24 Temmuz 2011

SBS Türkçe yayınlar servisi

36 yıldır yayın yapan Türkçe yayınlar servisinin dünü ve bugününü SBS Radyosu Türkçe Programı Grup Başkanı Tanju Yenisey’le konuştuk.


Çok dilli yayıncılığın kıymetli ve ilham alınası örneklerinden BBC, 72 yıl süren Türkçe Haberler Servisi’nin yayınlarına son verdiğinde, “konuşan kutu” radyonun hayatımızda kapladığı alanı, başka bir farkındalıkla fark ettim. “Burası Londra... “anonsunun susmasının müptela dinleyicilerdeki karşılığı, hüzünlü olmuş olsa gerek. Zira Süleyman Demirel’in bile 77 seçim meydanlarında “İşin gerçeğini BBC’den öğrenin” dediği, 12 Eylül’ün sindirici ve baskıcı döneminde, habere aç kamuoyu için “çölde vaha” işlevini gören BBC Radyo’nun, Dünya Servisi’nde, “ekonomik gerekçelerle” “dil sınırlaması”na gitmesi,  Batı demokrasilerinin “çok kültürlülük” söylemindeki  geri adımı da anlatıyor. Çünkü biliyoruz ki; Batı Alman Radyo ve Televizyon Kurumu (WDR) yönetimi de Köln Radyosu’nun Türkçe yayınlar servisini  2009 yılında susturdu. Bir dönemin kapandığına işaret eden bu gelişmeler, henüz bu kıtaya ulaşmadı. Çok dilli ve çok kültürlü yayıncılığı devlet eliyle yürüten SBS (Special Broadcasting Service) bünyesinde, 36 yıldır yayın yapan Türkçe yayınlar servisinin dünü ve bugününü SBS Radyosu Türkçe Programı Grup Başkanı Tanju Yenisey’le konuştuk.




SBS Türkçe yayınlar servisi ne zaman yayınlarına başladı?

1975’de yeni gelen göçmen gruplarına yönelik olarak, bilgilendirme ve duyuru amaçlı devlet  radyosu kurulur. İhtiyaca ve göçmen grubun kalabalıklığına göre 7 ayrı dilde yayıncılık başlamış ve bu diller arasında Türkçe de var. Ancak o zamanlar yayınlar sadece Sydney ve Melbourne ile sınırlı.


O zamandan bu zamana nasıl bir evrim geçirdi?

90’ların başında televizyon kanallarının devreye girmesiyle, radyo ve televizyon yayınları birleştirildi. SBS, 68 dilde yayın yapan bir çatı kuruluşa dönüştürüldü. Network sistemi sayesinde Sydney ve Melbourne ortak yayınları başladı, 2 tane olan frekans 5’e çıkarıldı. Türkçe yayınla, daha güçlü olan FM bandında yayınlarına devam etti. 

1987’de yeniden yapılanmaya gidildi. Devlet memuru kadrosuna alındık sınavla ve yeni kadrolar oluşturuldu. Türkçe dil grubundan olan eski kadrolardan ancak bir kişi görev alabildi yeni yapılanmada. 88’de 1+4 kişi olarak başladık yeni yayınlara. Part time çalışıyorduk ve 6 gün yayın yapılıyordu. 


Ya programlar?

İlk zamanlar basit programlar vardı ve müzik çok ağırlıklıydı. Bilgilendirme, eğitim ve eğlence programlarının yanı sıra İngilizce dil eğitimi de veriliyordu. Bayramlar, yıl başı gibi özel günlerde skeçler, oyunlar yer alıyordu yayınlarımızda. 88’den itibaren Anadolu Ajansı’ndan teleksle haberler gönderilmeye başlandı. Tütün taban fiyatları, şeker pancarı rekoltesi, kapalı yollar gibi tamamen Türkiye’yi ilgilendiren haberlerin de okunduğunu hatırlıyorum (gülüyoruz).


Bugün?

2000’lerin sonuna doğru hem digital ve hemen ardından internette online yayınlarımız başladı. Digital yayın sayesinde dünyanın her yerinden anında dinlenebiliyoruz internet aracılığıyla. Öne çıkan yayınlarımızdan bölümleri “Post Cast” adı altında 6 ay sürekli olarak tutabiliyoruz internet sayfamızda. Dinleyicilerimiz sms ve telefonlarla canlı yayınlara katılıyor. Bugün artık neredeyse yok denecek kadar az müzik yayını yapıyoruz. Haberler, haber programlar yayınlarımızın ana iskeleti. Bu yayınların yüzde 70’ini  Avustralya ile bağlantılı haberler, yüzde 30’unu iseTürkiye, Kıbrıs ve dünyadan çeşitli haberlerden oluşturuyor. Daha çok enformatifiz artık. Spor haberlerimiz, kadın ve gençlere yönelik programlarımız da bilgilendirici. Bütün dinlerin özel günlerini bilgilendirici çerçevede aktarıyoruz. Yani sadece Ramazan, Kurban Bayramı’nı değil Paskalya’da yumurtanın anlamını da aktarıyoruz dinleyicilerimize. Devletin resmi olarak tanıdığı yardım kuruluşlarına destek amaçlı bağış kampanyaları düzenliyoruz. Örneğin 99 Marmara Depremi’nde Avustralya radyo yayıncılığı tarihinde rekor denebilecek bir rakama ulaştık, tam 1 milyon 100 bin dolar bağış topladık.


Kimler geldi, kimler geçti geçen yıllar içinde?

Kadro sirkülasyonunun çok olduğu bir yer değil. Deneyim çok önemli olduğu için yetişmiş kadrolar kolay kolay bırakılmıyor. Ama bu demek değil ki, genç kadrolara kapalıyız. Yeni sesler yeni heyecanlar aramıza katılıyor. Bugün Türkçe yayınlar servisinde 3. kuşak yetişiyor. Şu an yayıncılığı sırtlayanlar olarak toplam 9 kişiyiz.


Yayın ilkeleriniz?

SBS bir devlet kurumudur. Türkçe yayınlar servisi de Avustralya yayıncılık kanun ve ilkelerine göre yayın yapan bir birim. Bu nedenle hem SBS’in hem de Avustralya yasalarına bağlıyız. Tarafsızlık, doğru ve hızlı habercilik, dengeli yayıncılık, dinleyicilere saygı ve yayıncılık etiği temel değerlerimiz. Programların moderatörleri olarak bizler kişisel görüşlerimize yer vermiyoruz. Sadece olayların aktarıcısıyız. Ama bu demek değil ki, konuya farklı açılardan yaklaşılmasını sağlayacak, yeni açılımlara fırsat verecek soruları esirgiyoruz. Yeri geldiğinde şeytanın avukatlığına soyunabiliyoruz.


Günlük 1 saatlik yayınızda neler yer alıyor?

İlk 15 dakikada dünyadan (Türkiye ve Kıbrıs da dahil) haberler veriyoruz. İkinci 15 dakikalık dilimde ise Avustralya bağlantılı önemli olayları aktarıyoruz. Bazen detaylandırıp mercek altına alıyoruz bu gelişmeleri. Kalan yarım saatte ise bilgilendirici ara kuşak programlar, spor, sanat haberleri devreye giriyor.


Geniş bir muhabir ağınız var mı?

Avrupa, ABD, Türkiye ve Kıbrıs muhabirlerimiz, Avustralya içinden de Güney ve Batı Avustralya muhabirlerimiz var. Çok yakında da Queensland muhabirimiz devreye girecek. Türkiye’den hem günlük haberleri geçen hem de ekonomik politik olayları yorumlayan muhabirlerimiz var. Kıbrıs’tan haftalık rapor alıyoruz. Avrupa ve ABD’deki muhabirlerimize gerektiği durumlarda bağlanıyoruz.


Türkçe konuşan toplumdan ne tür tepkiler alıyorsunuz?

Prensiplerimizden biri de olabildiğince içi içe olmak toplumla. Bu yüzden toplumsal etkinliklere gidiyoruz,bazen oralardan kayıtlar yapıp yayınlıyoruz. Bazen de bütün yayınımızı o etkinliğe ayırıp canlı olarak aktarıyoruz. Örneğin sigarayı bırakma, helal et kesimi ya da Türk Hava Yolları’nın Avustralya seferleri ile ilgili görüşler alıyoruz. Yabancı müzik festivallerine ya da operaya baleye gidip gitmediklerini soruyoruz. Teşvik de ediyoruz sanat faaliyetlerine katılmaları konusunda. Bütün toplum duyurularını aktarıyoruz. Tarafsızlık ve doğru habercilik anlayışımızla bağlantılı olarak genel olarak potizif geri bildirimler alıyoruz. Ancak bazen SBS Türkçe yayınlar bölümünü Türk radyosu ile karıştıranlardan negatif eleştireler de gelebiliyor.


Çok dilli yayıncılık politikasının önemi?

Burası bir göçmen ülkesi ve çok kültürlülük politikasını en uygulayan, bu konuda örnek olan bir kıta. Bu nedenle büyük bir eksikliği kapatıyor çok dilli yayıncılık. Dilin yaşaması ve kaybolmaması için de önemli.


Hiç unutamadığınız bir yayınınız var mı?

99 Marmara Depremi’nde yaptığımız yayınları, Rabia Kadir’le yaptığımız programı, Özal’la Avustralya ziyaretinde  yaptığımız söyleşiyi unutamam. Başbakan Erdoğan’ı hem başbakan olmadan hem de olduktan sonra iki kez yayına aldık.


Gelecek planlarınız?

Programlarımızı daha iyiye götürmek bütün amacımız. Toplumla daha çok iç içe olmak, katılımcılığı daha artırmak hedefimiz. Zaten başladık bile. “Genç Katılımcılar” adını verdiğimiz yeni formatımızda gençlerimiz artık konuşmacı değiller. Programcı olarak yetişiyorlar. Bir anlamda genç kuşak yayıncları yetiştiriyoruz. SBS Türkçe yayınlar, olanaklar çerçevesinde okul olma özelliğini sürdürecek.


Not: İki aylık bir mola veriyorum. Zira mektup yerinden yazılırsa kıymetlidir. Ben ise iki ay boyunca buralarda, mektubu gönderdiğim adreste olmayacağım. Dönüşte görüşmek umuduyla...

Yazarın Diğer Yazıları

Suna’nın Kızları: Gitmediğimiz, görmediğimiz o köylerde kız çocukları hem okusun hem güçlensin diye…

Eğitimi bir süreç, bir güçlenme, birey olabilme gibi geniş perspektiften gören Suna’nın Kızları açtığı yeni pencereyle eşitsizlikleri, güçlendirmeyle aşabilmenin yollarını arıyor

Barış Vakfı ‘Türkiye’ masası kurdu: Otoriterlik ve çözüm bir arada olabilir mi?

Mümtazer Türköne: Kürt-Türk ittifakı kuruluyor İran’a karşı, bu reel politiğe dayanıyor

İstanbul'daki Suriyeliler anlatıyor: Dönmek istiyorlar mı, ne zaman?

Konuştuğum Suriyeliler için ÖSO ya da HTŞ ayrımı yok, onlar Esad’a karşı savaşan muhalifler…

"
"