03 Nisan 2015

CHP'yi iktidara CHP tabanı taşır

CHP halktan kopuktur eleştirisi doğru değildir ve CHP'nin halkın kendisi olduğu bu ön seçimlerle ortaya çıkacaktır

CHP tabanında hiç bir maddi menfaat gözetmeden sabah akşam çalışan yüzbinlerce kişiyi tanıyanlar CHP'nin iktidara geleceğine  inanır. 

Önseçimde İstanbul 2. bölgeden YSK  ve genel merkezin  kararı gereği H. Çigdem Anad İbrahimhakkıoğlu adıyla milletvekili adayı oldum. Bu kişinin ben olduğunu anlatmam üç haftamı aldı.  Bu bölge CHP'nin ağır, etkili, tecrübeli isimlerinin yarıştığı bir bölge. Buradaki seçim yarışı yıldızlar savaşı diye nitelendirildi. 

Milyonlarca lira harcayan adaylar da oldu, on bin lira harcayabilerek seçim çalışmasını sürdürenlerde.

Kimi adaylar büyük pankartlarla ilçeleri donattılar , kimi adaylar sadece bildiri dağıtabildi. 

Kimi adaylar seçim harcamaları için maddi destek aldılar, kimileri maddi desteği borçlu kalmamak için kabul etmedi. 

Kimi adaylar yemekli geceler düzenledi , kimileri seçim çalışmasından kilolar vererek çıktı.

Kimileri üyelerin evine tek tek tanıtım ilanları gönderdi, kimilerinin posta parası çıkışmadı. 

Kimi adaylar seçim ofislerini kurup, yüzlerce kişilik profesyonel ekiple çalıştı, kimilerinin ne ofisi, ne ekibi, ne arabası, ne şoförü vardı.

Parası olmayan ve maddi destek kabul etmeyen  o kimilerinden biri de bendim.

Ben ve eşim iki kişilik dev bir ekip olduk. Seçim çalışmasında tanıdığımız bir kaç genç arkadaş tek kuruş para almadan haftalarca çalıştı.Milletvekili olmak için zengin olmak gerekmediğini ispatlarcasına mahalle mahalle koşturduk.  

CHP tabanıyla içiçe geçtikçe CHP'ye güvenim perçinlendi.

Onlar bana, ben onlara güvendim. 

Geceyarısı Okmeydanında girdiğim bir kahvenin arka masasında çalışan ağabeyler " Bu kahveye geceyarısı yalnız başına giren bir kadını biz destekleriz" dediler.

Sözlerini tuttular.

Sultangazi'de bir kömürlükte seçim çalışması yapan ağabeylerle sobada kaynattıkları çaydanlıktan içtiğimiz bardak bardak çayın hatrı seçim sandıklarında görüldü. Yine o ilçede gece vakti buz gibi bir odada Türkiye'nin düzenini tartıştığımız arkadaşlar beni yalnız bırakmadı. 

Sarıyer'de kızının adı Çiğdem olan alevi bir dede sokak sokak benim için dolaştı. 

Yirmi yıl önce Sivas'ın bir köyündeki işkenceyi gazeteci kimliğimle  ortaya çıkardığımı unutmayan Hüseyin ağabey beni bütün Sivas'lılara tanıttı.

Ülkenin demokrasisi için yaklaşık otuz yıllık gazeteciliğimde verdiğim mücadeleyi adım adım takip eden Eyüp'teki, Gaziosmanpaşa'daki, Bayrampaşa'daki  arkadaşlar benim için gönüllü ekip kurdu.

Fatih'te, Zeytinburnu'nda yeni tanıdığım partinin bir asırlık emektarları benimle birlikte uyumayıp, kapı kapı dolaştı.

Çarşı grubunun Ayhan'ı beni Çarşı'ya tanıttı. 

Beşiktaş, Şişli , Beyoğlu başta olmak üzere diğer ilçelerin kadın kolları beni kucakladı.İşlerinden çıkıp , evlerine gitmeden parti çalışmasına koşan kadınlarla yollara düştük.  Gençlerle aynı dili konuşabildik. Kemal, Eren, Asımcan, Çelik bana gençlerin kapısını açtı. Bülent Horlu’yu tanıdıktan sonra Eyüp ile beraber  yeni bir kardeş kazandım. Yaşlılarla geçmişten bugüne dertleştik ve birbirimizi umut belledik. 

Bana mesafeli duran ilçe başkanları da oldu, beni diğer adaylardan ayırmayanlar da. 

CHP'nin gerçek emekçileri bana hak ettiğim oyları verdi. Kısa sürede imkanlarım nedeniyle ulaşamadığım üyeler kaybımdır. Seçimden seçmenlerin yarısının oyunu alarak, daha ön sıradaki adaylarla küçük farklarla 10. sırada çıktım. CHP tabanına teşekkürü borç biliyorum. Ön seçimden bir gece önce bazı ilçelere uzanan eller ,aday tercihlerine yapılan müdahaleler olmasaydı , benim gibi bazı adayların da sıralamadaki yeri farklı olabilirdi. Partide çok güçlü görülen adaylar da birbirlerine destek vermek yerine  birbirlerini yıpratıp, arka sıralarda kaldılar. 

CHP yönetimi , CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu  ön seçim kararı alarak demokratik seçime imza attı.

Bu imzanın arkasında CHP tabanı durdu. Tabanın iradesini saptıracak kimi müdahalelerin bir dahaki seçimde olmaması için CHP yönetimi gerekli önlemleri kuşkusuz alacaktır.

Ancak şunu söylemeliyim ki ; ön seçim genel olarak hakkaniyetle sonuçlanmıştır. 

 

CHP elitlerin partisi değildir

 

CHP tabanı yoksulluğuna rağmen parayla satın alınamayan emekçilerden oluşmaktadır. CHP tabanı öğretim düzeyi ne olursa olsun, okuyan, düşünen , siyasi bilinci yüksek, memleketin sorunlarını kendi sorunlarıyla eş sayan aydınlardan oluşmaktadır. Örneğin Gazi mahallesinin muhtarı Nevzat Bey’in siyasi tahlillerini milyonlarca kişi dinleme imkanı bulabilmelidir.

CHP tabanında eğitim düzeyi yüksek kişiler küresel boyuttta Türkiye'de oynanan oyunları yılların politikacılarından daha iyi analiz edebilmektedirler.

Bu tabanın seçtiği adaylar CHP'yi iktidara taşıyacaktır.Ülkemizde diktatörlüğün kurulmasına engel olacaktır.

CHP iktidarı baskıdan, eziyetten, sansürden , yoksulluktan kurtuluşun çaresi olacaktır.  

CHP iktidarı yargı, yasama, yürütme dengesini tekrar kuracak, kuvvetler ayrılığını esas sayacak ve adaleti tekrar inşa edecektir.

CHP iktidarı inanç özgürlüğünü tekrar sağlayacak , bütün inançlara eşit mesafede yaklaşacak tek partidir. 

CHP iktidarı laik düzeni hiçe sayanlara karşı laiklik olmadan demokrasinin olamayacağını gösterebilecek tek partidir.

CHP'nin tabanında merkez sol da vardır, sol da vardır. CHP'nin tabanın da inançlarını siyasete alet etmeyen merkez sağ da vardır.

Bugün CHP tabanı kendi içindeki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakıp, AKP 'ye karşı iktidar olmak için tek bir yumruk halinde birleşmiştir.  

CHP halktan kopuktur eleştirisi doğru değildir ve CHP'nin halkın kendisi olduğu bu ön seçimlerle birlikte daha da açık seçik ortaya çıkacaktır.

CHP seçmeni CHP’ye güvenmelidir. Sandık başına gitmeyenler bu seçimde mutlaka gitmelidir. AKP’nin iktidarını mutlak görenler büyük bir yanılgı içindedir. Korkudan sinenler gücün ellerinde olduğunu unutmamalıdır. CHP’yi eleştirenler dışarda kalarak değil, içeri gelerek taleplerini seslendirmeli, partiye destek vermelidirler. Bu seçim Türkiye’nin kurtuluş mücadelesidir.   

Yazarın Diğer Yazıları

LGBTİ+'lar ölsün mü, başka kimler ölsün?

Sadece birbirimizi okuduğumuzu bilmeme rağmen kendi kendime konuşmaya dayanamayıp yazdım

Ertugrul Özkök'e mektup

Mehmet Yılmaz'a katılıyorum. Biz bu toplumu eski kodlarımızla artık yeterince tanımıyoruz. Ben zaten uzun süredir nadastayım. Hepimizin ihtiyacı var. Sizin de Ertugrul Bey

Hepimiz bir tuğla koyarız evelallah

Allah, kendi adına tuğlaları toplama yetkisini Diyanet'e vermiş de, haberimiz yokmuş

"
"