15 Mayıs 2010

5.4 milyon gönüllü 70 milyar dolar tasarruf

90’lı yılların “neşeli” havasında tanıştık “Non Goverment Organization” denilen sivil toplum örgütü kültürüyle.

90’lı yılların “neşeli” havasında tanıştık “Non Goverment Organization” denilen sivil toplum örgütü kültürüyle.
Berlin Duvarı yıkılmış, siyasi iklim gereği memleketin dağlarına “Tarihin Sonu” gelmişti.
Solun farklı tonları bu organizasyonları toplum kendini örgütlemesi, sorunlarına sahip çıkması açısından önemsedi. Bu dönemde “yerel” keşfedildi.
Yeni istihdam kapısıydı aynı zamanda sivil toplum örgütleri. Zira kuruluş amacı ya da geliştirdiği projeler fonlanıyordu. 
“Neşeli” hava dağılınca 2000’lerle birlikte bu sivil toplum örgütlerinin işlevi sorgulanmaya başlandı. Sosyal devletin yükümlülükleri acep ikame mi ediliyor, acep “yerel”, “geneli” görmemizi mi engelliyordu?
Bu sorular bu kıtaya gelinceye kadar hala soruluyordu. Tabii ki ben gelince durmadı!
Sivil toplum denilen şeyin bulunduğunuz coğrafyanın ekonomik ve demokrasi anlayışıyla ilişkisini ise ancak burada tecrübe edebildim.
Avustralya bir “gönüllüler” ordusu.
Resmi rakamlara göre yetişkin nüfusun yüzde 34’ü yani nüfusun 5.5 milyonu gönüllü olarak çalışıyor çeşitli kuruluşlarda.
Örneğin herhangi bir şehire gittiğinizde karşınıza elinde harita, yerli ya da yabancı turistlere yardımcı olan, yaşları 60-80 arası “yetişkin genç”lere rastlayabiliyorsunuz.
İstatistiklerle devam edelim. 5.4 milyon gönüllünün fazlasını kadınlar oluşturuyor.
Gönüllü nüfusun yüzde 44’ü 35-44 yaş arası. Yüzde 56’sı ise farklı yaş kategorisinde.
Büyük bir “sektör” haline geldiğini söyleyebiliriz. Çünkü 2009 yılında bu sistem 70 milyar dolarlık (Avustralya doları) fayda sağlamış Avustralya ekonomisine.
Röportaj talebini çok sıcak karşılayan Güney Avustralya ile Northern Territory Gönüllü Kurumu CEO’su, kendisi de göçmen olan Evelyn O’Loughlin’e bağlanıyoruz şimdi.

Gözlemlediğimiz kadarıyla Gönüllülük büyük bir sektör Avustralya’da. Nedenini açıklar mısınız?

EO: Gönüllü olmak bir hayat biçimi Avustralya’da. Biz problemi olan insanların hayatlarını kolaylaştırabileceğimize inanıyoruz. Kar amacı gütmeyen bu örgütler gönüllüler olmadan yapmak istediklerini yapamazdı. Çünkü yeterince paraları yok. Avustralya’da bu kuruluşlarda 6 kişi çalışıyorsa bunun 5’i gönüllü.

Gönüllüler genelde ne tür işlerde çalışıyor?

EO: Örneğin çevre sorununa ilgi duyuyorsanız ağaç dikebilirsiniz, hayvanat bahçesinde ya da doğal parklarda hayvanları besleyebilirsiniz, gece açığa çıkan hayvanları sayabilirsiniz, çöp toplayabilirsiniz, bir parkın yapılanmasına yardımcı olabilirsiniz. Eğer yaşlı bakımı ilginizi çekiyorsa, onların ulaşımını, doktora götürülmesini sağlayabilirsiniz. Gençseniz festivallerde bilet kesimine, yer göstermeye yardımcı olabilirsiniz. Bunlar resmi olan kurumlar tarafından yürütülen faaliyetler. Diğer yandan ise komşunuza yardım, okul kantininde çalışma, öğrencilerin okul sonrası spor faaliyetlerine destek gibi konularda da çalışabilirsiniz. Sloganımız “herkes için uygun gönüllülük mümkün”. Zira Güney Avustralya’da 600 farklı organizasyon için 12 bin gönüllü pozisyonumuz var.



Bu sistem hem destek alanın hem destek verenin hayatını nasıl değiştiriyor ?

EO:  Gönüllü sistemine gelenlerin yüzde 54’ü göçmen. Çünkü bu kişiler hem ingilizcesini geliştirmek, hem de Avustralya yasalarını ve Avustralyalıların mizah anlayışını öğrenmek istiyor. Bu onlara iş bulabilmelerinin yanısıra Avustralya toplumuyla kaynaşmalarına da olanak sağlıyor.
Sakat olsan da, az ingilizce bilsen de herkes için uygun gönüllülük pozisyonumuz var. Gönüllülük sistemi sayesinde örgütler de ayakta kalabiliyor. Gönüllüler de insanların hayatlarını değiştirmekten, sosyalleşmekten, yeni insanlarla tanışmaktan memnun oluyorlar.”Biz vermekten çok aldığımızı düşünüyoruz” diyorlar. Bu sistem sayesinde biz toplumu güçlendirdiğimize inanıyoruz. Çünkü yeteneğini ve zamanını topluma vermek sağlıklı toplum olmanın işaretleri.

Yazarın Diğer Yazıları

Suna’nın Kızları: Gitmediğimiz, görmediğimiz o köylerde kız çocukları hem okusun hem güçlensin diye…

Eğitimi bir süreç, bir güçlenme, birey olabilme gibi geniş perspektiften gören Suna’nın Kızları açtığı yeni pencereyle eşitsizlikleri, güçlendirmeyle aşabilmenin yollarını arıyor

Barış Vakfı ‘Türkiye’ masası kurdu: Otoriterlik ve çözüm bir arada olabilir mi?

Mümtazer Türköne: Kürt-Türk ittifakı kuruluyor İran’a karşı, bu reel politiğe dayanıyor

İstanbul'daki Suriyeliler anlatıyor: Dönmek istiyorlar mı, ne zaman?

Konuştuğum Suriyeliler için ÖSO ya da HTŞ ayrımı yok, onlar Esad’a karşı savaşan muhalifler…

"
"