Mecliste her daim, kurmaca diziler ve bunların etkileri, tepkileri siyasilere dert oluyor.
Aylar önce de yine mecliste müstehcenlik, şiddet ve çarpık ilişkilerin konu edindiği dizilerle ilgili halktan gelen şikâyetler konuşulmuştu.
Daha önce yazdığım bir yazıyı hatırlatmanın tam da zamanı. O tartışmayı hiç unutmuyorum çünkü; üzerine de ‘Şiddeti önce içimizden atmalı’ demiştim.
10 Aralık 2011’de ‘Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunda değişiklik yapan teklif’i konuştukları gece ne olaylar olmuştu, bağırmalar, bardak kırmalar v.b. Ki bu da mecliste ilk ve son vukuat olmadı.
Son olan bir grup polisin vatandaşa şiddet uygulaması; işte bana yine ‘şiddeti önce içimizden atmalı’ dedirtti. Behzat Ç. adlı özenilesi ve süper ütopük kurmaca karakterinden uzaklaşın gerçeklere dönün dedirtti.
Asıl sorun; hep gerçekleri sorgulanması yerine kurmacaların sorgulanıyor olması, gerçeklerden kaçış.
Diziler, gerçeklerden kaçış için bir numaralı gündem koyma unsuru oldu neredeyse.
TRT, hata üstüne hata yapıyor
TRT Müzik, 21 Haziran Dünya Müzik Günü'nde logosunu değiştirdi.
Bu değişimle birlikte TRT’nin yapısı ve hedefinin ne olduğu kafamı daha da karıştırdı.
Yakın zamanda da TRT 1 logosunu değiştirmişti. Ve TRT nerede yanlış yapıyor başlığında TRT’nin kendi kurumsal kimliğini, bütünlüğünü düşünmeksizin sadece TRT 1’in logosunu değiştirmesinin hata olduğunu yazmıştım.
Hadi tamam bu değişim belki zamanla diğer TRT kanallarına sirayet eder demiştim ancak diğer kanallara da aynı logoyu, aynı yazı karakterini, tasarımı uygulanmaktansa farklı bir tasarım yapılmış.
Önceden aynı logoyu bütün kanallarına adapte eden TRT, neden şimdi bütün kanallarını bir değil de ayrı ayrı düşünüyor acaba?
Aralarında özerklik mi oluşuyor acaba?
Her neyse, TRT markasına zarar veren bir durum.
Küçük hesaplar büyük sit-com
Üsküdar’a Giderken’den sonra izlediğim en iyi sit-com adayı. Açıklıyorum; dün başladı Küçük Hesaplar. Dramalardam son zamanlarda pek yüzü gülmeyen Most Production her yönüyle çok iyi bir işe kalkışmış ve başarmış. Aynı apartmanda yaşayan gençlerin arasındaki ilişkileri anlatıyor. Başrolde Mazhar Alanson ve Seray Sever bulunuyor. Arzu Oş ise kızları. Ancak erkek oyuncular yeni yüzler; yeni ve çok yetenekli karakter oyuncuları görmek çok mutlu etti. Ali Yoğurtçuoğlu, Erman Koç, Deniz Alnıtemiz. Hepsini artık ekranlarda görmeliyiz.
Senaryo Ekibi ise Deniz Alnıtemiz, Kaan Sezyum ve Nazlı Elif Durlu. Kaan Sezyum’un o bildiğimiz ince espri yeteneğinin izi zaten bütün repliklerde var. Replikler; pervasız, fütursuz, kinayeli, ironik, zeka fışkırıyor..... Deniz Alnıtemiz ise aynı zamanda Umut karakterini canlandırıyor.
Kesinlikle klasik, kalıplaşmış sit-comlarımızdan uzaklaşmak isteyenlere tavsiye ediyorum.
Reji olarak da bildiğimiz sit-com çekim tekniğinden uzaklaşalım denmiş, planlar hızlı değişiyor, kesmeler hızlı; kamera hareketli kullanılmış ancak bu dinamizm katmaktan ziyade göz yoruyor, azaltılmalı.