23 Eylül 2021

Asın bayrakları, bu pazar ‘Kadebostany Cumhuriyeti’ vatandaşı olabilirsiniz

Müzik üretiminde özgürlüğü savunan, daha iyi bir dünya bulabilmek için mevcut dünyayı terk eden, sınırları reddettiği için kendi ülkesini kuran ve hayranlarını vatandaşı kabul eden Kadebostany Cumhuriyeti’nin başkanı, Kadebostany İstanbul’a geliyor.

 
Fotoğraf: Sophie Brasey
  

İsviçreli pop grubu Kadebostany’nin kendisine ait, hayalî bir ülkesi var ve burada yarattıkları dünyanın içinde yaşadıklarına inanıyorlar.

 Grubun kurucusu Kadebostan, Kadebostany Cumhuriyeti’nde nasıl isterlerse öyle yaşadıklarını ve isteyen herkesin de burada yaşayabileceğini söylüyor. Grup, bu ülkenin kültüründen beslenirken vokalist Kadebostan da kendini Kadebostany Cumhuriyeti’nin başkanı olarak tanımlıyor.

Türkiyeli dinleyicilerinin gönlünü fethetmesinin bir sebebi de, orkestrasıyla ünlü olan Eskişehirspor taraftarının, ‘Tükenmiş Nefesler’ isimli bestelerinde Kadebostany şarkısının üflemelerinden ilham almasıydı.

26 Eylül Pazar günü Klein Phönix Park’ta gerçekleşecek konseri öncesinde dans hareketlerimizi ısıtmak için birkaç soru sordum.

 - Pandemiden sonra tekrar sahneye dönmek nasıl bir his?

 Hayat durduğunda onları ne kadar özlediğinizi daha iyi anlıyorsunuz. Bu yüzden sahneye döndüğüm için gerçekten çok mutluyum, özellikle üzerinde çalıştığımız bu yepyeni şovla, ki bu gerçekten harika.

 - Kadebostany memleketinin bayrak tasarımındaki hikâye nedir?

 Kendi ülkemi yaratmaya karar verdiğimde, tüm bu unsurları gerçek ülkeler gibi yaratmak istedim. Diğer uluslardan fikir alıp sadece en iyilerini saklamanın eğlenceli olduğunu düşündüm. Çitalar çok etkili ve çok klas. O kadar ki bayrağımda ve kolumda dövmesi var!

Kadebostany ve Kadebostany Cumhuriyeti bayrağı

- Klein Phönix’te ne gibi sürprizler bekliyor bizi?

Yepyeni bir gösteri! Kadebostany'nin hitlerini ve yepyeni şarkılarını çalıyoruz. İki vokal, bir korno bölümü ve modüler synth/sampler'da ben olacağım. Ayrıca İstanbul'dan çok sevdiğim bir misafir sanatçımız da olacak!

- Vokalistler kimler, tanıyabilir miyiz?

İtalya'dan Poseidona ve Paris'ten Fang the Great var. Çok güçlü bir kişilikleri olan ve sahnede çok güçlü işler ortaya koyan bu iki sanatçıyla turneye çıkmayı seviyorum.

 - Vokalist değişimlerinde hayranlarınız tepkileri nasıl oluyor?

Yıllar geçtikçe hayranlar beni tanıdı ve farklı sanatçılarla iş birliği yapmayı sevdiğimi biliyorlar artık. Yeni ve farklı bir şey önermeye devam etmek gerçekten Kadebostany'nin bir parçası. Şimdiden iki yeni vokalist çok sevildi ve bu sürekli gelişimler benim markam haline geliyor.

- Eskişehir’de Bando ESES’le sahnedeydiniz. Nasıl oldu bu?

Eskişehir futbol takımı şarkılarımdan ‘Walking with a Ghost’u marş olarak kullandı. Bu yüzden Bando Eses ile şehirlerinde 20 bin taraftarın önünde çaldık. Büyülü bir andı, onları seviyorum.

- Türkiyeli müzisyenlerden takip ettiğiniz kimler var? 

Selda Bağcan, Barış Demirel, Sena Şener, Mahmut Orhan gibi birçok Türk sanatçıyı takip ediyorum... Türk sahnesinin çok zengin ve özel olduğunu düşünüyorum. 

- İsminiz İstanbul’da bir semt adı olan Caddebostan’a çok benziyor. İstanbullu dinleyicilerinizin size olan sevgisinin bir sebebi bu olabilir mi sizce? 

Bence İstanbul halkının müzik damak tadı iyi! Cidden müziğim bu şehir gibi, çok fazla çeşitlilik ve zıtlık var. Şarkılarda bulduğumuz bir melankoli var, İstanbul'un atmosferine çok yakışan bir gülümsemeyle ağlama şekli. 

- İstanbul,’da çekilen ‘DRAMA – Act 1’ klibinin ardındaki hikâye nedir? 

20 dakikalık ‘DRAMA – Act 1’ video çekimi benim için çok özel bir şey. Bu video için Türk yönetmen Hasan Kuyucu ile çalıştım, ‘Mind If I Stay’ ve daha yakın zamanda ‘Take Me To The Moon’ müzik videosu için de birlikte çalıştık. Dört günde dört video çektik, çok spontane ve doğaçlama bir şekilde, önceden hiçbir şey yazılmadı. Sihir gerçekleşti ve gerisi tarih oldu! 

- İstanbul’da en sevdiğiniz adresler neresi? 

Topkapı Sarayı gibi tarihi yerler, Demeti gibi restoranlar… Genel olarak İstanbul’un yaşayabileceğim bir şehir olduğunu düşünüyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Adnan Oktar mağduru baba Elvan Koçak’ın ‘Katarsis’i üzerinden sorular...

Bir çocuğun cinsel istismara uğramasını pornografik bir soruya dönüştürmekle hangi ‘Katarsis’ sağlanıyor? 

Deprem çocuğunun 'şah ve mat'ı: Hena, enkaz altında kalan satranç kupasına nasıl kavuştu?

"Enkaz altında kaldığına üzüldüğün, manevi değeri en fazla olan şey senin için neydi?”

‘Türkiyeli kadınlarda porno’, ‘Müstehcen’ belgeseli gibi yapımların yaratıcısı olan ve artık porno yönetmeni olarak anılmak istemeyen Mihriban Tandoğan anlatıyor

'Müstehcen' belgeselinin yönetmeni Mihriban Tandoğan'ın kapısını çaldım; belgeseli, son görüşmemizden bu yana neler yaşadıklarını, OnlyFans'te neler olduğunu ve sansürü konuştuk.