16 Haziran 2011

12 Haziran’ın Ardından (3)

50 milyonu aşkın seçmeni yaşadığı yer açısından ayırarak seçim sonuçlarına...


Üç renkli haritalar da her zamanki gibi hatalı

50 milyonu aşkın seçmeni yaşadığı yer açısından ayırarak seçim sonuçlarına bakmak ilginç ipuçları veriyor. Yaşanılan yere veya yaşanılan ev türüne göre analizlerin bir yararı da aynı zamanda seçmenin hayat tarzına veya mekânsal ilişki örgüsüne göre ipuçları taşıyor olması. 
Örneğin yaşanılan ev türüne göre araştırma bulgusuna bakıldığında, sıkça söz edilen varoşların tümden bir partiye veya öbürüne oy verdiği savının bir seçim efsanesi olduğu görülüyor. Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi, varoşlarda (gecekondular, dış sıvası olmayan binalar, vb.) oturanlar arasında AK Parti ve CHP tercihi eşit oranda. BDP seçmenlerinin yoksulluğu, kentlerde varoşlarda ağırlıklı olarak yaşadıkları bilindiğine göre, yüzde 16’sının varoşlarda yaşaması doğal.  Geleneksel ev ve apartmanlarda yaşayanlar açısından da AK Parti ve CHP tercihlerinde özel bir farklılık yok. Temel farklılık siteler ve lüks konutlarda ortaya çıkıyor ki, oralarda CHP tercihi daha belirgin.  
Seçmen sayılarına bakarak 81 il ayrıştırıldığında, İstanbul ve Ankara seçmenin dörtte birine sahip. İkinci sırada gelen, seçmeni 1 milyon ile 3 milyon arasındaki 8 il de ikinci dörtte birlik seçmen dilimine sahip. Üçüncü grup 18 il, seçmenleri 500 bin ile 1 milyon arası iller ve bu grup da seçmenin diğer bir dörtte birlik dilimini barındırıyor. Geriye kalan 53 il ise seçmen sayıları 500 bin altında olan iller.
Bu dilimlerin aynı zamanda ima ettiği temel şey, birinci ve ikinci dilimdeki metropollerde gündelik hayatın ritmi, kuralları, değerleri ile diğerleri arasında belirgin fark oluşu. Son dilimde yer alan 53 ilde ise hâlâ geleneksel hayatın ritminin, kurallarının ve değerlerinin daha fazla geçerli olduğunu biliyoruz. Birinci ve ikinci dilimdeki metropollerde ise, varoşlar hariç daha kentli bir yaşam ritmi, ilişkileri ve değerleri var, büyük ölçüde geleneksel değerler çözülmüş durumda. 
Bu dört dilim üzerinden oy dağılımlarını aşağıdaki grafikte görüyorsunuz. Temel oy dağılım örgüsünde bu dört dilime göre oy dağılımlarında belirgin farklar var. 
Birincisi AK Parti dört dilimde de neredeyse aynı ağırlığa sahip. Geleneksel hayatın ağırlıklı olduğu dördüncü dilime doğru oy oranı da artıyor.
İkinci ilginç nokta, CHP’nin metropollere sıkışmışlığının bariz biçimde gözleniyor oluşu. CHP'nin oy oranı birinci dilimden son dilime doğru belirgin biçimde azalıyor.
Üçüncü bulgu, CHP’nin tam zıt görüntüsünü MHP olarak gösteriyor ve dördüncü dilimde en yüksek orana ulaşıyor. Bu durum, seçimden önce tartıştığımız, göçle ve kentli olmayla beraber MHP tabanında sosyolojik değişiklik olduğu tezimizin de doğruluğunu gösteriyor. 



İki renkli değil çok renkli haritalar

Seçim akşamı ve genelinde anlatım kolaylığı açısından medyada sıkça iki renkli haritalar kullanılıyor. Bu haritalar oy oranı üzerinden değil, birinci parti üzerinden yapıldığı için belki anlatım kolaylığı sağlıyor ama aynı zamanda yanıltıcı da oluyor. Bu nedenle her bir parti için, her bir ildeki oy oranlarını yüzde 10’luk dilimlere ayırarak farklı haritalar hazırladık.
Önce şu bilgiyi not edelim: AK Parti 2 ilde yüzde 20’nin biraz altında, 3 ilde yüzde 21-30, 11 ilde yüzde 31-40, 22 ilde 41-50, 17 ilde 51-60 ve 26 ilde yüzde 61-70 oy oranına ulaşmış.
Aşağıdaki haritaya bakıldığında AK Parti’nin tüm ülkede oldukça ağırlıklı ve yaygın olduğu görülüyor. 
CHP, 17 ilde yüzde 10’un altında, 24 ilde yüzde 11-20, 18 ilde 21-30, 16 ilde yüzde 31-40, 3 ilde 41-50, 3 ilde 51-60 oy oranına ulaşabilmiş.
Aşağıdaki haritadan görüldüğü gibi CHP coğrafi bir sıkışmışlık içinde. Bu da kitle partisi olma özelliğinin kaybettiği tezimizi güçlendiriyor. Kaldı ki, CHP'nin yalnızca coğrafi değil, bunun yanı sıra eğitim ve gelir seviyesi gibi bazı temel demografik, etnik ve inanç farklılıkları, hayat tarzı farklılıkları arasında da bazı alt gruplara sıkıştığı araştırma bulgularıyla biliniyor. 

Bu nedenle CHP’nin meselesi oy oranını artırmaktan daha çok bu artışın nasıl sağlandığı, oy oranları örgüsünün bu sıkışmışlıktan kurtulup, kurtulamadığı gibi daha çok oyların niteliğine dair meseleler.
MHP, 20 ilde yüzde 10’un altında, 47 ilde yüzde 11-20, 10 ilde 21-30, 1 ilde yüzde 31-40, 1 ilde 41-50 oy oranına ulaşabilmiş.

MHP’nin sıkışmışlığı ise daha net olarak görülüyor. Dolayısıyla MHP’nin de meselesi yalnızca barajı geçip geçmemesi veya kaç oy oranına ulaştığı değil, sosyolojik, ideolojik ve siyasi problem ve sıkışmışlıklarını aşıp aşamadığıdır. 

SÜRECEK


Yazarın Diğer Yazıları

"Türkiye’nin Değişen Yüzü": Değerler, toplumda eskisi kadar açıklayıcı değil

Veri Enstitüsü’nün geçen hafta yayımladığımız “Türkiye’nin Değişen Yüzü 2024” araştırması, bu zaman aralığında ve bu ulusal, bölgesel ve küresel dinamikler içinde “değerlerin” eskisi kadar açıklayıcı olmadığını gösteriyor

Kendi de korkuyor ötekini de korkutuyor: Kaygıda ortaklaşmış durumdayız, peki nasıl aşarız?

Her birimiz adeta arkası olmayan sandalyelerde oturuyoruz. Tanış olmadan ilişki ve selam mesafemizdeki kalabalıklarda kimseye değmeden, yaslanmadan, selamlaşmadan yaşamaya çalışıyoruz. Sırtımızı dayayacağımız akrabalar, hemşehriler, sosyal ağlar da dağılmış, herhangi bir sıkıntı anında başvurabileceğimiz kurumlar da…

Açılıma tepkisizliğin nedeni ne? İlgisizlik mi, toplumsal barış beklentisi mi?

Gündelik hayat yalnızca bireysel varlığımızı ve hayatımızı sürdürebilme gayretine dönüşmüş. Ortak hayatın meseleleri öncelikli ilgi alanımızda değil. Ancak toplumsal psikolojinin depresyon seviyesine kadar gerilemiş olması, Kürt meselesi gibi kadim meselelerde çözüme yakın olduğumuza işaret ediyor

"
"