82 yaşında hayatını kaybeden ve bugün Tahran'da düzenlenen cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlanan İran siyasetinin en etkili ikinci ismi olarak bilinen Haşimi Rafsancani, İran Devrimi sonrasında Humeyni’nin en yakın danışmanıydı. 1989-1997 yılları arasında sekiz yıl boyunca İran Cumhurbaşkanlığı görevi yapan Rafsancani, 2005 yılındaki seçimlerde Ahmedinecad'a karşı tekrar aday olsa da seçilemedi. 2013 yılındaki seçimlerde ise cumhurbaşkanı adaylığı, ülkenin esas lideri Ali Hamaney’in isteği doğrultusunda reddedildi. Bunun üzerine Rafsancani, cumhurbaşkanı seçilen Hasan Ruhani'ye destek verdi. Şubat 2016’daki Uzmanlar Meclisi seçimlerinde en yüksek oyu alan Rafsancani’nin Hamaney sonrası yeni liderin belirlenmesinde etkili olması bekleniyordu.
Kum’da uzun yıllar Humeyni’nin yanında eğitim alan Rafsancani’nin İran’da Şah rejiminin devrilmesinde ve devrimin başarıya ulaşmasında önemli rol oynadığı biliniyor. Humeyni tarafından ordunun komuta kademesine atanan Rafsancani, sekiz yıl süren İran-Irak savaşı sırasında ve savaşın sonlanmasında etkili görevler üstlendi. 1989'da Humeyni öldükten sonra Temmuz 1989’da cumhurbaşkanı seçilen Rafsancani, ilk iş olarak yürütme organının yetkilerini artırdı ve devleti yeniden yapılandırmaya başladı. Bu dönemde İran’ın basın özgürlüğü ve insan hakları konusunda oldukça geride kaldığı rahatlıkla söylenebilir.
Cumhurbaşkanlığı döneminde pragmatik bir politika takip ettiği gözlenen Rafsancani, muhafazakârların aksine İran'ın dış politikada yalnızlaşmasını önlemeye çalıştı. Bu konuda önemli gelişmeler kaydetse de bu politikasında pek başarılı olamadı. Rafsancani, savaştan çıkan ülke ekonomisini canlandırmak ve yabancı sermaye yatırımları çekmek için önemli reformlar da yaptı. Rafsancani döneminde durağan geçen Türkiye-İran ilişkilerinde ise önemli bir mesafe kat edildiği söylenemez.
Rafsancani, Batı ile İran arasındaki sorunlu ilişkileri düzeltmeye uğraşsa da nükleer politikasından dolayı hayli zorlandı. İran’ın nükleer politikasını da şekillendiren Rafsancani, ülkesinin nükleer silaha sahip olması için uzun yıllar çaba sarf etti. Rafsancani, nükleer görüşmeler sırasında Ruhani yönetimine destek verdi ve Temmuz 2015’te varılan anlaşmadan memnun olduğunu açıkladı. Rafsancani’nin İran rejiminin komşu ülkelerdeki silahlı milis örgütlenmesinin de temellerini attığı biliniyor. Şimdi bu silahlı örgütler Suriye, Irak ve Lübnan başta olmak üzere Orta Doğu’daki ülkelerde faaliyet gösteriyor.
Ülkedeki reformist politikacıların lideri olarak görülen Rafsancani, Hamaney'i İran siyasetine dahil eden kişi olarak da biliniyor. 1989’da Humeyni öldükten sonra yerine geçecek kişiyi seçmek için toplanan Uzmanlar Meclisi'nde Rafsancani'nin desteğini alan Hamaney, yeni lider olarak seçilmişti. Rafsancani’nin dini lider Hamaney'le bazı konularda anlaşmazlık yaşasa da aralarındaki ihtilafı direkt dile getirme yerine dolaylı eleştiriler yapmakla yetindiği söylenebilir.
Rafsancani söylemleri ile halkın yanında yer alıyor gibi gözükse de eylemleri ve yaptıkları ortada. Devasa servetiyle İran’ın en zenginlerinden olan Rafsancani’nin çocukları da yolsuzluktan ve siyasi gerekçelerle halen hapiste bulunuyor. Makyavelist politikaları ve siyasetteki tecrübesinden dolayı ülkesindeki lakabı “köpekbalığı” olan Rafsancani, ölene kadar ülke siyasetinde daima ayakta kalmayı başardı.
İran siyasetinde “görünmez el” olarak devreye giren Rafsancani’nin ölümü, ülkede reform ve değişim isteyen kesimin işini zorlaştırabilir. Rafsancani reformistler ve muhafazakarlar arasında yeri geldiğinde arabuluculuk görevi de üstleniyordu. Mevcut cumhurbaşkanı Ruhani’nin üzerine düşen sorumluluk daha da artacak gibi duruyor. Nitekim Ruhani’nin Mayıs 2017’de yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olması bekleniyor. Bilindiği üzere ülkenin esas lideri Hamaney de yaşlılık ve ağır hastalıklarla mücadele ediyor.
Suriye ve Irak’ta devam eden savaşı ve Suudi Arabistan’la çatışma potansiyeline sahip ilişkileri de göz önünde bulundurmakta fayda var. Trump döneminde ABD ile yaşanacak muhtemel sorunlar da İran’ı zorlayacak gibi duruyor. Böyle bir konjonktürde ekonomik krizin halen devam ettiği ülkede yaşanacak muhtemel bir siyasi belirsizlik, İran’ın gelecekte zor günler geçirmesine neden olabilir.