01 Temmuz 2012

Anayasal olarak tanınmak

Güney Avustralya Başbakanı eyalet anayasasında “Aborijinlerin kıtanın ilk halkı olduğu” ibaresine yer vermek istediklerini açıkladı

Daha çok demokrasi  için kaç kuşağın heder edildiği bir coğrafyadan gelirken, ileri ve geri toplum ikilemine sıkıştırılmış zihin dünyamdaki yanılsamaları, yıllar sonra karşıma çıkan Aborijinleri anlamaya çalışırken daha iyi kavradım.  

Sözüm ona primitif bir kültürün öğreteceği değil öğreneceği çok şey vardı “gelişmiş” toplumlardan. Oysa BM’nin son raporu “gelişmiş ve varlıklı” kıtanın çocuk hakları konusunda karnesinin eksik ve yetersiz olduğunu bildiriyor. Zira yerli halk çocukları etnik ayrımcılığa uğramaya devam ediyor. En az 40 bin yıllık bir kültürün biriktirdiklerini “geri” diyerek aşağılayan, bugün ise bu derin kültürü oryantalistçe güzelleyen egemenliğin sonuçları bunlar. Gündelik hayata sindiği, nesiller tükettiği içindir ki köklü ve yapısal diyebileceğimiz her tür ezme biçimine palyatif olmayan çözümler bulabilmek için toplumsal uzlaşma metni olarak kabul edilen anayasal metinlerin içeriği daha da bir önem kazanıyor.

Geçtiğimiz günlerde Güney Avustralya Başbakanı eyalet anayasasında “Aborijinlerin kıtanın ilk halkı olduğu” ibaresine yer vermek istediklerini açıkladı. Bunun ne anlama geldiğini Aborijinlerden sorumlu devlet komiseri Khatija Thomas’a sorduk. Ama öncesinde hem Khatija Thomas hem de komisyonun işlevi konusunda birkaç not sizlere. Thomas, Avustralya’nın kuzeyinde yaşayan Kokotha dilini konuşan Aborijin bir aileden geliyor. 6 yaşında daha büyük bir şehre göç ederler. Yaşadıklarının etkisinden olsa gerek adaletsizliklere karşı savaşmak, kendi insanlarını etkileyip değiştirmek için hukuk eğitimi almaya karar verir. Üniversiteyi bitirdikten sonra toplumun dezavantajlılarıyla; sığınmacı, yaşlı ve engellilerle çalışır. Aborijinlerin önemli sorunlarından biri olan toprak hakları, kadına yönelik şiddet ve çocukların korunması konularında da deneyim biriktirir ama tanık oldukları yüreğini çok yorar. Bu nedenle çalıştığı alanı değiştirmek ister. Şimdi 35 yaşında Aborijin bir kadın olarak halkıyla –devlet arasında arabuculuk yapıyor.

Henüz 4 yıllık bir ömrü olan Komisyon hükümetten bağımsız, valiye bağlı olarak çalışıyor. Hükümetin Aborijin işlerinden sorumlu bakanlığına tavsiyeler hazırlıyor, diyaloğu sağlıyor iki yönlü olarak. Sık sık Aborijinlerin yaşadığı bölgelere gidip halkla doğrudan ilişki kuruyor. Aborijin toplumunun  öncelikli sorunları konusunda yıllık raporlar hazırlıyor. Khatija Thomas hükümetten bağımsız oldukları için; özgürce açıklamalar yapabildiklerini söylüyor.

\Gelelim anayasaya girmesi planlanan cümlenin onlar için önemine. Khatija Thomas şöyle açıklıyor:

"67 Referandumu vatandaşlık haklarımızı kazanmamız açısından önemli bir kazanımdı. Bu ulusal düzeyde yerli halkların tanınması anlamına geliyordu. Ama tartışmalar hala devam ediyor. Zira ırkçı bir tarih konusunda insanları bilinçlendirmemiz gerekiyor. Victoria (Melbourne), New South Wales(Sydney) ve Queensland (Brisbane) gibi eyaletler kendi anayasalarında daha önce buna yer vermişlerdi. Şimdi sıra Güney Avustralya’da. Böylesi bir değişiklik için referandum gerekmiyor. Bu adım bir duyarlılık yaratması açısından önemli. Kolonileştirilmeden önce bu kıtanın ilk insanlarının Aborijinler olduğu teyid edilmiş oluyor. Başbakan anayasa üzerine çalışması için bir danışman ekip atadı."

Peki Aborijinler kendilerin Avustralyalı olarak tanımlıyorlar mı? Zira anayasal düzenlemede “kıtadaki ilk Avustralyalılar” ifadesi yer alacak:

"Evet onlar da öyle tanımlıyor. 67 öncesi vatandaş olarak dikkate alınmıyorlardı, değerleri yoktu, hayvan muamelesi görüyorlardı. Bu çok yıkıcıydı. Şimdi biz de Avustralya vatandaşıyız. Eşsiz, kendimize özgü, benzeri olmayan ve acı bir tarihimiz var. Geçmişteki adaletsizlikleri gözden geçirip tamir etmek geleceğe yürümek açısından çok önemli. Tanınmak bize böyle bir fırsat veriyor. Politik karar alma süreçlerine dahil olmak, bize de sorulması anlamına geliyor.

Kimlik sahibi olmak önemli. Bu ülkenin bir parçası olmak. Bu uzun zaman aldı, o kötü zamanların tanıkları arasında hala yaşayanlar var. Geçmiş bitmiş bir sorun değil. Anayasal olarak tanınmak sadece adaleti yerine getirmek değil, aynı zamanda kimlik inşaa süreci. Çok uzun zamandır kaybolan bir şeydi."

Güney Avustralya genelinde yaklaşık 35 bin Aborijin yaşıyor. Sömürgeciliğin izleri hala temel sorunların nedeni. Toprakların önemli bir kısmı işgal altında. Bu nedenle topraklarına giriş-çıkış hakları, toprakları üzerinde yaşama hakkı gibi sorunlar bir çok sorunun ana kaynağı. Zira madencilik, ki bu coğrafyanın asıl zenginlik kaynağı, Aborijinlerin topraklarında yapılıyor buna rağmen bu zenginlikten onlar faydalanamıyor. Uyanık kapitalizm bu kültürün toprakla kurduğu ilişkiyi kendine yontuyor. Çünkü Aborijin kültüründe toprak kimsenin değil, herkesin. Mülkiyet yok ve doğa bir bütün, insan da doğaya hükmeden değil onun parçası. İşte topraklarından edilmek aynı zamanda bu kültürün aşınması anlamına geliyor.

Anayasal olarak varlığının tanınması görünen o ki her derde deva değil ama eşitlik ilkesi için olmazsa olmaz bir adım.

Yazarın Diğer Yazıları

Suna’nın Kızları: Gitmediğimiz, görmediğimiz o köylerde kız çocukları hem okusun hem güçlensin diye…

Eğitimi bir süreç, bir güçlenme, birey olabilme gibi geniş perspektiften gören Suna’nın Kızları açtığı yeni pencereyle eşitsizlikleri, güçlendirmeyle aşabilmenin yollarını arıyor

Barış Vakfı ‘Türkiye’ masası kurdu: Otoriterlik ve çözüm bir arada olabilir mi?

Mümtazer Türköne: Kürt-Türk ittifakı kuruluyor İran’a karşı, bu reel politiğe dayanıyor

İstanbul'daki Suriyeliler anlatıyor: Dönmek istiyorlar mı, ne zaman?

Konuştuğum Suriyeliler için ÖSO ya da HTŞ ayrımı yok, onlar Esad’a karşı savaşan muhalifler…

"
"