkleminin değişmeyeceğini
Varsayarak laf, söz zanaatlerini geliştirerek Türkiye siyaseti içinde kendilerine
Yer edinebilmişlerdi.
Bugünse yüksek matematikle geliştirilen formülllerle yeni denklemler kuruluyor
Dünyada ve Türkiye varlığını koruyacaksa, kendisine yeni şekil şemail vermek zorunda.
İntikam duygularını körükleyip, Şehit annelerinin arkasına saklanarak ya da terörden başka
Yolları kapatıp, öldürülen PKK’lı gençlerin annelerinin arkasına geçerek sayısal güç elde edilmiyor.
Mesela bu hesaptaki bariz hata; çocukları askere gidecek anneleri saymamak. Bu annelerin sayısı
Her zaman daha fazla olacak.
Kimse çocukları askere gidecek annelere soruyor mu? “Oğlunun PKK ile savaşmasını istiyor musun?
CHP’li ve MHP’li anneler askere gidecek oğullarının PKK ile savaşmasını istiyor mu? CHP ve MHP
Kendi tabanında bir anket yaptırdı mı? Kaç anne oğlu savaşsın istiyor?
Milyonlarca Doğu hikâyesinden biri
Ben on küsur yıl öncesinde sık sık Güneydoğu’ya, Doğu’ya haber toplamaya gidiyordum.
O zaman cesaretli haber yöneticileri vardı, muhabirlere Güneydoğu’dan gerçek haberler verme
İmkânı sağlıyorlardı.
İşkence iddiaları üzerine bir köye gitmiştim, işkence gören köylülerle görüşmüştüm.
Köydeki bütün çocukların küçük olması dikkatimi çekmişti. Köyde sekiz yaşın üzerinde,
15 yaşında bir çocuk vardı sadece. O çocuk köyüne belki ilk defa gelen tv ekibiyle yani
Bizimle bile ilgilenmiyordu. Belimize kadar gelen kar nedeniyle traktörle gidebildiğimiz
Köyde bata çıka evlere girip çıkarken, bizden uzakta yürüyen, yüzü sürekli dağlara dönük
Çocuğu arkasından izledim. Uzun süre durdum, çocuğu seyrettim. Hiç bize bakmadı.Yürüyordu,
Duruyordu, yürüyordu, duruyordu, dağları seyrediyordu. Yanına gittim, omuzunu tutttum,
sordum; “sen burada ne yapıyorsun?”
Çocuk: “Dağları seyrediyorum.”
Sordum; “neden?”
Çocuk: ”Gidebileceğim tek yer dağlar.”
Ve sonra diğer köy evlerine gittiğimde ,öğrendim ki; o köyde, o yaşta PKK’ya katılmayan bir tek
O çocuk kalmış. Bu da aritmetik bir veri. Baykal ve Bahçeli’nin hiç hesap etmediği.
Dağdan başka gidecek yeri olmayan kaç çocuk var biliyor musunuz? Basit toplama çıkarmaları
Yapamayanlar, Kürt Açılımı ABD planıdır üstün tespitini ! yapıyorlar.Eee tabii, zaten ne planı olacaktı?
Bir realite üzerine hamaset yapmak hiçbir zaman çözüme katkı sağlamadı. Önce
Türkiye’yi doğru tanımlamalıyız. Türkiye ne kadar bağımsız bir ülke olabildi?
Ursula K. Le Guin
Bugünlerde aklıma Ursula K. LE GUIN’in Mülksüzler romanı geliyor.
Türkiye ANARRES mi, yoksa URRAS mı?
Okumayanlar için kısaca özetleyeyim.
ANARRES; burada yaşayanların sahipleri yok. Emir almıyorlar ve vermiyorlar.
Özgürler, devletten, patrondan, yöneticilerden özgürler.
URRAS İSE, sınıflı, sömürülü, devletçi, hiyerarşik bir ülke.
Türkiye ikisinden birine benzetilecekse elbette URRAS’a benzetilebilir.
Ve yazardan bir alıntıyla devam edeyim;
“İkide bir gelip tosladığımız duvarlar, bugünümüzü yaşanmaz kılan engellerdir.
Çevremizi saran devletin, kapitalizmin, kamuoyu önyargısının, çoğunluk
Kanaatinin duvarlarını yıkmak da yeterli değildir.
Kendimizi kendimizden, an’ı zamandan, tüm canlı varlıkları birbirinden
Ayıran duvarlar yıkılana kadar her birimiz birer duvarcı ustası olmalıyız”
Demiş yazar.
Ve Engels demiş ki;
“yeni bir dünya hayal etmekle yetinemeyiz, o dünyayı varolan dünyanın,
Eski dünyanın somut, bilimsel eleştirisi üzerine kurabiliriz.”
PKK’ya karşı Türk milliyetçiliğiyle MHP’yi yaşatan Bahçeli’ye değil ama
Baykal’a “siz Engels’in kaç yüzyıl uzağındasınız” diye sormalı herhalde.
Bu hesabı yapamayacağını bilmemize rağmen.
Baykal en azından şu toplama çıkarma işlemini yapmalı. Eğer Kürt meselesini
AKP çözerse, CHP tabanının yüzde kaçını kaybeder?