Geçtiğimiz yılın son günlerinde üst düzey bir CHP yetkilisinin konuşmacı olarak katıldığı ve yaklaşık 40 kişilik bir topluluğa hitap ettiği toplantıya katıldım. CHP yöneticisi, partisinin toplumsal tabanı üzerine fikir veren önemli sayısal verileri bizlerle paylaştı.
Partilerin seçmen kompozisyonu ve seçmenlerin eğilimleri üzerine yapılan her kamuoyu araştırmasında az çok hata payı vardır elbet. Her araştırma da aynı derecede bilimsel, güvenilir olmaz. Ancak sunumunu dinlediğimiz kişinin, konumu itibariyle, bizlerle paylaştığı rakamların güvenilirliğinden şüphe etmemiz anlamlı olmaz doğrusu.
Şu ana kadar yazdıklarımızla bu parti yöneticisinin kim olduğu konusunda merak uyandırmış olabiliriz. Kim olduğunu yazmamamızın sebebi şu: Mevzubahis söyleşi bir yarı-kapalı toplantıydı ve konuşmacı da bizlerle paylaştığı bilgilerin o meclisten dışarı çıkıp çıkmaması hususunda bir tercih belirtmedi. Birkaç yerde “bu söylediğim lütfen burada kalsın” dedi. O ortamda kalmasını istediklerini tabii ki bu yazıda konu etmeyeceğiz. Okurlarımız anlayışla karşılayacaktır.
Şimdi gelelim sayısal verilere…
--- Son seçimde 11 milyon (yüzde 26 oranında) oy alan CHP, bu haliyle, tartışmaya mahal vermeyecek ölçüde bir kitle partisi. Her sınıftan, kesimden ve meslekten oy alıyor. En düşük oranda bile olsa, çiftçi ve esnaflardan dahi oy alıyor.
--- CHP seçmeninin diğer partilerinkine göre daha yaşlı olma hali 2011 seçimleriyle beraber değişmeye başladı. Partinin 25 yaş altı seçmenlerden aldığı oy artıyor. 18-25 yaş arası seçmenlerin yüzde 30’dan fazlası CHP’ye oy verdi.
--- Yerleşim yerlerinin nüfusu arttıkça CHP oyu oransal olarak artıyor. Genel trend bu.
--- Az önce de belirtildiği gibi CHP en az çiftçi ve esnaftan oy alıyor. İşçilerin yaklaşık dörtte biri CHP’ye oy veriyor, yani partinin ülke genelinde aldığı oy kadar. Öğrenci oylarındaki payı, CHP’nin yurt genelindeki oyundan oransal olarak yüksek. Memurlarda AKP, CHP’yi geçmiş durumda. Beyaz yakalı özel sektör çalışanlarının oyları söz konusu olduğunda CHP, AKP’yi ikiye katlıyor. Hizmet sektörü çalışanlarında eğitim düzeyi yükseldikçe CHP oyu artıyor. Yalnızca üniversite mezunları değil, lise mezunlarında da bu böyle.
--- Sunumu yapan parti yöneticisine göre CHP tabanının temel özelliği, vasıflı işgücü partisi olması.
--- AKP tam anlamıyla bir kadın partisi (elbette seçmen desteği bağlamında, başka açıdan değil). Kadınların yüzde 55’ten fazlası bu partiye oy veriyor. Bunda Tayyip Erdoğan’ın karizması da pay sahibi.
--- CHP seçmene “bu ülkeyi biz (de) yönetebiliriz” hissini yeterince veremiyor. Bu yüzden potansiyel toplumsal genişleme alanlarına yeterince ulaşamıyor.
--- AKP’ye oy veren yüzde 50’nin 30’una CHP’nin kültürel söylemle ulaşma şansı yok. CHP yöneticisi, yüzde 5 civarında bir seçmen kitlesinin ülkenin iktisadi koşullarından ötürü AKP’den kopmak üzere olduğunu ileri sürüyor. Yüzde 8’lik bir kitlenin de AKP’den uzaklaşmakta olduğunu, ancak bu insanların CHP’ye de uzak olduğunu belirtiyor.
--- Kültürel (dinsel) bir bariyerle karşı karşıya CHP. Asla CHP’ye oy vermeyecek milyonlarca insan var. Ancak CHP de sosyo-ekonomik politikalar geliştirme bağlamında üzerine düşeni yeterince yapamıyor.
--- AKP seçmenleri arasında kendini Atatürkçü ve laik diye tanımlayan kayda değer bir kitle var. “Bu insanların Cumhuriyet ve Atatürk’le bir derdi yok” ifadesini kullanan parti yöneticisi, “Onların oyunu alamıyorsak sorun bizdedir” diyor.
CHP yetkilisinin paylaştığı bilgi ve yorumlar böyle.
Ana muhalefet partisinin dayandığı toplumsal taban zaman zaman tartışma konusu oluyor. İktidara yakın çevreler ve onların bilinçli/bilinçsiz müttefikleri CHP’ye oy veren ancak birbirlerine de benzemeyen onca insanı stereotipleştirmeyi seviyorlar.
Kimine göre CHP seçmeni Bağdat Caddesi, Nişantaşı, Çankaya’da oturuyor. Beyaz Türkler bu partiye oy veriyor. Kıyı şehirlerinde oturanlar CHP’ye oy veriyor çünkü AKP’nin, içki içmelerini falan kısıtlayacağından korkuyorlar. Hâlbuki bunlar çok saçma kaygılar ve bu insanlar hiç de demokrat değiller. Bu insanlar “tuzlu su muhafazakârı”.
“Neler var neler, maydanozlu köfteler” makamından “analiz”ler uzun lafın kısası…
Az önce paylaştığımız bilgi ve yorumlar arasında en dikkat çekici olanı, CHP’nin vasıflı işgücü partisi olması. “Sosyolojik” analize soyunanların bu noktadan hareket etmesi şart. CHP tabanı, ilerici (“progressive”) bir siyaseti savunanlar için kayıtsız kalmak şöyle dursun, güç alınacak bir tabandır. Bu CHP içindeki ilericiler için zaten böyle olduğu gibi, CHP dışındaki ilerici siyasi aktörler için de böyledir (yani sosyalistler, tutarlı liberaller, kimi BDP’liler için).
CHP’yi şu anda sosyal demokrat bir parti olarak adlandırmak güç. CHP içinde sosyal demokratlar, ilerici görüşlere sahip insanlar var, ama partinin ana doğrultusu bu değil. Öngörümüz (ama temennimiz değil elbet), CHP’nin bir dizi faktörden ötürü 2015’e kadar git gide artan şekilde ulusalcı ve tutucu bir yörüngeye gireceği. Parti içinde sınırlı sayıdaki ilericiyi zor günler bekliyor.
Ancak bu durumdan bağımsız olarak söylemek gerekirse, CHP tabanı yok sayılacak bir taban değildir. CHP iktidara talip bir sosyal demokrat kitle partisinin yapması gerekeni yapamamış, vasıflı işgücünü vasıfsız işgücüyle, yoksullarla, işsizlerle ve Kürtlerin en azından bir kısmıyla buluşturacak bir seçmen koalisyonunu inşa edememiştir. Bu yüzden iktidara yaklaşamamaktadır bile. Geniş bir seçmen koalisyonu kurmak konusunda en başarılı parti AKP’dir.