Kapitalizm derin krizlerini tek yöntemle aşabiliyor, artık ezberledik; savaş... İnsana karşı insan. Çünkü labirenti kapısız...Çıkışı yok.
Peki nasıl oluyor da, barbarlık gözlerinin önünde katlanarak yükselirken insanlar gıkını çıkarmıyor?
Çünkü, kapitalizmi diğer üretim biçimlerinden ayıran şey, 'hin' hatta 'hin oğlu hin' olması. Elinde kafalarımızı karıştıran 'ideoloji' adı verilen bir aygıt var. Sık sık düğmesini sağa sola çeviriyor ve odaklanmamızı, selim düşünmemizi, hayrımıza olanı tespit edip ona uygun davranmamızı engelliyor. Kafamız da bir kere karıştı mı, tekrar toparlamak, salim düşünmenin yolunu bulabilmek epeyce güçleşiyor.
Kafayı karıştırarak, insanı bilime direnç gösterme konusunda bile hayli usta kapitalist öğreti. Örnekler saymakla bitmez ya bugün bir tanesi, 'domuz gribi aşısı' üzerinden anlatmaya çalışalım kafa karışıklığımızı...
***
Artık 'domuz gribi' virüsünün neler yapabileceğine dair çok şey biliyoruz. Risklerini, taktiğini ve ondan korunabilme yöntemini...
Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile memleket, dünya ve filozofi meseleleri üzerine herhangi bir noktada anlaşabileceğimi pek sanmıyorum doğrusu. Lakin, konu sağlık olunca önemli kriterim vardır cebimde. Bilim ile demogoji arasındaki dinmek bilmeyen savaşta hep ilkinden yana oldum. Bilimden yana oldum ama onun bir 'kutsal inek' olmadığını da aklımdan hiç çıkarmadım.
Bu aşı bağlamındaki tartışmalarda Bakan Akdağ, kafadan çok sert bir giriş yapmıştı hatırlarsanız. Tehditle karışık göz dağıyla başladığı süreçte Başbakan Erdoğan'ın iki kez ve ikincisinde cepheyi genişleterek yaptığı karşı-saldırına karşı her aklı başında siyasetçinin yapması gerekeni (!) yapıp, sessiz kalmıştı.
İşin bu tarafında değilim artık. Bunlar, gelecekten beklentilerimize bağlı olarak hayatta hepimizin başına gelebilecek şeyler.
Lakin mevzuu çığırından çıktı... 'İnanç' ve demogoji bilimle boğuşur hale geldi hatta onun önüne geçti. Peki niye? Çünkü, insanların kafası karışık. Bilime olan güvenleri dümdüz edilmiş. Gerek, neredeyse her gün okudukları/dinledikleri 'sahtekar, beceriksiz doktor öldürdü/sakat bıraktı' haberleri... Gerek, budalaca yürütülen "evrim mi, yaratılış mı?" tartışmaları... Gerek, her konuda fikri olmak zorundaymış gibi konuşan siyasi karakterlerin ağzından çıkanları Tanrı kelamı gibi algılanmaları... Gerek, kesinin değil yeni olanın peşine düşmüş bilim adamının inadına karşı duydukları şaşkınlık ve buna bağlı gizil öfke... Gerekse kapitalizmin her konuda "Bırak düşünme. Senin yerine düşünecek çok adam var" önermesine olan kolaycı tutkunluk...
Doğrusu bu kafa karışıklığında bir bilim adamı olan ve şimdi çaresizce çırpınan Sağlık Bakanı Profesör Doktor Recep Akdağ'ın da hatırı sayılır payı var. Belki bu 'domuz gribi aşısı' ona, dahil olduğu ve hepimiz gibi yeniden üretimine katkıda bulunduğu ilişkiler yığınının insan aklını, duygularını ne hale getirdiğini görmesine vesile olur...
* * *
Durum açık. Bir salgın var. Risk grubunda olanlar kadar, risk grubunda görünmeyenler de risk altında. Sen değilsen, karın/kocan... O değilse çocuğun, değilse annen/baban... Hiç biri değilse komşun, çocuğunun okuldaki sıra arkadaşı.
Unuttunuz mu? Epey kalabalığız ve şu küçücük dünyada hepimiz bir arada yaşıyoruz. Aklınıza mukayyet olun, sevdiğiniz, sevmediğiniz herkesi götürüp aşılatın.
Bir önleyici yöntem olarak aşı sadece 'biz'i korumakla kalmıyor, ne kadar çok insan aşılanarak korunursa salgın da belirli sınırlar içine hapsediliyor.
Aşı olunca öleceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Kanıtlanmış tek örneği yok bunun ne bizde ne dünyada. Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere, ABD ve AB'nin bu konudaki uzman kuruluşları aşının önemini ve gerekliliğini belirtirken aşıya gösterilen bu 'direncin' nedeni de anlatıyor Recep Akdağ. Şöyle diyor; "Sağlık okur-yazarlığı çok düşük.."
* * *
Cem Dizdar, pazartesi günü aşı olma fikriyle gitti işe ama iş işten geçmişti. Sanırım 'domuz gribi'yim ve iki gündür yorgan döşek yatıyorum. Belirteyim, çok ağır geçiyor ve çocuğum olsa benim düştüğüm duruma düşmesini istemezdim...
Bir de şunu düşünün derim...
Demogoji şimdiye kadar sizin hayrınıza ne yaptı ki, şimdi yapsın? Ben sizin yerinizde olsam iktidarın dediğinin tam tersini yaparım çünkü o 'ters', çok çok çok büyük ihtimalle 'doğru'dur. İktidar, kullarının kafasını karıştırmaktan başka bir şey düşünmez.
Ya da tersi... Bilimden ne zarar gördünüz ki şimdi göresiniz? Haaa, sakın "atom bombası", "kirlenen çevre", estek köstek demeyin, demogoji olur. Onu ilk paragrafta, kapitalizm bahsinde anlatmıştım zaten. O konuyu merak ediyorsanız, hemen yarın bir kaç Eric Hobsbawm kitabı alıp, kapitalizm mevzusuna derinlemesine girin. O her şeyi benden çok çok daha iyi biliyor ve anlatıyor...