21 Nisan 2010

DİNLE ,DÜŞÜN, KONUŞ

Bazı insanların patlayan özgüvenlerinin kaynağını öğrenmek istiyorum...

Bazı insanların patlayan özgüvenlerinin kaynağını öğrenmek istiyorum. İki ABD’li psikiyatri uzmanı Justin Kruger ile David Dunning’in teorisine kulak veriyorum; “cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini arttırır.”
Bu psikiyatristlerin araştırma sonuçlarına bakıyorum; niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını farkedemezler, niteliksiz insanlar niteliklerini abartma eğilimindedirler, niteliksiz insanlar gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan acizdirler. Bu kişiler her şeyin doğal hakları olduğunu düşünürler. Böyle düşünmeleri mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. Kifayetsiz muhterisler her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler.
Bu arada gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında fazla alçakgönüllü davranarak öne çıkmazlar. Kıymetlerinin bilinmesini beklerler, tabii beklerken kırılır, geri çekilirler ve muhtemelen de ihtiras eksikliğiyle suçlanırlar. Bu tespitler ABD’li iki psikiyatristin çalışmasının sonucu.
Demek ki, sadece Türkiye’de değil, Amerika’da da insan yapısı ve olan biten aynı.

BBC araştırması
Yapıları aynı insanlar neden birbirlerini sevmiyorlar?
Özellikle Türklerin çoğu başta ABD ve AB olmak üzere hiçbir devlet ya da topluluğu sevmiyor.
BBC’nin yaptığı ankette Türklerin yüzde 70’i ABD’yi, yüzde 45’i AB’yi neden sevmiyor?
Türkiye’nin televizyonlarına, gazetelerine, meclisine, sokaklarına bakın; bir adam bir tv programında karşı koltukta oturan adama “şu sığlığa, şu akılsızlığa bak” diye söylenirken, kendi suya tirit laflarını nasıl değerli sayabiliyor? Bir köşe yazarı başkasının ipliğini pazara çıkardığını iddia ederken, üstünden başından salkım saçak sarkan ipliklerini toplama gereği nasıl duymayabiliyor?
Her şeyi sorgulayan insanlar bağrı açık bangır bangır bağıranlara tahammül etmek, altan almak, onların baskıcı seslerinin altında kalmak zorundalar mı?

Etiketleme elemanları
Her şeyi bildiklerini iddia eden, ahkam kesen, başkalarını asan kesen mahkum eden, kalabalıkların önünde fetva veren, racon kesen insanlar; meselelere bilimsel akılla yaklaşıp, soru soranlara bile; askerci, liberal, ulusalcı, ırkçı, faşist etiketleri yapıştırıyorlar.
Onlar etiketleyemedikleri fikirleri anlayamıyorlar. Yeni bilgilere ulaşmaya çalışanları, belgelerle konuşmaya özen gösterenleri, hak yememek için uğraşanları, başkalarının sevilecek taraflarını görenleri, değer üreten kim olursa olsun alkışlayanları, kalabalık içinde tepine tepine kendine yer açıp, ortalığa fırlamayanları yok sayıyorlar.
Konuşmaktan önce dinlemenin ve düşünmenin gerekliliğini öğreten büyüklerimiz de kalmadı artık.
Zaten çok yakında dinlemenin, düşünmenin önemi de kalmayacak. Bir kişi konuşacak, bir kişi yapacak, diğerleri seyredecek. Bugünün etiketleme üstadları da seyirci tribünlerinde yer alacak. Her şeyi bilenler, bana bir şey olmaz zannedenler sahadaki tek adam maçını ağızlarını açamadan izleyecekler.

Yazarın Diğer Yazıları

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Ertugrul Özkök'e mektup

Mehmet Yılmaz'a katılıyorum. Biz bu toplumu eski kodlarımızla artık yeterince tanımıyoruz. Ben zaten uzun süredir nadastayım. Hepimizin ihtiyacı var. Sizin de Ertugrul Bey

Hepimiz bir tuğla koyarız evelallah

Allah, kendi adına tuğlaları toplama yetkisini Diyanet'e vermiş de, haberimiz yokmuş

"
"