1900’lü yılların başında Ivor Montagu adlı bir İngiliz genci, çok zengin babasının dünya görüşü olan kapitalizmi reddederek, İngiliz Komünist Partisi’ne katıldı. Montagu o günün yaygın sporlarının hiç birinde yetenekli değildi. Derken, ölmekte olan ‘ping pong’u keşfetti. Kurallarını yeniden oluşturdu. Masa tenisi adını vererek ‘spor’ olarak anılmasını sağladı. Ve bir komünist sempatizanı olarak dünyanın bütün komünistleri arasında yayılmasına önayak oldu.
Montagu’dan onlarca yıl sonra, Soğuk Savaşın 26’ncı senesinde 1971 yılı Nisan ayında ABD masa tenisi takımının Çin’i ziyaret etmesi, Time dergisinin ifadesiyle ‘bütün dünyada yankılanan bir ‘ping’ sesi çıkardı’. Çünkü, ABD ile Kızıl Çin, 1949 Komünist devriminden beri ilk kez doğrudan bir ilişki kurmuştu.
ABD ping pong takımının Çin’i ziyaretinden bir kaç ay sonra, önce dönemin Ulusal Güvenlik Danışmanı Henry Kissinger gizlice, 8 ay sonra da 1972 başında ABD Başkanı Richard Nixon’un açıktan Çin’i ziyaret etmesiyle Komünist Çin uluslararası topluma katıldı. İkinci dünya savaşı sonrası küreel diplomasideki en büyük gelişme olarak nitelendirilen bu ziyarete, ping pong takımı yol açtığı için, uluslararsı literatüre ‘ping pong diplomasisi’ tabirini kazandırdı.
Ping pong aslında küllerinden yeniden doğmuş bir spor. Nicholas Griffin, geçtiğimiz haftalarda yayınlanan, ‘Dünyayı değiştiren oyunun gizli tarihi’’ alt başlıklı Ping-Pong Diplomacy adlı kitabında şöyle anlatıyor:
‘’Ivor’un doğduğu yıl yani 1904’ün, Ping Pong modasının da öldüğü yıl olduğu tahmin ediliyor. Aslında Britanya adası o güne kadar ki birkaç on yıl gibi kısa sürede bir çok sporun icat edildiği bir yer oldu. İngilizlerin o günlerde icat ettiği futbol, rugby, tenis, hokey, kriket, bilardo ve badminton inanılmaz bir hızla, o günlerde üzerine güneşin batmadığı Britanya imparatorluğunun her köşesine yayılıyordu.’’
19’ncu yüzyılın son döneminde masa tenisi de İngiltere’de moda olmuştu. Ancak, spordan çok akşam yemeği sonrası bir eğlence olarak görülüyordu. Bu eğlence başlangıçta ‘gossima’, ‘whiff-whaff’ gibi isimlerle anıldı. Ancak hiç bir isim bu oyun için ekipman üreten Jaques & Son firmasının 1901’de tescil ettirdiği marka ismi ‘Ping Pong’ kadar kalıcı olmadı. Öyle ki bugün bile dünyanın büyük bölümünde bu spor, ‘masa tenisi’ olarak değil, firmanın markasıyla ‘ping pong’ olarak adlandırılmakta.
Bu oyunun kesin kaynağı çok tartışmalı. İlk olarak Hindistan, Malezya veya Anadolu çevresindeki İngiliz askerlerince icat edildiği tahmin ediliyor. Cambridge’li oyuncakçılar popüler hale getirdi. Diğer sporların ligleri, takımları, kupaları ve sahaları varken ping pong bunlardan yoksundu. Her hangi bir resmi kuralı olmadığı için de sık sık tartışmalara sahne oluyordu. Bu da 20’nci yüzyıla girerken oyuna olan ilgiyi azalttı.
1920’lerin başında Cambridge Üniversitesine gelen Ivor Montagu, atletizmin yeniden yükseldiği o çağda, okulda popüler olmanın yolunun bir sporda başarılı olmaktan geçtiğini kısa sürede farkedecekti. Futbol ve tenisteki denemelerinde bir türlü başarı sağlayamadı. Derken, modası çoktan geçmiş bir eğlence olan Ping Pong’u keşfetti. Zenginliğini de kullanarak üniversiteye iki ping-pong masası getirtti.
‘’Montagu’nun ilk turnuvası şaşırtıcı bir ilgiye sahip oldu. 140 oyuncu kayıt yaptırdı. Ping-Pong henüz ölmemişti demek ki… Bu oyunu yeniden popüler yapmak isteyen Manchester’lı bir işadamı da, oyunun Oxbridge (Oxford ve Cambridge üniversiteleri ortak adı) evreninde gördüğü ilgiyi duyarak Montagu ile temasa geçti. Montagu’ya bu eğlenceye kurallarını kazandırarak bir spora dönüştürmekte yardım etti. Montagu’nun oyuna getirdiği kurallar, sonraki 40 yıl boyunca aynen uygulanacak ve sayısız dile çevrilecekti. Montagu bir de Ping Pong Federasyonu kurdu. Ancak çok geçmeden ilk büyük sorunla karşılaştılar. Ping Pong bir özel markaydı ve Jaques & Son firması sadece kendi ürettikleri masa ve ekipmanların kullanılması şartıyla bu isme izin verebileceklerini iletti. Montagu kapitalizme karşı ilk büyük direnişini gerçekleştirdi ve bu isteği ret ederek federasyonun adını ‘’Masa Tenisi Federasyonu’’ olarak değiştirdi. Ardından da Uluslararası Masa Tenisi Federasyonu’nun kuruluşuna öncülük etti.
Montagu’nun bu spordan öncelikli beklentisi politikti: komünizmi dünyada yaymak istiyordu. En büyük zaferi ise Çin oldu. Sürgün yıllarında bu sporla tanışan Mao tam bir masa tenisi tutkunuydu. 42 yıl önce bu ay, Kızıl Çin, uluslararası topluma bu sporla dahil oldu. Ve masa tenisinin dünyada en popüler olduğu ülke hala Çin.
Montagu, 5 Kasım 1984’te Londra’da öldü. 4 yıl sonra 1988 yılında masa tenisi, olimpik spor olarak kabul edildi ve olimpiyatlara dahil oldu.
@CemalTdemir