Steve Jobs’ın ölümü sonrası sıra dışı bir insanın sıra dışı hayatı üzerine çok şey okuduk. Fakat bence Steve Jobs’ı çağ değiştiren insanlardan birisi yapan şey sıra dışı hayatı değil, günümüzün gündelik hayatının temel karakteristiğini biçimleyen insanlardan birisi oluşuydu.
Nedir günümüzün gündelik hayatının temel karakteristiği? Hızdır. Gündelik hayatın ritmi sanayi toplumunun gündelik hayatına göre çok daha hızlıdır. Kastettiğim yalnızca hareket anlamında hız değil, karar süreçlerinde, olayların, kurumların, bireylerin ve toplumların karşılıklı etkileşiminde, bilginin üretimi ve yayılmasında.
Sanayi toplumunun gündelik hayatında hüner bilgiye sahip olmak ve bu sahiplikten güç üretmek iken, şimdi geçerli olan bilgiyi paylaşmaktır. Bu gündelik hayat bilginin üretimini de, paylaşımını da, öğrenmeyi de, bilmeyi de toplumsal ya da siyasal hiyerarşilerden kurtarmıştır.
Öğrenmek okullardan ve hiyerarşiden bağımsız artıkBugün öğrenmek yalnızca devletin veya toplumsal hiyerarşilerin ideolojilerinin çoğaltıldığı okullardan bağımsızlaşmıştır. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin geldiği yer ve Steve Jobs gibi birçoklarının ürettikleri yöntem ve araçlar sayesinde hemen herkes her türlü bilgiye ulaşabilir olmuştur. Bu bilginin yalnızca teorik bilgi olması değildir söz konusu olan. Bugün her bir farklı toplumun bireyi diğerlerinin ne yiyip içtiğinden, nelere sahip olabildiğinden, oralardaki toplumsal yaşamın neler sağladığından haberdardır. Aynı şekilde bir Türk veya Kürt Paris’te nasıl bir hayat olduğundan, İngiltere’de ifade özgürlüğünün geldiği yerden, Portekiz’de bir çiftçinin sahip olabildiklerinden, Şili’de madencilerin örgütlenme gücünden de haberdardır.
Bu yaygın bilme, bilebilme, öğrenebilme hali bilginin demokratikleşmesini sağlamaktadır. Çünkü haberdar olmak kadar, bilinenlerin ve bilginin karşılıklı etkileşimi, paylaşımı, çoğalması ve bilginin her bir temas ile yeniden ve çoğalarak üretimine olanak sağlıyor. Bütün bir evrensel hayatı kavramak ancak elimdeki bilgiyi paylaşarak, çoğaltarak, eksik bilgileri tamamlayarak mümkün oluyor. Ancak o zaman resmin bütününe dair bilgiye ulaşabiliyor ve evrensel hayatı anlamlandırabiliyoruz.
Öte yandan da yalnızca ötekilere, öteki hayatlara dair elimizdeki bilgi taleplerimizin çıtasını yükseltiyor. Artık devlet veya iktidar erkinin bize bahşettiklerine razı olmak mümkün değil.
Teknolojiye ulaşabilmek ve kullanabilmekTüm bu yeni hayatı belirleyen şey teknolojilere, araçlara, bilgiye “ulaşabilmek” ve “kullanabilmek” ile alakalı. Ulaşabilmeyi belirleyen en önemli unsur elbette üretim ve fiyat. Eğer cep telefonları, bilgisayarlar ya da nükleer tıp aletleri gibi günümüzün karakteristiğini değiştiren tüm teknolojik aletler bugünkü fiyat seviyelerinde olmasaydı bu denli yaygın kullanımları olamazdı. Ya da telefon veya internet erişiminin ücretleri yalnızca zenginlerin ödeyebildikleri seviyelerde olsaydı, tüm toplum yararlanamazdı.
İkinci boyut “kullanabilmek”. Satın alma veya yararlanma ücretleri milyarlarca insanın ulaşabileceği kadar düşük olsa bile eğer o teknolojiler, aletler, yöntemler bu denli kolay kullanılabilir olmasaydı da başka bir dünya konuşuyor olacaktık. Steve Jobs ve benzerleri bu teknolojilerin kullanımını bildik ve hiyerarşik eğitimden geçmiş olmayı gerektirmeyecek basitlik ve kolaylıkta kullanım yöntemleri ve araçları geliştirdiler.
Bırakın cep telefonunu bir bilgisayarı bile okuma yazması olan ve herhangi bir diploma sahibi olmayan herkes kullanabilir durumda bugün.
İşte bu “ulaşılabilirlik” ve “kullanılabilirlik” iletişimin ve bilginin demokratikleşmesini sağlamakta, gündelik hayatın ritmini hızlandırmaktadır.
Değişimin hukuku ve siyaseti eksikSon otuz yılın bu değişimi ve gündelik hayatın ritminin hızlanması yalnızca iş yapma yöntemlerimizi değil, örgütlenme modellerimizden hukukumuza kadar hayatın hemen her alanını etkiliyor. Giderek düşünme sistematiğimiz, zihin haritalarımız değişiyor.
Bu ise yeni hayatın ya da bu değişimin yeni hukukunu ve siyasetini üretmeyi gerektiriyor. İster kendi Kürt meselemiz üzerinden bakalım, ister küresel ekonomik kriz üzerinden bakalım, galiba sorunumuz tam da bu noktada çıkıyor: Yeni gündelik hayatın hukukunu, kurumlarını ve siyasetini üretememiş olmak.
Belki de insanlık yeni hayatın düşünür, siyaset adamı, evrensel hukukçu Steve Jobs’larını bekliyor.