23 Mayıs 2025
İngilizcede bir deyim var: Too good to be true; gerçek olamayacak kadar iyi…
Bu deyimi, feminist terapistlerin de kullandığı ‘love bombing-aşk bombardımanı’ kavramının süzgecinden geçirirsek, bir kadına aşırı ilgili ve sevgi gösterisinde bulunan bir erkek varsa bir durup düşünmek gerekebilir.
Çünkü gerçek olabilecek kadar iyi olamaz bir erkek!
Kimileri bu sert girişe kızabilir.
Ama öyle bir olay anlatacağım ki, yargının da konusu oldu, bir erkeğin kadınları aşırı sevgi gösterisiyle nasıl dolandırabileceğini, hayatından çalabileceğini göreceksiniz.
Münferit bir erkek hali değil, evrensel bir erkeklik durumu.
Tinder avcısı gibi…
Anlatacağım olayda sadece kadınlar yok; kandırıldığı, dolandırıldığı iddia edilen erkekler de var ama sistematik olarak hedefte olan kadınlar.
Adı Fırat Acar…
Sözde akademisyen, sözde hukukçu…
Fırat Acar’ın bin bir suratını teşhir eden ‘love bombing’ mağduru bir kadın X’te adını gizli tuttuğu bir hesapla, bu kişiyi kamuoyuna tanıttı:
Dicle-@golge23661 isimli hesap “Artık susmayacağını” söyledi ve arkası geldi.
Fırat Acar’ın “maddi ve manevi” dolandırdığı kadına ulaştım. Uzun uzun anlattı. Adı bende saklı. Yazı boyunca adını ben de Dicle olarak kullanacağım.
Dicle’nin anlattıkları, sunduğu deliller, hepsi yargının konusu artık. Avukatı Eren Keskin suç duyurusunda bulundu.
Gelelim Fırat Acar’ı teşhir eden kadının iddialarına.
“2019 yılında Mersin’de bir kafede tanıştık. Üniversiteden hocamın masasında oturuyordu ve benim için önemli bir referanstı bu. Kendisini KHK mağduru, üniversitede hoca ve avukat olarak tanıştırdı. O zaman 24 yaşındaydım. O kadar inandırıcı davranıyordu ki…”
“Love bombing” yaşatılan Dicle için Fırat Acar; boşanmış, devlet tarafından da mağdur edilen bir kişiydi o günlerde…
Mağdur olana el uzatılır. Nitekim de öyle olmuş.
Suç duyurusu dilekçesinden devam edelim:
“Şüpheli kendini, KHK mağduru, doçent ve avukat olarak tanıtmıştır. Birçok savcıyı/hâkimi ve ünlü insanları tanıdığını söyleyerek dava dosyalarında işini rahatlıkla çözdüğünü belirtip, KHK mağduriyetinden dolayı yaşadığı maddi kaybı bu şekilde çözdüğünü söylemiştir. Müvekkilin işe başlamasıyla birlikte; malları üzerinde tedbir kararı olduğunu, mal varlığını geri alabilmek için vergi borcunu kapatması gerektiğini söylemiş ve müvekkilin kredi çekmesini istemiştir. Müvekkil ise ilk maaş aldığı gün 15.04.2020 tarihinde 60 ay vadeli kredi çekmiştir.”
Dilekçe göre, Fırat Acar borcunun küçük bir kısmını öder. Ama ne hikmetse boşandığını söylediği, sonrasında ise boşanmadığı ortaya çıkan kadının banka hesabını kullanır borcunu ödemek için.
“O dönemde yeni işe girmiştim. Bir yandan kira ödüyordum bir yandan da iki kız kardeşimin okul masraflarını karşılıyordum. Kiramı ödeyebilmek için bilgisayarımı sattım onun yüzünden. Nitelikli dolandırıcılar hiç kayıt bırakmazlar.”
Duygusal manipülasyonun nasıl olabileceğine ilişkin anlatılar yine şikâyet dilekçesinde yer alıyor:
“2020 ve 2021 yıllarında Müvekkil tarafından şüphelinin aslında; KHK mağduru, doçent ya da hukukçu olmadığı, üniversite diplomasının, üzerinde hiçbir tedbir kararının, kendi adına taşınır/taşınmaz mal varlığı hiç bulunmadığına dair gerçekler belirtildiğinde; duygusal manipülasyon yapılmıştır. Şüpheli tarafından KHK mağduriyeti hikayesini gerçekçi kılmak amacıyla sahte evraklar gösterilmiştir. Müvekkilin yanında telefon görüşmeleri yaparak, bu evrakların birçok insana atmıştır. Müvekkil tarafından söz konusu evrakların geçerliliği sorgulandığı ise telefon görüşmesi emsal gösterilerek ve hakaret edilerek manipülasyon yapılmıştır. Söz konusu kayıtsız evrak içeriğinde geçen dosya numarası, olaylar ve avukatın gerçek olmadığı müvekkil tarafından tespit edilmiştir.”
Dicle’nin yaptığı ifşanın ardından başka bir ifşa şair-yazar Yılmaz Odabaşı’ndan geldi. İddiaya göre, Odabaşı’na da kendisini KHK’lı bir akademisyen olarak tanıtan Fırat Acar, Odabaşı’nın referansını kullanarak yine onun arkadaşlarından ‘borç’ para alır. Sonrasında üretim yapmayan bir yayınevi ve harcanan paralar… O dönemde dolandırdığı başka bir kadın daha olur.
Odabaşı’ndan dinleyelim:
“Onu yayınevinden gönderdikten sonra grafiker D. bu kez dolandırılmış olarak aradı beni. Adresini soruyordu, onu bulması gerekiyordu. Koca İstanbul’da bir çocuğuyla borçlu ve mağdur ve kirada olduğunu anlatıyordu. Fırat Acar ona kredi çektirmiş, nasıl ödeyeceğini bilemiyordu. Sonra yine bir kadın aradı. Yayınevinin kendisinin olduğunu ve onu işe alacağını söylemiş. Kadınla ilişkisi olmuş. Onu uzun uzun dinlemedim. Gerçekten daha sonra öğrendiklerim çok iğrenç ve çok üzücüydü. Fırat Acar, hayatımda beni ustalıkla yanıltmaya başaran ender insanlardan biriydi. O, toplumdan ve sosyal ilişkilerden uzak tutulması gereken müthiş sahtekâr, her şeyi yalan bir kişilikti; düşünün ki, ona inanacak kadar saf olabileceğimi ben bile asla ummazdım…”
Odabaşı’nın anlatımı, Dicle’nin anlatımıyla uyumlu… Şikâyet dilekçesinden de anlaşılıyor ki Fırat Acar, Dicle’den bu süreçte de para alır. Daha sonra Acar’ın söz konusu yayıneviyle resmi hiçbir ortaklığının olmadığı ortaya çıkar.
Dicle’nin ifşalarından sonra başka kadınlar da ona ulaşır.
Peki neden sadece Dicle cesaret edip konuşur?
Şikâyet dilekçesinden okuyalım yine:
“Şüpheli (Fırat Acar) kendisini ‘hukukçu, akademisyen, KHK mağduru, yayınevi yöneticisi’ gibi unvanlarla tanıtıp, güven kazanarak, önce duygusal ardından maddi istismara başladı. Yıllarca süren bu süreçte; kredi çektirdi, sahte belgelerle kandırdı, psikolojik/fiziksel/şiddet uyguladı, tehdit ederek ve kışkırtarak elde ettiği özel görüntüleri kullanıp, müvekkili susturmaya çalıştı. Bu süreçte de şüpheli, müvekkile başka kadınlarla cinsel ilişkiye girerken aldığı gizli kayıtları göndermekten çekinmemiştir. Müvekkilin süreçte başka kadınlarla yaptığı görüşmeler doğrultusunda şüpheliye ilişkin saptanan sistemsel döngüsü ise; sahte kimliklerle insanlara ulaşıyor. Sosyal yardım, editörlük, hukuki danışmanlık, ortaklık, evlilik gibi vaatlerle ağına çekmeye çalışmaktadır. Para ve altın almakta, kredi çektirmektedir. Sesini duyurmak isteyenleri ve parasını isteyenleri susturmak için tehdit, şantaj, manipülasyon uygulamaktadır. Gizli kayıtlar almakta, bunları arşivlemekte, ardından ise dağıtmakla tehdit etmektedir.”
Dicle’nin ifşasından sonra Fırat Acar açıklama yaptı sosyal medya hesabından. “İtibar suikastı, yalanlarla dolu bir paylaşım” dedi ve konuyu yargıya taşıyacağını söyledi.
Gizli kayıtlar alan, bunları yaymakla tehdit eden bir erkeğin karşısında kadınlar susabilir. Dicle’yi güçlü kılan ise yaşadıklarının herkes tarafından bilinmesini istemesi, bu kişinin başkalarına artık zarar verememesi ve tabii ki yaptıklarının yanına kâr kalmaması arzusu… Dicle uzun süre depresyon yaşar, korkusunu yener ve yaşadığı her şeyi abisine anlatır. Ailesi de arkasında durur Dicle’nin…
Bugün “Onunla geçirilen her an bir tecavüzdü. Beni aciz olarak görüyordu. Oysa ben ona sessiz atın tekmesi oldum” iddiasında bulunan Dicle’nin bir isyanı var: Susan erkekler var, konuşsanıza…
Benim de başka bir sorum olacak. Fırat Acar’ı cüretkâr kılan sosyal ilişkileri değil mi?
Candan Yıldız kimdir?Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı. Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı. Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı. Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı. "Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı. T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı. |
Türkiye’nin Tadı ve Sofranın Anlamı araştırmasına göre 2 milyon 800 bin bekar anne var ve bu sayısı gelecek yıllarda daha da artacak. Geniş aileler artık yok. Onların sayısı da yüzde 12,8’e düşmüş. Türkiye’nin tadı ise acı. Türkiye’nin mutfağı bir baharat olsa sorusuna her 10 kişiden 3’ü pul biber yanıtını veriyor
KRT’nin gerçek sahibi olduğu iddia edilen ailenin Şanlıurfa’daki otelinde Kemal Kılıçdaroğlu konuk olarak ağırlanmış.
CHP’ye yakınlığı ile bilinen kanalın yayın çizgisi zaman içerisinde değişti, çalışanların ücretleri ödenmemeye başladı
© Tüm hakları saklıdır.