15 Ekim 2020

Rüya bu ya, Merkez Bankası Başkanı olmuşum, Erdoğan'la toplantıdayım...

Hayırdır inşallah, rüyamda kendimi Merkez Bankası Başkanı'nın yerine geçmiş, Erdoğan'a sunum yaparken buldum…

Efendim, önemli bir konuyu arz etmek için zatıalinizden randevu talebinde bulunmuştum. Kabul buyurduğunuz için şahsım ve kurumum adına şükran borçluyum. Değerli zamanınızı israf etmemek için doğrudan konuya gireyim.

Zatıaliniz, Merkez Bankası'nın eski başkanını 2019 yazında görevden alırken "Laf dinlemiyordu. Yeni arkadaş ile devam ettik. Dedik ki, faiz oranlarını düşüreceğiz" buyurmuştunuz.

Ben de emir telakki ettim, faizleri bir yıldan kısa sürede yüzde 24'ten yüzde 8.25'e indirdim.

Malum - u âliniz, faizi indirince enflasyon inecek, maliyetler düşecekti. Öyle olması icap ederdi. Nitekim zatıaliniz iki sene önce Bloomberg'e verdiğiniz demeçte, "Bir defa sebep - netice ilişkisine baktığımız zaman, faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Faiz ne kadar düşük olursa enflasyon da o kadar düşük olacaktır. Biz bunu bir defa iyi ayarlamamız lazım. Reel faizi aşağı çektiğimiz anda bütün maliyet girdileri de ne yapacaktır, o da aşağı düşecektir" buyurmuştunuz.

Heyhat işler beklediğimiz gibi gitmedi. Biz faizi indirince enflasyon düşmedi, yükseldi. Hakeza maliyetler de.

Zira kamu bankaları konut ve otomobil faizlerini indirince vatandaş indirimli krediye hücum etti. Otomobil ve konut satışlarında rekorlar kırıldı. Düşük faizli kredi sayesinde temmuz ayında 230 bin konut satıldı, bu tarihte görülmemiş bir şeydi.

Talepteki patlamayı gören bazı uyanık vatandaşlar, satışa çıkardıkları evlerine, arabalarına yüzde 20 - 30 zam yaptılar. Bu sütü bozuklar yüzünden enflasyon düşeceğine yükseldi.

Vatandaş krediyle ev, araba almaya koşunca ithalat da patladı. İthalat patlayınca cari açık arttı; cari açık artınca dolar yükselişe geçti. Dolardaki yükseliş döndü dolaştı, Türkiye İstatistik Kurumu'nun ulusal çıkarı gözeten vatanperver çalışmalarına rağmen enflasyonu artırdı.

Bu kadarla kalsa iyi. Bankaların mevduat faizi enflasyonun altına inince halk birikimi erimesin diye dolara, altına geçti. Yapmayın, etmeyin, faiz lobisinin, İngiliz derin devletinin oyununa gelmeyin, dedik ama dinletemedik. Halk dolara geçince bankalardaki döviz hesapları yüzde 58 ile tarihin en yüksek seviyesine çıktı. Altın talebi altın ithalatını patlattı. İlk 8 ayda 15 milyar dolarlık altın ithal edildi.

Evdeki hesap çarşıya uymayınca bağrımıza taş bastık, yüksek müsaadenizle geçen ay faizi artırdık. Politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 8.25'ten 10.25'e çıkardık.

Ama bu da vatandaşı kesmedi. Enflasyon yüzde 11.75'teyken yüzde 10.25'in negatif reel faiz anlamına geldiğini söyleyip dolarda kalmaya devam ettiler. Biz, "Mevcut enflasyona değil, gelecekteki enflasyona bakın, enflasyonu yakında yüzde 10'un altına indireceğiz" dedik ama dinleyen kim...

Geçen ay yaptığımız faiz artırımına rağmen doların yükselişi sürdü, 8 TL'ye dayandı.

Bu koşullarda korkarım yeni bir faiz artırımı kaçınılmaz oldu.

Malum - u âliniz, gelecek hafta, yani 22 Ekim'de Merkez Bankamızda para politikası kurulu toplantımız var. Yüksek müsaadelerinizle yeni bir faiz artırımı yapmayı planlıyoruz. İdeali, faizi üç - dört yüz baz puan birden artırıp "Reel faiz, reel faiz…" diye tutturan kesimlerin sesini tümden kesmek. O olmadı, yüz puanlık artış izni aldık, o da olumlu.

Burnumu üstüme vazife olmayan işlere soktuğumu düşünmeyin efendim ama doları kontrol altına almak için sadece faiz politikasında değil dış politikada da değişikliğe gitmemiz lazım. Piyasalardaki fırtınayı atlatana kadar uluslararası ortamda sert söylemlerden, uzlaşmaz tutumlardan uzak dursak ve diplomasi yanlısı bir görüntü versek, zatıalinizin daha önce buyurduğu gibi dik dursak ama diklenmesek...

Arz ederim.

* * *

Ter içinde uyandım. Derin bir oh çektim. İyi ki Merkez Bankası Başkanı'nın yerinde değilim.

Yazarın Diğer Yazıları

Helalleşme yazısı

Helalleşelim. Ama ayrılmayalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimi konusunda neden ısrarcı? Kafasındaki plan ne?  

Muhtemelen (İki aydır olduğu gibi) kur akışa bırakılacak, faiz indirimleri sürecek, seçim öncesi olası atakları karşı rezerv açığı kapatılmaya çalışılacak, inançla yola devam edilecek.

Anadolu burjuvazisi şimdi ne düşünüyor?

2018’e kadar amasız, fakatsız destekledikleri AKP’nin arkasında dimdik duruyorlar mı hâlâ? Yoksa ekonomideki, dış politikadaki maceracılıktan, beceriksizlikten bezdiler mi?

"
"