CHP kitle partisi olma özelliğini nasıl yitirdi?
Aşağıdaki grafik 29 Mart yerel seçimlerinde gerçekleşen oy dağılımları analiz edilerek hazırlanmıştır. 29 Mart yerel seçimlerindeki seçmenlerin yaklaşık dörtte birlik bölümü 9,9 milyon seçmen 38 bin ile 384 bin seçmen büyüklüğündeki 52 ildedir. Bu dilimde Ak Parti oy oranı yüzde 37,1 CHP oy oranı yüzde 17’dir.
İkinci 9,9 milyonluk seçmen dilimi 390 bin ile 748 bin seçmen büyüklüğündeki 18 ildedir. Bu ikinci dilimde CHP yüzde 16,4 oranında oy alırken, Ak Parti yüzde 38,5 oranındadır.
Seçmen sayısı 780 bin ile 2,4 milyon arasında olan 9 ilde 10,5 milyon seçmen içinde CHP oy oranı yüzde 27,2 Ak Parti oy oranı yüzde 39,9’dur. Ve en büyük iller olarak İstanbul ve Ankara’daki toplam 9,7 milyon seçmen içinde CHP oyu yüzde 32,2 Ak Parti oyu yüzde 39,9’dur.
Bu grafikteki yerleşim büyüklükleri ve seçmen dilimlerine bakıldığında aynı zamanda sosyolojik ipuçları taşıdığı açıkça görünmektedir. Geleneksel yaşamın, ilişkilerin ve değerlerin ağırlıklı olduğu yerleşim yerlerinde CHP giderek azalmakta metropollere ve modern hayata sıkışmaktadır. Ak Parti tüm bu dört dilimde de belirli bir düzenlilikte oy alırken, CHP’nin oy oranındaki salınım bir problemi işaret etmektedir.
Ayrıca CHP’deki sıkışma yalnızca mekansal da değildir. CHP aynı zamanda eğitim seviyesi, gelir seviyesi gibi temel demografik dağılımlarda da ülke ortalamalarına ve Ak Partiye göre daha yüksek oranlarda yüksek eğitim ve gelir seviyelerine sıkışmaktadır (Eylül 2010 bulguları).
Grafiklerde de görüldüğü gibi CHP seçmeninin kendi içindeki dağılımları ülke ortalamalarından farklıdır. Bunun yanı sıra Kürtlerde CHP neredeyse yok olmuştur ki Kürtler seçmenlerin yüzde on beşine yakındır ve bu büyük seçmen kitlesinde CHP yoktur.
KONDA Hayat Tarzı araştırmalarındaki tanımlar üzerinden bakıldığında da CHP oyunun yüzde 75’ini toplumun üçte biri olan modernlerden almaktadır (Temmuz 2010 bulgusu).
Özetle, hangi ölçülerle bakılırsa bakılsın CHP artık kitle partisi değildir. Yani belirli demografik veya sosyolojik ölçülerde bakıldığında o ölçü üzerindeki kümelenmelerde toplumdaki dağılımlarına paralel değil, o ölçünün bazı kümelerinde yığılma yaşamaktadır. Bu dar alanlara sıkışma ise daha baştan iktidar iddiasını zayıflatmaktadır.
İç dinamikleri körelmiş parti
Dolayısıyla bu sıkışmışlık yalnızca iktidar iddiasını zayıflatmıyor aynı zamanda partinin kendini yenileme potansiyelini de köreltiyor.
Çünkü son on sekiz yıldır adım adım CHP kendi değiştirme birlikleriyle ilişkisini kendi elleriyle budadı. Aydınlarla, üniversitelerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve gönüllüleriyle, gençlerle ve kadınlarla ilişkinin esası lidere biat ön şartına bağlandıkça parti tabanındaki değiştirme birlikleri neredeyse yok oldu. Ortaya çıkan bu daralma, parti tabanındaki heyecanı, örgütlenme gücünü de küçülttüğü gibi parti içi rekabetin ortadan kalkmasıyla kadrolardaki olması gereken doğal yenilenme gücünü, tabandan yukarıya oluşacak itme ve yenilenme enerji ve arzusunu da yok etti. İnsan kaynağı daraldıkça da fikri farklılık ve üretim enerjisi yok oldu.
Parti kendi iç dinamikleriyle kadrolar veya düşünsel seviyede değişim dinamiklerinden mahrum kaldı. Veya var olan iç dinamikler herhangi bir konuda ya da alanda değişim potansiyeli üretemez oldu. Liderini bile iç dinamikleriyle değil, bir skandalla değiştirebilmek zorunda kalındı.
Bu kez de görüldüğü gibi parti üst yönetim kadrolarını da kendi dinamikleriyle değil yine dışarıdan bir müdahale ile değiştirebildi.
Örgüt ve kadrolarda fikir değil, lidere biat ve güce tapınma hali kendi iç dinamiklerini yok ettiği gibi ikinci bir sonuç doğurdu. Partide başarı yerellerde, gündelik hayatın içinde etkin olma, başarılı olma gibi kriterleri yok edince, örgütün çalışma ihtiyacı kalmadı. Bu durumda önce örgütü, sonrasında da partiyi giderek gündelik hayatın, yerel sorunların dışına savurdu.
Bu iki sonuç ise doğal olarak partinin kitle partisi olma özelliğini kaybetmesine yol açtı. Yani parti yalnızca Ak Parti ile başlayan bazı tartışmalarda ya da Ergenekon gibi kritik konularda yanlış pozisyon aldığından bu kadar daralmadı, bu örgütlenme ve siyaset tarzı zaten bu daralmayı yaratırdı. Bu tespit şunun için önemli, parti yalnızca bir iki temel meselede söylem değiştirince sorunlarını aşacağını varsayarsa yanılacaktır. Örneğin yalnızca ve yeniden işsizlik, yoksulluk söylemine dönmekten daha derin değişiklik ihtiyacı olduğunu ıskalama ihtimali vardır. CHP için yoksulluk söylemini yeterli görme hali ile beklenen kitle partisine dönüşmesi mümkün olmayacaktır.
Yarın: CHP’nin ruhu geçmişte mi gelecekte mi?