Adana Film Festivali, 25.kez başladı. Ve biteceği gün Antalya başlıyor. Geçenlerde şöyle bir tweet attım: Eskiden festivaller bir önceki bitmeden başlamazdı.

E artık devir değişti, festival gibisin katılmak istiyorum. Tabii ki bu cümle saçma bir cümle… ve bunun kadar saçma ve karmaşık kafa yapısında olan Antalya, bu kez en dişli rakibi ve bu yıl 15 yerli filmi yarıştıran Adana’nın bitmesini beklemeden startını verecek.

“Neden Cannes olmayalım, Neden Antalya bir Cannes olmasın, Antalya’nın da denizi var Antalya’nın da sahili güzel”e adeta saplanmış, gerçeklerden kopmuş ve ulusal yarışmayı kaldırmış bir ekip ve Menderes Türel’in hatası neticesinde; aslında Antalya festival olarak marka değerini yitiriyor. Bu sene ulusal yarışmasız ikinci festival olacak, belki bu içeriden çok anlaşılamıyor ama bu hatadan dönülmezse yıllar geçtikçe izleri daha kalıcı olacak. Ulusal yarışmayı kaldırıp Türkiye Panoraması diye bir bölüm yapmak da neyin nesi?

Ulusal Yarışma ayrı, Film Forum ayrı diyerek; destek arayan yapımcı ve yönetmenler de ayrı bir çelişkide…

E kortej demek Yeşilçam demek, geçen seneki kortejde Star Wars vardı?

***

Yönetmen Kaan Müjdeci liderliğinde bu sene de İstanbul’da Ulusal Yarışma’mız devam edecek. Bu seneki sloganı: Neyimiz var kaybedecek?

Onur Saylak Twitter’da şöyle bir soru sordu geçenlerde:

“Peki kafada deli sorular; Her şeyin milli/yerli olmasını isteyenler, neden film festivalinde ulusal yarışmayı istemez?”

Değil mi? Nasıl da ilginç, neden istemezler? Acaba neleri var kazanacak?..

Bir çelişki DAHA…

***

Antalya bu sene, Ferzan Özpetek’le birlikte yaşam boyu onur ödülünü Cem Yılmaz’a veriyor. İki ismi kıyaslamak da, ayrı ayrı değerlendirmek de istemiyorum, bu ödülü hak etme vb.konusunda. Ya da Yılmaz’ın ortak değerimiz olup olmadığını da… Cem Yılmaz benim de çok sevdiğim, güldüğüm ve kazandığını nasıl iyi sinemaya dönüştürürüm mantığında olan bir isim.

Burada beni düşündüren; Antalya, Cem Yılmaz’ı görmüş. Cem Yılmaz’ın da Antalya’yı görüp görmeyeceği…

Özellikle de benim de çok sevdiğim son filmi ile Yeşilçam’a, sinemamıza saygı duruşunda bulunan, her seferinde eskiye atıfta bulunan, sevgisini dile getiren Yılmaz’ın; aslında neleri kaybetmekte olduğumuzu görüp görmeyeceği…

P.S.: Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, aralarında Cem Yılmaz ile Şahan Gökbakar'ın da olduğu, sinema ve televizyon dünyasının ünlü yapımcılarıyla sektörün genel sorunları ve yapılabilecekler üzerine görüşmüş. Bakan Ersoy, destek vereceğini belirtmiş.

Acaba hangi sorunlar?!