Fatih Altaylı seçim anketinde AKP lehine yüzdelerle oynamış. Talimat Habertürk yöneticisi Fatih Saraç’tan gelmiş. Fatih Saraç da ankette AKP lehine oynama yapıldığını başbakanın oğlu Bilal Erdoğan’a bildirmiş.
Fatih Altaylı “telefon konuşması montajlıdır” diyor. Saraç’tan gelen talimata “ bakarız” dediğini , ankette oynama yapmadığını söylüyor. Tapelere bakılırsa Altaylı’ya inanmak mümkün değil. Saraç’ın Erdoğan’a ankette AKP lehine oynama yapmadan, “yaptık” demesi mümkün değil. Erdoğan’a yalan söylense, Erdoğan’ın bunun hesabını sormaması mümkün değil. Habertürk’ten parasını alarak anketi yapan Konsensus’un zamanında susup, şimdi “anketle oynandı” demesi mümkün değil.
Fatih Altaylı “yönetici koltuğunda oturuyorsanız, bu işler normal” mealinde konuşuyor, o koltukta oturmasının oturmamasından daha iyi olduğunu söylüyor.
Yönetici koltuğunda oturanlar gerçekleri bozmayı normal sayarlarsa , bu bir yöneticilik gereği haline gelir, normal saymazlarsa gelmez. Fatih Altaylı otuz yıllık gazetecilik tecrübesinde bunu öğrenemediyse, kimseye vereceği bir gazetecilik dersi olamaz. Bugün birçok televizyon ve gazete yöneticisi gerçeği talimatlara göre en iyi ben bozarım yarışı içindeler.Koltuklarını sağlamlaştırma yolu gerçekleri en kıvrak ve hızlı şekilde bozmalarından, emiri demir kabul etmelerinden geçiyor.Her basın kuruluşunda hükümetin komiserleri koltuklarını cilalamak için hükümeti parlatmaktalar.
Bir habere yer vermemek, bir haberi hakettiğinden küçük görmek, bir haberi takip etmemek, sorulacak soruları sormamak , manşetlerin, spotların, alt yazıların dilini değiştirmek , bir haberi gizlemek , bir haberi unutturmak için gündem değiştirecek haberler icad etmek, kel alaka polemikler çıkarmak, tartışma konuları yaratmak , programlarda konuk düzenlemesini hükümetin lehine yapmak, gazetelerde demeç alınacak kişileri hükümetin tansiyonuna göre seçmek vb. vb. vb. hepsi basın ahlakına aykırı , hepsi manipulatif , hepsi kamuoyunu yalnış yönlendirici uygulamalar ve yapılmaktalar. Hepsi anket yüzdelerinde oynamak kadar ahlak dışı. Bunları bugün yapmayan kaç tane tv. yöneticisi, gazete yöneticisi var? Hadi gözleri yiyorsa, hepsi çıksın söylesin. Bazı yöneticileri duyar gibiyim ; “ ama biz anketlerle oynamadık”. Siz anketlerle oynamayıp, belki AKP’nin aleyhine görünen anketleri yayınlamadınız. Bunun Fatih Altaylı’nın yaptığından ne farkı var? Basın ahlakına sadık kalan yüzlerce haberci bugün işsiz. Çoğumuz yönetici koltuklarında da oturduk. O koltuklarda Fatih Altaylı’nın yaptığı gibi “burada oturmak, oturmamaktan daha iyidir” savunmasını yapsaydık, biz de bugün anketlerde oynama ve diğer manipulasyonları yapmak zorunda kalırdık.
Fatih Altaylı gibi savunma yapanlar kendilerini bile bile kandırıyorlar. Kendilerini Akif Beki’den , Yiğit Bulut’tan, Mustafa Karaalioğlu’ndan daha değerli sanarak çok yanılıyorlar. Aslında Akif Beki, Mustafa Karaalioğlu ve gibiler daha değerli çünkü onlar hiç değilse inandıkları birşeyi yapıyorlar. Onlarınki basın ahlakına sığmasa bile , hiç değilse onlar basın ahlakına sahiplermiş gibi oynamıyorlar.
Habercilik mesleğinin başlarındaki arkadaşlardan basın ahlakına sahip çıkma sorumluluğunu beklemek kadar ve tabii daha fazlasını, önce yöneticilerden beklemeliyiz. Yönetici pozisyonlarına gelenlerin hiç değilse evlerini geçindirecek paraları var. Onların koltuklarını bırakmama ısrarları para değilse, iktidar sahibi kalabilmektir. İktidarda kalabilmek için basın ahlakını hiçe sayanlar, iktidarda kalabilmek için her yolu mübah sayan bir hükümeti eleştiremezler, onların aleyhinde haber yapamazlar. Çünkü o zaman onlara “önce sen dön, bir aynaya bak” denir.