16 Aralık 2019

Simit Sarayı, Doğa Koleji, Temsa… Neler oluyor?

Kriz bittiyse Simit Sarayı’na el konulmasını, Temsa’nın haciz nedeniyle üretime ara vermesini, Doğa Koleji’nde eğitimin durmasını, İnci Ayakkabı’nın zor duruma düşmesini nereye koyacağız?

Cuma akşamı Simit Sarayı’nın hisselerinin Ziraat Girişim Sermayesi tarafından satın alındığı, yani devlet tarafından kurtarıldığını duyduğumda aklım 2001 Krizinde Etibank’a el konulmasına gitti. Yine bir Cuma akşamıydı. (Piyasaları "rahatsız edecek" bu tip haberler genellikle cuma ya da hafta sonu açıklanır.) Taksim Meydanı’nda hızlı adımlarla yürüyerek arkadaşlarımla buluşmaya gidiyordum. Telefonum çaldı. Hattın öbür ucundaki ses Etibank’a el konulduğunu haber verdi. Ne Türkiye’de ne de kendi hayatımda hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını hissettim. Etibank’a el konulması, banka iflasları dalgasının son halkasıydı, Türkiye ağır bir krize yuvarlanıyordu. Binlerce firma batacak, yüz binlerce kişi işsiz kalacaktı. O krizde ben de işsiz kaldım. İnsanlar burunlarından soluyordu. 2002’de yapılacak seçimlerde seçmen merkez sağ partileri siyaset sahnesinden silecek, AKP’yi iktidara getirecekti...

Simit Sarayı’na el konulması Türkiye için böyle bir dönüm noktası olabilir mi?

Bu köşe sansasyonel ama desteksiz iddiaların dile getirildiği bir yer değil. Ünlü bir sözde denildiği gibi yorum özgür ama olgular (gerçekler) de kutsaldır. Ortada Türkiye ekonomisinin yeni bir krizin eşiğinde olduğunu doğrulayacak olgular yok. Aksine, ekonomik göstergeler bir süredir krizden çıkış sinyali veriyordu. Konut satışları, satın alma yöneticileri endeksi (PMI) gibi göstergelerde düzelme vardı. Bazı yatırım kuruluşları, bunun gazına gelerek krizin bittiğini ilan etmişti bile...

Kriz bittiyse Simit Sarayı’na el konulmasını, Temsa’nın haciz nedeniyle üretime ara vermesini, Doğa Koleji’nde eğitimin durmasını, İnci Ayakkabı’nın zor duruma düşmesini nereye koyacağız? Kulislere kulak verdiğinizde anlı şanlı pek çok şirketin beyin ölümünün çoktan gerçekleştiğini, bankalar tarafından zorla yüzdürüldüklerini duyuyorsunuz. Simit Sarayı bu firmalardan biriydi. Sadece biri.

Beyin ölümü gerçekleşmiş ama bankalar tarafından zorla yüzdürülen firmalara "zombi şirket" adı veriliyor. "Zombi"lerden en başta bankacılar şikayetçi. Örneğin Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş daha önce, "İlla da zombi şirketleri canlı tutmaya çalışmak ekonomiye zarar verir" demişti.

Madem bankalar rahatsız, zombi şirketleri neden ayakta tutuyorlar? Çünkü Ankara öyle istiyor. İktidarın planı, krizin başından beri, olası iflasların domino etkisiyle sistemik bir iflas dalgasına yol açmasını engellemek için zor durumdaki şirketlere kol kanat germekti. Piyasalar canlanınca, yani insanlar yeniden konuta, otomobile, beyaz eşyaya, mobilyaya hücum edince, yoğun bakımdaki şirketler hayata geri dönecekti. İktidar bu hesapla zombi şirketlerin fişinin çekilmesini bugüne kadar engelledi.

Ama ekonomide beklenen hızlı düzelme geciktikçe gecikti. Evet, dipten dönüş sinyalleri geliyor ama iki ileri bir geri, yeniçeri adımlarıyla... Eylül ayında yüzde 3.4 artan sanayi üretimi Ekim’de yüzde 0.9 geriledi. Eylül’de rekor seviyede artan konut satışları Ekim ayında hız kesti... Görünen o ki, bankalar konut kredisi faizlerini ne kadar indirirse indirsin, gayrimenkulün 2010’lardaki altın günleri geri gelmeyecek.

Zombileri sonsuza dek fişe bağlı yaşatmak mümkün değil. İktidar da bunu biliyor. Nitekim Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), Eylül ayında bankalardan, büyük kısmı inşaat ve enerji sektöründe yoğunlaşmış tahsili gecikmiş 46 milyar liralık kredinin batık olarak tanımlanmasını istedi. Onu Doğa Koleji, Şehir Üniversitesi, Temsa ve Simit Sarayı’nın zor duruma düşmesi izledi...

Krizin bittiğini, Türkiye ekonomisinin yeniden beşinci viteste büyüyeceğini söyleyen yatırım kuruluşları yanılıyor. Zaten 2018 Ağustos'undaki krizi, doların 7 liraya çıkacağını da öngörememişlerdi. Uçaklarda dendiği gibi ekonominin içinde bulunduğu olumsuz hava koşulları nedeniyle kemerlerinizi yolculuk boyunca bağlı tutmanızda fayda var...

Bitirmeden bir çift laf da iktidara: Yıllarca "serbest piyasa" diye başımızın etini yedikten, şeker fabrikalarını bile serbest piyasa aşkına özelleştirdikten sonra bir simitçiyi kamulaştırıp devlet şirketi haline getirerek komik duruma düşüyorsunuz. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız batsınlar"! Devletin parasıyla yandaş şirket kurtarmayı bırakın.

İlla birini kurtaracaksınız simit ya da beton gibi hiçbir katmadeğer üretmeyenleri, Türkiye’nin geleceğinde hiçbir yeri olmayanları değil, Temsa gibi teknoloji, İnci gibi moda şirketlerini, yani yüksek katmadeğer üretenleri kurtarın...

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?