28 Aralık 2017

Yönetici ücretleri üzerindeki sır perdesi

Yılda 10 milyon TL kazanan yöneticiler kimler acaba?

Capital dergisinin haberine göre, Türkiye’deki CEO’ların yıllık ücret paketi 10 milyon TL’ye kadar çıkıyor.

En fazla kazanan CEO’lar finans ve Telekom’da. Türkiye’de Telekom ve GSM şirketlerinin genel müdürleri, yılda 2 milyon ile 7 milyon TL arasında gelir elde ediyorlar.

Capital’e göre Türkiye’de ortalama CEO ücreti ise 700 bin TL ile 1.5 milyon TL aralığında değişiyor…

Yılda 10 milyon lira büyük para. Ayda neredeyse 1 milyon lira gelire karşılık geliyor. (Ama CEO’lar ücretlerini daha çok yıl sonunda prim benzeri ödemeler şeklinde alıyorlar.)

Yılda 10 milyon TL kazanan yöneticiler kimler acaba?

Başka ülkede olsak bu sorunun yanıtını bilirdik. Çünkü birçok ülkede genel müdürlerin, CEO’ların ücretleri kamuoyuna açıklanmak zorunda. Türkiye’de ise şirket yöneticilerinin kazançları, kalın bir örtüyle kaplı.

Bunun “kültürel” bir şey olduğunu, Türkiye’de erkeğe “yaşıyla maaşı” sorulamadığı için genel müdür maaşlarının açıklanmadığını, Amerikalılar “şımarık” olduğu için kazançlarını ulu orta açıkladıklarını düşünenler çıkabilir. Hayır, bu doğru değil.

Borsaya açık şirketler bütün dünyada bilançolarının tüm detaylarını kamuya açıklamak zorundalar. Hisse senedi yatırımcıları, şirketlerin neye, ne kadar para harcadığını bilsinler diye…

Kısacası başka ülkelerde üst düzey yönetici maaşları, bu ülkelerin insanları şımarık oldukları için değil, hisse senedi kapitalizmi bunu gerektirdiği için açıklanıyor.

Nitekim Capital dergisindeki haberde Amerikalı CEO’ların ne kadar kazandığı isim isim yazılmış.

Dünyanın en çok kazanan CEO’ları sıralamasının zirvesinde, perakende devi Wal-Mart’ın CEO’su Marc Lore var.

Lore, geçtiğimiz yıl 236 milyon dolar gelir elde etmiş. (Yıllık maaşı 346 bin dolar, geri kalanı prim.)

Buna karşılık Apple’ın CEO’su Tim Cook 150 milyon dolar kazandı. (Yıllık maaş: 3 milyon dolar. Hisse senedi primi: 141 milyon dolar.)

Google’un CEO’su Sundar Pachai’nin yıllık geliri ise 106 milyon doları bulmuş.

(Amerikalıların şımarık olduğu söylenemez ama yüzde 1 ile yüzde 99 arasındaki devasa eşitsizliğe rağmen, zenginlerin vergilerini azaltmayı vadeden Trump’ı Başkan seçerek belalarını aradıkları söylenebilir.)

Büyük şirketlerin pek çoğu Türkiye’de de borsaya açık. Ama hangi şirketin genel müdürüne ne kadar ücret ödediğini bilmiyoruz. Oysa mesela bir arazi satın aldıklarında (veya sattıklarında) hemen borsaya bir açıklama gönderip kaç para harcadıklarını bildiriyorlar. Eğer bildirmezlerse cezası var...

Memur maaşlarını da kuruşu kuruşuna biliyoruz. Müsteşarın, profesörün maaşı da belli. Üst düzey yönetici maaşlarını gizlemek için gösterilen bu çabanın sebebi nedir?

Kendimi bildim bileli Türkiye’de borsanın tabana yayılmamasından, halkın hisse senedi yatırımına kumar gözüyle bakmasından yakınılır. İyi de, borsa şirketleri şeffaf değilse insanlar nasıl borsa yatırım yapsınlar?

SPK bunun önüne geçmek için 2011'de "Kurumsal Yönetim İlkeleri"ni yayınlayarak, üst düzey yöneticilerinin aldıkları ücretler ve şirketin kendilerine tahsis ettiği konut ve araçların yıllık olarak açıklanmasını öngörmüştü. Ama bu tebliğ lafta kaldı.

Şimdi önümüzde yeni bir fırsat var. Bu yıl yürürlüğe giren otomatik bireysel emeklilik sistemi, milyonlarca çalışanı, zoraki borsa yatırımcısı yaptı. Maaşınızdan her ay birkaç yüz lira kesilip emeklilik fonlarına veriliyor; onlar da topladıkları parayı götürüp borsaya, tahvile yatırıyorlar.

Yani borsa en sonunda, zorla da olsa tabana yayılıyor...

Milyonlarca zoraki borsa yatırımcısı, ortağı oldukları şirketlerin, genel müdür dahil olmak üzere neye, ne kadar para harcadığını, kuruşu kuruşuna bilmeli.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?