07 Ekim 2012

Hop dedik portakal diyordum ki...

Yayını izleyince artık benim beklentim gibi olacak bir ödül töreni yapamayacağımıza dair inancım pekişti

Yayını izleyince artık benim beklentim gibi olacak bir ödül töreni yapamayacağımıza dair inancım pekişti.  Buna en öenmlisi rejisi dahil.

Bu yıl da çok uzun olmasa da miting meydanı hitabı edasıyla çıkan siyasetçiler oldu. Ben yurtdışında hiçbir törende siyasetçi görmüyorum. Dolayısıyla siyasetçiler destek veriyorlarsa bunu göstermemeliler. Sanatçıya ödülü yine sanatçılar vermeli.

Ömür Gedik kulaklarımızı tırmaladı.

Hülya Avşar yine güzel hep güzel arkadaş dedirtti.

Altın Portakal’ın yapıldığı yer Altın Koza’nın yapıldığı yerden  sadece daha şık bir düğün salonu atmosferindeydi. Sandalyeler daha iyiydi.

Düşünün ki Oscar yayınlarında boş koltuk yayında gözükmesin diye oralara geçici olarak hemen oturan insanlar çalışıyor. Bizde ise reklam arasında beyaz sandalyeler ortada ve gırla.

Gecenin abartılı çıkışı Cihat Tamer’in idi. Gecenin en iyi, en yerinde hareketi ise Işık Yenersu’dan geldi üstelik hiç konuşmadan.

Ve ödül alan güzel sanatçıları, çok sevdiğim yönetmen Istvan Szabo ve o ders niteliğindeki konuşmasını dinleyince, festival boyunca gösterilecek iyi filmleri göz önüne alınca bütün olumsuzlukları unuttum. Altın Portakal baş tacı hala.

 

O zaman hoşgeldin Beyaz Show

 

Evet Beyaz ve Beyaz Show her yıl neredeyse aynı, neredeyse dekor dışında içerikte hiçbir yenilik ya da köklü bir değişiklik yok ama işte tam da belki de Beyaz bütün bu nedenlerden seviliyor hala.

Belki köklü değişiklikler yapmak için cesur değil Beyaz ama bu haliyle kabul ediliyor, seviliyor zaten. Ve sanırım bu yüzden de riske girmek istemiyor. Yeni sezona da iyi başladı. Konuk seçimi iyiydi. Sonunda, yıllar sonra konukları rahat ettirecek bir koltuk seçimi yapılmış :)

Kayıp Şehir sonrasında iyi bir reytingle devralıyor Beyaz Show. (Kayıp Şehir’in de müthiş senaryo ve oyunculukları hakettiği reytingi görmeye başlamasına sevindim.)

Beyaz’ın gangnam style dansı ve kurgusu çok başarılıydı. O zaman hoşgeldin Beyaz Show.

Kayıp Şehir için kısa not:

Bu dizide transeksüel, hayat kadını, afro amerikan, türbanlı, gotik, apaçi... hepsi var ve tıpkı hayatın içinde olduğu gibi, çünkü bu dizi hayatın tam içinden bildiriyor. Hepimizin insan olduğunu, olmamız gerektiğini anlatıyor.

 

Böyle bir şey var

 

Cengiz Semercioğlu yıllardır Full Ekran adlı tv dünyasını değerlendiren bir program yapıyordu. Geçen sene ise önce Gamze Karaman sonra Sema Eren ile Böyle Bir Şey Var Mı magazin programını sundu. Bu sezon ise partnersiz yola devam ediyor Semercioğlu.

Belki de en doğrusu, çünkü bence partnere ihtiyacı yok zaten. Ve yine sektöre damgasını vuran konulara, tartışmalara imza atıyor doğru konuklarla.

 

Dizilerimizde erkek bedeni

 

Adını Feriha Koydum- Emir’in yolu için birkaç cümle; diye başlayıp şöyle yazmıştım.

\

Artık erkek bedeni de bir metadır (Kuzey-Güney müsebbibi diyebilirim)  ve dibe vurmuş loser karakter her zaman eşittir reyting. Bundan sonra Çağatay Ulusoy hangi dizide yer alırsa tutar.

Dikkat ettim ki yayından kalkmak üzere olan Eve Düşen Yıldırım’ın Altın Portakallı oyuncusu Murat Han’ın da sportif vücudu dikkat çekme aracı olabiliyor ekranda. Berk Oktay da daha önce Arka Sokaklar’da bir dövüş sahnesinde oynamıştı, şu anda da Alev Alev dizisinde yakışıklılığı ve fiziği ile kadınları kendine hayran bırakmakta. İdeal olarak sunulan kadın tiplerinin yanında, ideal erkek olarak sunulan tipler de üretilmeye başladı sıklıkla son bir yılda. Yani kaslı vücutlu, geniş omuzlu, delikanlı, icap ettiğinde dövüşebilen, şiddete başvurabilen erkek tipleri.

Üretilen bu tipler ile kadın izleyicinin böylelikle onikiden vurulması planlanıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"