03 Nisan 2016

Bu televizyon kimleri kirletiyor?

Tahammülsüzler derneği üyeleri eliyle yok edilen anti-kahraman Behzat Ç.'miz tarihe karıştı ve...

Behzat Ç.'nin yok olmasına, yok edilmesine tepkili olanlar derneğinden bizler, Erdal Beşikçioğlu'nu televizyon adlı aracımızda beklemekteydik hevesle.

Kendisine benzemeyen dizi karakteri bile olsa tahammülsüzler derneği üyeleri eliyle Yok olan(yok edilen) anti-kahraman Behzat Ç.'miz tarihe karıştı ve...

Sevdiğimiz aynı ekip 46 Yok Olan ile döndü.

46, insan DNA'sında bulunan 46 kromozomdan geliyor.

46 deyince benim aklıma ilk olarak deli raporu gelir, hatta Mehmet Turgut'un da o güzel dergisinin adıdır.

46 Yok Olan da karşısında çekirdek çitleyecek, örgü örecek bir kitleye hitap etmeyip, Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'dan yola çıkan senaryosuyla kitlesini deha- delilik sınırlarında  gezdireceği için bence isminde bunun da payı var.

elbette, bu yönü en özel yanı... Yabancı dizi zekasına en yakın dizimiz oldu şu anda.

(Kendisine benzemeyene dizi karakteri bile olsa tahammülsüzler derneği üyeleri ilk bölümde yer alana konulardan yine rahatsız olmuştur.)

ikincisi ise 60 dk çekeceğiz hamlesi...

Star TV, daha önce de sinema filmi kalitesinde Ümit Ünal'ın çektiği 45 dklık başı sonu belli olan Çıplak Gerçek'i yapmıştı. Bende onun heyecanı ve değeri başka...

Sonra Star TV ne yaptı? 45 dakikalık diziyi art arda yayınlayarak bir an önce bitirelim gitsin, olmadı bu kısa dizi fikri dedi 90 dakikaya tamamladı. Şimdi 46 Yok Olan da geç saatte başlıyor. Sonu Çıplak Gerçek gibi olabilir. Ama Çıplak Gerçek'in bölüm sayısı bile belliydi. O nedenle Star, 2, 2 bitirmek istedi.

46 Yok Olan'la ilgili de böyle bir endişem var açıkçası... İlk bölüm reytinglerinin o saatte bile iyi çıkması endişemi azaltıyor. Dilerim reytingleri daha yukarı çıkıp yayın saati geriler.

Benim de kendisinde ders aldığım ve çok şey öğrendiğim bir senarist büyüğüm; "Çağnur  yerli dizi yersiz uzun eylemi yaptık, dizileri 140 dakika yazmaya başladık, ne iş anlamadım, bu eylemler bir işe yaramıyor" dedi geçenlerde...

Yani sektör bu kangrenden kurtulamıyor. Dizi sürelerini kısaltamıyoruz, en azından set çalışanlarını düşünelim diyen insaflı yapımcılar iki ekiple çalışıyor.

Şimdilik geçici çözümü budur sektörün...

Gelelim, hangi tiyatrocuya sorsak; bir saniye pardon genellemeyelim ama benim de yaptığım çoğu röportajda çıkan ortak iki cümle var.

 

1. Televizyonda olmayı sevmiyorum,
televizyon tü kaka, ııyyyk

Eeee ama sen binlerce insan geçim sıkıntısındayken oradan bölüm başı kaç bin alıyorsun, bir reklama anlaşıyorsun ömür boyu yeter... İşin eğitimini almış, yıllarını tiyatroya vermiş usta sanatçılar elbette kazansın televizyondan, gözümüz yok ama bir yandan da televizyonu kötülemesinler.

2. Evimde televizyon yok, böyle çok iyiyim, almayı da düşünmüyorum, kendi dizimi bile izleyemiyorum.

Burada hem kendinin de içinde olduğu televizyonu küçümsüyor

Hem de dizi setlerinde 100 sayfa senaryoyu yetiştirmeye çalıştığı için gerçekten de kendi dizisini bile izletemeyen zalim bir sistemin içinde.

Eeee, şimdi benim de Erdal Beşikçioğlu deyince aklımda bir dergi röportajındaki şu sözleri yankılanıyor:

“Televizyonda yaptığım kirliliğin hepsini tiyatroda temizleyerek bir arınma yaşıyorum. Sahnede arındığımız sürece ekranda ne yaptığımızın bir önemi yok. Televizyon benim işim değil. Esas işim tiyatro”

Tiyatro yapıyor ama kendisini eleştirme hakkı olan ve işi bu olan Bahar Çuhadar'a tepki gösteriyor.

Araba reklamında oynuyor... Ve iyi kazanıyor...

Burada bence Beşikçioğlu, çok iyi para kazandığı ve çok geniş kitlelere ulaştığı bir araç olan televizyonda ne yaptığımın bir önemi yok demeseydi....

Ah keşkeeee

Ah, nereden baksak tutarsızlık...

Bizim onu çok iyi bir oyuncu olarak hayranlıkla izlememiz ve 46 Yok Olan'ı da farklı, kaliteli bir iş olarak bulmamız da ayrı...

Neye yanayım...

Birinin bu acı gerçekleri söylemesi gerekti, bana düştü.

 

KISA KISA:

Tatlı intikam, adı gibi tatlı bir dizi, yaz dizisi kıvamında. Eğreti duran espriler dışında başrol ikili seçimi yeni, sempatik ve çok başarılı.

Ömür Gedik, Hande Soral fotoğrafını savundu: "Ünlüysen sokakta tetikte olacaksın; yoksa acımazlar!" dedi. Peki bu söz "mini etek giyersen tecavüze uğrarsın tabii ki" ile aynı değil mi?

RTÜK, bir devrim yapıp Gülşen'in klipteki haline eskort benzetmesi yaptı. İşte Yeni RTÜK Yasası budur.

Survivor son zamanlarda değişik bir çekim açısı ile karşımızda. Komşunun duvarını sanki bardakla dinliyormuş gibi hissettirmek için, çalılar, yapraklar ardından... Ya da denizin içinden...

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu

"
"