04 Mayıs 2012

Budizm nasıl bir inançtır, tek tanrılı dinlerden farkları nelerdir?

Budizm ile ilgili bütün bu soruları, Sao Paulo’da yaşayan Zen Budist rahip Tesshin Ryozan’a, T24 okurları için sorduk

Dünyanın en büyük Katolik nüfusunu barındıran bir ülke olan Brezilya’da ve genel olarak Güney Amerika’da Budizm her geçen gün gelişiyor. Ve Budist olanların sayısı artıyor, yeni Budist tapınakları açılıyor. Bunun nedenleri arasında, kıtada yaşayan Japon gőçmenlerin rolü olduǧu kadar, insanların tek tanrılı dinler ve onların katı kuralları dışında mistik ve içsel  arayışlara girmesi gerçeǧi de bulunuyor. Ayrıca, kapitalizmin maddi dünyası içinde bocalayan birey, farklı arayışlara yőneliyor.

\

Budizm ile ilgili bütün bu soruları, Sao Paulo’da yaşayan Zen Budist rahip Tesshin Ryozan’a, T24 okurları için sorduk:

Neden budizmi seçtiniz ve nasıl rahip olmaya karar verdiniz?

Çocukluktan beri dinsel konularla ilgiliyim. Hayatımın bir karar anında őnümde gidebileceǧim iki yol vardı. Bir hocamın tavsiyesi ile daha zor olan yolu seçtim ve rahip olmak yerine, őnce evlendim.

Yıllar sonra, din konusunda çok çalıştıktan sonra Zen Budizmde karar kıldım. Bu kararımda, rahibe Shingetsu Coen Roshi rol oynadı.  O, eskiden beri, zaten benim içimde olan isteǧi uyandırdı. Sonuçta çok da iyi oldu. Zen Budizm dinsel nikaha izin verdiǧi için, karımın ve çocuǧumun da izniyle, budist bir rahip oldum. Bu konuda ailenin izni çok őnemli.

Budizm, bir din mi, bir yaşam biçimi mi ya da bir felsefe midir? Yoksa tüm bunların toplamı mıdır?

Budizm, psikoloji ve felsefeyi de kapsayan bir dindir. Denilebililir ki, aynı zamanda huzur ve barış içinde yaşanabilecek bir hayat biçimidir. Refah, doyum ve verimlilik biçimidir. Budizm, acıyı bilgelikle dőnüştürerek, acıdan kurtuluş yoludur.

Budizmin, tek tanrılı dinler olan (Müslümanlık, Yahudilik ve Hristiyanlıktan) farkı nedir?

Budizm, teist, tek tanrıcı bir din deǧildir; fakat bu onun ateist bir din olduǧu anlamına da gelmez. Evet, Budizme gőre yaratan bir tanrı yoktur, fakat  yaratılma düşüncesinden baǧımsız olarak, herşey birbirine baǧlı ve eşzamanlı olarak vardır.

Shakyamuni Buda (Tarihsel Buda), “Őlümden sonra hayat var mı?” gibi bazı aşkın sorulara yanıt vermeyi reddediyor ve bu tür soruların hayatın içinde ihtiyacımız olan acıdan kurtuluşu saǧlayamayacaǧını belirtiyordu. Ve şőyle diyordu: “Size őǧretmediǧim konular için endişelenmenize gerek yok.” Gerçekte, bu tam olarak yaşanır,  fakat bunu hiçbir őǧreti, tanım, düşünce kesin olarak ifade edemez.

Budizmden önce Taoculuk vardı. Bu, yaklaşık beş bin yıllık geçmişi olan bir felsefe. Bir İngiliz yazar Taoculuk için, “Yirmi bin yıl sonra anlayabileceğimiz bir felsefe.” yorumu yapıyor. Buda diyor ki “Beni gören Dharma’yı görür, Dharma’yı gören beni  görür.” Fakat Taoculuk’ta bu biraz daha farklı: “Eğer sen Tao’yu gördüğünü düşünüyorsan, gördüğün Tao değildir.” Taoculuk hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

Zen Budizm, aynı zamanda şunu da sőyler: “Karşında bir Buda gőrürsen, onu őldür!” Buda’nın herşeyden ayrı bir varlıǧı yoktur.

Gerçek, zaman őtesidir. Diyoruz ki, o doǧmamış ve őlmeyecek olandır. İnsandan őnce vardı. O, biz doǧmadan őnce vardı, biz yaşarken var ve biz őldükten sonra yine var olacaktır. Gerçek, kelimelerle tarif edilemez. Ancak hükümler ve açıklamalar sonsuz ve paradoksal gőrünebilir, bu bir file dokunan gőrme engellilerin onu farklı biçimlerde tanımlamasına benzer. Bir  Zen cümlesi şőyle der: Ayı gősteren parmaǧa deǧil, ayın kendisine bak.”

Taoism de diǧerleri arasında kendi açısından geçerli dini ve felsefi bir yoldur.

Zen ne anlama gelir? Zen budizm ile Tibet budizmi arasındaki fark nedir? Zen budizmin biraz daha felsefi ve daha derin olduğunu düşünüyorum, bir de meditasyonun önemli olduğunu biliyorum. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Çeşitli Budist gelenekleri birbirine paralel ya da birbirinden baǧımsız  olarak geliştiler. Fakat hepsinin ortak yőnü var. Őnemli bir budist metninde (Lotus Sutra),  birçok gelenek arasında “tek bir yol” olarak bu tanımlanır.

Zen Budizm, bir zazen pratiǧi vurgusu ve bir budist meditasyondur. Gerçek nasil tarifsizse,onu anlayabilmek ve yaşayabilmek  için uygun ve yetenekli araçlara, deneyime ihtiyacımız var. Zen Budizm ve Tibet Budizminin kullandıǧı araçlar farklılık gősterir. Shakyamuni Buda, meditasyon yaparken uyanışa erdi, bu budistleri meditasyonun őnemine dair motive eden bir noktadır. Zen Budizm, bu temelde yoǧunlaşır ve sayısız başka araçları da kullanır.

 

\

Yıllar önce İngilizce bir kitap okumuştum. “Tibetan Wisdom for Living and Dying=Tibet'in Yaşam ve Ölüm Kitabı”. Bu kitabın bir bölümünde, Moğolistan’da bir budist manastırındaki öğrenciler budist öğretinin “Yaşam Çemberi” üzerine yorumlar yapıyorlardı. Yaşam Çemberi , öyle bir şey ki her yorumlandığında farklı felsefi kapılar açabiliyor. Sizce Yaşam Çemberi nedir ve neyi açıklar?

“Yaşam Çemberi” şematik bir anlatım,temsili ve belleksel  bir formdur . Kısaca açıklarsak, çeşitli bőlümlere ayrılmıştır, ortadan kenara doǧru, bizi sonsuz yeniden oluşa hapseden üç başlıca zehir (ki bizim bu anı yaşamamızı engellerler) vardır. Bunlar cehalet,(hatalı bilgi formu), őfke ve açgőzlülüktür (reddedişin ilkeleri). Bu üç zehir, domuz, horoz ve yılan ile simgelenir.

Sonraki halkada ise,  artan ve azalan eylemlere sahip olabileceǧimizi simgeler. Bu bir tarafı aydınlık, diǧer tarafı karanlık iki yarım daire ile anlatılır, insanlar sırayla bir yolda ya da merdivende inip çıkarlar.

İzleyen halka, altı parçaya ayrılmıştır: İnsan olmanın düşünce biçimlerini  anlatır. Bunlar şőyledir:

1. Cehennemi varlıklar: sonsuz acı.

2. Aç hayaletler: tatminsizlik ve doyumsuz arzular.

3. Hayvansı varlıklar: atalet ve içgüdünün baskınlıǧı.

4. Titanlar ya da kavgacı varlıklar: güç arzusu içindeki varlıklar, zenginlik, zorla tahakküm.

5. İnsan varlıǧı (İnsan seviyesinde olanlar): Kőtü ve iyi deneyimlerin dengesi, mutluluk ve acı vb gibi...

6. Gőksel varlıklar: Acıyla ilgili az  deneyimi olanlar ve para, saǧlık konusunda problemi olmayanlar bu bőlüme  düşerek acı çekerler.

Çemberin dışındaki şeytan figürü, ikicillik simgesidir. Budist duyuda ego, kuruntu ile eşanlamlı, kalıcı ve ayrı, herşeyden ve herkesten baǧımsızdır.

Buda’nin işaret ettiǧi gibi, Yaşam Çemberi’nin tek çıkışı uyanış ve kişisel aydınlanmadır.

Buda öğretisindeki “Dört Yüce Gerçek” nedir?

1. Acı vardır.

2. Acıların bir nedeni vardır

3. İstek ve arzular bırakılırsa acılar sona erdirilebilir. Barış ve huzura ulaşılabilir. (Nirvana)

4. Acıların sona erdirilmesinin yolu Sekiz Aşamalı Yüce Yol'dan geçer. (Orta yol)

 “Sekiz Aşamalı Yüce Yol’u kısaca açıklar mısınız?

1. Gerçek Bilgi: Sezgisel ve ayrımsız. Doǧru amaçlar.

2. Doğru Anlayış: Net olarak gőrebilmek.

3. Doğru Söz: Yararlı sőzler. Doǧru iletişim.

4. Doğru Davranış: Őldürmemek, çalmamak, etik deǧerleri gőzetmek, saldırgan hareketlerde bulunmamak.

5. Doğru Yaşam Biçimi: Sosyal ve ekonomik adaletin etiǧiyle.

6. Gerçek Çaba: Çalışkanlık. Enerji ve azimle, iyi olanı yapmak, kőtüyü yapmamak.

7. Gerçek Dikkat: Sanrılar oluşturan zihinsel tuzakların farkına varmak, doǧru vizyonu unutmamak. Şimdiki anda ve burada olmak.

8. Gerçek Uyanıklık: Doǧru konsantrasyon ve meditasyon. Zihni parlak ve açık tutmak, huzur duymak, hareketi sınırlamak.

Brezilya’da Zen ve Tibet budizmi gördüğüm kadarıyla yaygın. Birçok tapınak da var. Çift dinlilik de yaygın. Yani bir insan hem budist hem de katolik olabiliyor. Bunda bir çelişki var mı?

Eger problem olsaydi, kişi kendisini iyi hissetmez, bu yolu seçmezdi. Benim hocam her zaman şőyle derdi: “Başka bir kültürden, gelenekten bir insanla din konusunda iletişim kurmak çok zor, fakat mistik deneyimi olan uyanış yolundaki bir insanla iletişim kurmak çok kolaydır.”

Dharma nedir?

Gerçek ya da gerçeǧin yasasıdır. Budizmde, buna “Budadharma” diyoruz. Buda őǧretisi gerçek hakkındadır. Budizmde üç mücevher ya da üç hazine denilen inanç objeleri şunlardır:

Buda: Evrensel Buda, usta őǧreticilerin soyu.

Dharma: Gerçek Yasa. Engin bilgelik ve şefkat okyanusu. Doktrin.

Sangha: Bütün Budalar ve Dharmalar ile uyum içinde olan uygulayıcılar topluluǧu. Bütün varlıklar.

Brezilya ve Güney Amerika’da budizm her geçen gün biraz daha yaygınlaşıyor.  Neden?

İnanıyorum ki, buradaki Japon gőçmenler ve Güney Amerika’nın çok kültürlülüǧe açık yapısı, Budizmin burada yaygınlaşmasına neden oldu.

Kısa bir Zen őyküsü anlatır mısınız?

\

Bir Budist rahip, bir keresinde hoca Zen Joshu Jushin’e  (778-897) sordu:

“Ben kendim olarak neyim?”

Hoca Joshu ona sordu:

“Sabah lapasını yedin mi?”

“Evet, bitirdim.”

Bunun üzerine, Joshu ona şőyle dedi

“O zaman git tasını yıka.”

Türkiye’de, bildiǧim kadarıyla büyük bir budist topluluğu ya da bir tapınağı yok. Tek tek kişiler ya da küçük budist gruplar olabilir. Bunun nedeni, sizce Türkiye’de egemen dinin müslümanlık olması mı? Halkı çoğunlukla müslüman olan ülkelerde budizm daha etkisiz mi kalıyor?

Budizmin dogmatik bir karakteri yoktur, zaten kendi inançları olanları dőnüştürmek amacı da taşımaz. Genel gőrünüş, bütün evren, bütün varlıklar, farklı ve çeşitli kültür ve inançlara saygı ile bütün bunların birbirlerine olan karşılıklı saygısıdır.

İçsel bir bakışı anlatan şu Zen őyküsü benim çok hoşuma gider: Bir őǧrenci, hocasına sorar: “Buda nerededir?” Hoca, bu soruya şőyle yanıt verir: “Buda nerede deǧildir ki?”

Eǧer yeni yemek yemiş birisine, yemek onerirseniz bunun anlamı yoktur. Budizm, kişiler tarafından  ona ihtiyaç duyulduǧunda, arandıǧında ortaya çıkar.

Rahip Ryozan, sőyleşimize katıldıǧınız için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ediyorum.

Budist rahip Ryozan kimdir?

1958 yılında São Paulo’da doğdu. 1982 yılında budizm, felsefe, psikoloji ve karşılaştırmalı dinler konusunda çalışmaya başladı. Rahip Tesshin Ryozan, 2001 yılında kurulan São Paulo Budist Zen Topluluğu’nun kurucularından birisi oldu. Japonya kökenli, Soto Shu Zen Budist geleneğine mensuptur ve rahibe Coen Roshi tarafından yetiştirilmiştir. 

Meditasyon konusunda uzmanlaştı, sorumlu oldu ve Zen Topluluğu’nda  bu konuda kurs ve söyleşiler yapmaya başladı. Kamuya açık parklarda yapılan şiddete karşı  barış, adalet ve kültür içerikli Zen yürüyüşlerine katıldı.

 

Yazarın Diğer Yazıları

İktidar kavramı üzerine anarşist notlar

İktidar olgusu, çağlar boyunca insanın birbiri üzerinde egemen olma, yönetme ve yönlendirme arzularına neden olmuştur. Bu olgu, imparatorluklar kurmuş, yıkmış, toplumsal ve bireysel düzlemde ise ilişkilerin niteliğini belirlemiştir.

Gerçek nedir? Ya da gerçek gerçek midir?

Bu soru tarihsel olarak filozofların yanıt aradığı en önemli sorulardan birisidir. İnsanların çoğu aslında toplumsal yaşam içerisinde gerçeği aramazlar, daha doğrusu gerçek diye bir sorunları yoktur. Çünkü çoğu zaman gerçeğe ulaşma çabası riskli ve tehlikelidir.