09 Haziran 2011

12 Haziran akşamını beklerken (4)

Bu seçimlerin en büyük özelliği, sonuçları konusunda ana rengin belli olduğu ama...


Temel sonucu belli, detay sonucu en heyecanla beklenen seçim

Bu seçimlerin en büyük özelliği, sonuçları konusunda ana rengin belli olduğu ama detaylarının en büyük heyecanlı bekleyişe yol açtığı seçim olması. Her ne kadar partilerin seçim sürecindeki beyannameleri, aday listeleri, vaatleri, söylevleri ve reklamları 2011 Türkiye’sinin geleceğini biçimleyecek yeni toplumsal uzlaşma ve yeni anayasa dışında oluştu ise de gerçek bu. Seçilecek parlamento daha ilk toplantısında Kürt meselesini konuşmak zorunda kalacak. Bu nedenle de iktidar-muhalefet rol dağılımı belli olsa da milletvekili sayıları çok önemli.
Milletvekili sayıları ise her bir parti için geçerli olmak üzere tek başına kendi oy oranına bağlı değil. Her bir ildeki ikinci ve hatta üçüncü partinin oy oranına, üç oranın bir biriyle ilişkisine bağlı.
Aşağıdaki tabloda Ak Parti ile onun dışında kalan partilerin  en yüksek olanıyla arasındaki 2007 seçimi rakamlarıyla, oy oranı ilişkisini görüyorsunuz. Ak Parti 15 ilde BDP’nin öncülük ettiği bağımsız adaylarla, 32 ilde CHP’le, 23 ilde MHP’le ve 11 ilde hem CHP hem de MHP ile çekişiyor. Bir başka deyişle Ak Parti doğuda BDP,  ortada MHP ve batıda CHP ile yarışıyor.

Birinci saptama, üç partinin tüm ülkede Ak Parti ile çekişir hale geldiğini gösterir bir bulgu ya da gözlem yok. Yani yine her bölge ve ilde farklı rekabet devam edecek. Yine de 12 Haziran akşamı bu tablonun genel deseninin değişip değişmediğine bakacağız. Sonra her bir bölgede Ak Parti ve rekabetteki diğer partinin oy oranlarında ne yönde ve güçte değişim olup olmadığına bakacağız.
Aşağıdaki grafikte bölgeler bazında yine 2007 rakamlarıyla partilerin oy oranları var. Doğudaki üç bölgede de CHP ve MHP oyları yüzde 10 altında olduğu için grafiğe alınmamıştır.   

Kürt seçmenin Ak Parti’ye karşı tavrı belirleyici

Bu grafiğin gösterdiği, seçim gecesi merakla beklenecek ikinci sonuç, doğudaki üç bölgedeki Ak Parti-Bağımsızlar rekabeti olacak. Daha açık ifadeyle Kürt seçmenin Ak Parti’ye karşı olan tavrı belirleyici olacak. 
Seçim süreci boyunca MHP’yi baraj altına itme dürtüsüyle de olsa Başbakan’ın şoven bir dil, BDP’ye karşı sert tavır tercih ettiğini gördük. Buna karşılık BDP bir yandan Kürt siyasetinin tüm renklerini kapsama ve aday gösterme çabası gösterdi, öte yandan da Kürt meselesine dair taleplerini ve çıtayı yükseltirken de sert dili tercih etti. 
Bunun yanı sıra  hem son genel, hem yerel seçim sonuçları, hem de araştırmalar gösteriyor ki Kürt seçmen içinde Ak Parti ortalama yüzde 50, BDP yüzde 40 dolayında oy alıyor. Şimdi en çok merak edilen ve 12 Haziran akşamı heyecanla beklenen hangisinin stratejisi ve taktiği işe yaradı, Kürt seçmenin tercihleri ne yönde oluştu. Kürt seçmenin tüm ülkedeki gerçekleşecek oy dağılımını ölçme şansımız yok. Fakat Kürt seçmenin tercihi üç bölgedeki toplamda 113 milletvekilinin dağılımını doğrudan etkileyecek.  2007 Seçimlerinde oluşan tabloda bu üç doğu bölgesinde toplam 116 olan milletvekilliklerinin dağılımı Ak Parti 82, bağımsızlar 22, CHP 9 ve MHP 3 idi.

Ak Parti potansiyelinin sınırlarına ve hedefine ne kadar ulaşabilecek? 

Ak Parti’nin her ilde ve bölgede belirli bir oy oranını yakaladığı biliniyor. Aşağıdaki grafikte 2007 genel, 2009 yerel seçimlerindeki bölge bazında Ak Parti oy oranları görülüyor. Dikkat edileceği gibi oyunun düştüğü 2009 yerel seçimlerinde bile en düşük oy aldığı bölgede oyu yüzde 31,2 oranında.
Grafikte ayrıca Eylül 2010’daki halk oylamasındaki evet oyları da var. Ak Parti seçim sürecine girerken en azından ulaşabileceği en üst potansiyel olarak bu oranları hedeflemişti. Bu seçimde Ak Parti’nin oy oranları çizgisinin o yeşil çizgiye ne kadar yaklaşmış olduğu önemli. Ama Ak Parti açısından daha da önemlisi görece düşük olduğu ve muhtemelen CHP oyunun da bir miktar artmış olacağı beklenen İstanbul, Batı Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde oy oranının nasıl gerçekleşeceği.

Ak Parti için merakla beklenen asıl sonuç oy oranından da öte milletvekili sayısı olacak. Ak Parti’nin ilk hedefi 330 milletvekiline ulaşarak Anayasa’yı meclis gündemine getirebilmek. Eğer mümkün olursa da 367’yi aşmak. 12 Haziran akşamı merakla bekleyeceğiz.

CHP’nin nerede ve ne kadar oy artıracağı önemli

Kemal Kılıçdaroğlu’nun vurguladığı “Yeni CHP’ oyunu ne kadar ve hangi bölgelerde artıracak? CHP’nin öncelikli hedefi milletvekili sayısından çok parti içi dengeler açısından yüzde 30 oranını aşmak. Sonra ikinci hedef Ak Parti’yi 330 milletvekili altında bırakacak milletvekili kazanmak.
Yeni CHP’nin, siyaseten bir araya gelmesi mümkün olmayacak isimlerin bir arada olduğu aday listelerinin, Genel Başkanlarıı neredeyse her ilçede miting yaparken çalışmayıp seyreden örgütlerinin, bolca vaatlerinin, bir yandan entelektüel çaba harcanan raporlarının, öte yandan da bu raporlardan hiç söz etmeyen nutuk ve büyük bütçeli reklam filmlerinin ne sonuçlar vereceğini merakla bekleyeceğiz... 
CHP artırdığı oyunu yalnızca İstanbul, Batı Marmara ve Ege’den mi sağlayacak yoksa diğer bölgelerde de kayda değer oy alacak mı? 
2007 Seçimlerinde en yüksek oy oranına ulaştığı 14 ilde, CHP yüzde 29,4 oy oranıyla 181 milletvekilliğinin 65’ini kazanmıştı. Şimdi bu 14 ilin milletvekili sayısı 201’e yükseldi. Yüzde 20-25 oy aralığında kaldığı ikinci grup 14 ilde de 71 milletvekilliğinin 18’ini kazanmıştı. Bu seçimde anılan ikinci grup 14 ilde milletvekili sayısı 72’ye yükseldi.
CHP oy artışını yalnızca bu 28 ilden sağlarsa başka, tüm ülkeden sağlarsa başka milletvekili dağılımı gerçekleşecek.

Sonuç olarak 3 gün sonrası akşam sonuçları göreceğiz. 
Kişisel umudum partilerin ve liderlerin seçmenin oyunu ve isteğini doğru okuyacakları. Yine kişisel umudum partilerin uzlaşmayı ve toplumsal mutabakatın gerekliliğini anlayacakları. Eğer partiler ve liderler kendi siyaset zihniyet ve tarzlarında bu mutabakatın gerektirdiği değişimi gerçekleştirmeyi becerebilirlerse bu seçimlerdeki oranların ya da sayıların önemi kalmayabilir. Önümüzde yeni bir hayatın ve toplumsal mutabakatın hukukunu üretme fırsatı açılabilir. Ya da tersi.
13 Haziran sabahı göreceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları

"Türkiye’nin Değişen Yüzü": Değerler, toplumda eskisi kadar açıklayıcı değil

Veri Enstitüsü’nün geçen hafta yayımladığımız “Türkiye’nin Değişen Yüzü 2024” araştırması, bu zaman aralığında ve bu ulusal, bölgesel ve küresel dinamikler içinde “değerlerin” eskisi kadar açıklayıcı olmadığını gösteriyor

Kendi de korkuyor ötekini de korkutuyor: Kaygıda ortaklaşmış durumdayız, peki nasıl aşarız?

Her birimiz adeta arkası olmayan sandalyelerde oturuyoruz. Tanış olmadan ilişki ve selam mesafemizdeki kalabalıklarda kimseye değmeden, yaslanmadan, selamlaşmadan yaşamaya çalışıyoruz. Sırtımızı dayayacağımız akrabalar, hemşehriler, sosyal ağlar da dağılmış, herhangi bir sıkıntı anında başvurabileceğimiz kurumlar da…

Açılıma tepkisizliğin nedeni ne? İlgisizlik mi, toplumsal barış beklentisi mi?

Gündelik hayat yalnızca bireysel varlığımızı ve hayatımızı sürdürebilme gayretine dönüşmüş. Ortak hayatın meseleleri öncelikli ilgi alanımızda değil. Ancak toplumsal psikolojinin depresyon seviyesine kadar gerilemiş olması, Kürt meselesi gibi kadim meselelerde çözüme yakın olduğumuza işaret ediyor

"
"