Her şey üst üste geldi: Önce Rusya’nın, sosyal medya "trolleri" aracılığıyla ABD Başkanlık seçimlerini manipüle etmeye çalıştığı ortaya çıktı. Ardından İngiliz gazetesi The Guardian, asıl bombayı patlattı:
“Cambridge Analytica” adlı bir şirket, Facebook kullanıcılarının “like”larını analiz ederek siyasi eğilimlerini öğreniyor, ardından kişiye özel reklamlarla oylarını belirlemeye çalışıyordu. Bir süre sonra Cambridge Analytica’nın bu tipten “bilimsel” manipülasyonlarla yetinmediği, hacker'larla, kara çalma kampanyalarıyla, dünyanın dört bir yanında seçimlere müdahale ettiği ortaya çıktı. (Nijerya'da yaptıklarına birazdan bakacağız.) Tam bu esnada Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy, 2007 seçimlerinde Libya’nın devrik lideri Kaddafi'den 50 milyon Euro aldığı gerekçesiyle gözaltına alındı ve hakkında, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanmaktan dava açıldı.
Ne oluyoruz? Milyon dolarlar, hacker’lar ve troller çağında serbest ve adil seçimler yoksa artık hayal mi?
Skandalın patlamasından bu yana Facebook’un piyasa değeri yaklaşık 70 milyar dolar eridi. Sırf bu bile, gazeteciliğin gücünün dijital çağda sürdüğünü göstermesi açısından çok önemli bir gelişme. Facebook'un bu vartayı atlatıp atlatamayacağı belirsiz. Amerika ve Avrupa’da ciddi soruşturmalarla karşı karşıya. (Buna karşılık Türkiye'de kimsenin Facebook’a soru sorduğu yok. Nüfus bilgilerinin tek tıkla internetten indirilebildiği bir ülkede kim Facebook’la ilgilensin, öyle değil mi…)
Facebook bizi eşimizden, sevdiğimizden bile daha iyi tanıyor. Bir kişinin “Like”larını analiz ederek, siyah mı, beyaz mı olduğunu yüzde 95 doğruluk payıyla söylemek mümkün. Yine "like" analiziyle, Facebook kullanıcılarının siyasi tercihlerini de yüzde 85 doğruluk oranıyla tahmin edebiliyorlar. Cambridge Analytica’nın işi işte bu. Amerikan başkanlık seçimlerinde Clinton’a oy vereceğini öngördüğü siyahlara, polisin ırkçı şiddetinin Demokratlar döneminde de Cumhuriyetçilerden aşağı kalmadığını anlatan videolar göstermiş. Amaç: Siyahlar Trump'a oy vermeyecekse bile bari en azından sandığa gitmesinler... Bu strateji, gerçekten de başarılı oldu…
Facebook, daha önce kişisel bilgisi sızdırılan her kullanıcı için 40 bin dolar ceza ödemeyi kabul ettiği için bu olayda trilyonlarca dolar cezayla yüz yüze kalma ihtimali var. (Ama bu hesabı yapan eski Federal Ticaret Komisyonu yetkilisine göre kesilecek ceza, ödenebilecek bir seviyede olacak.)
Bir yandan da sosyal medyada "Facebook'u silin" (#Deletefacebook) kampanyası yürüyor. Kendisinin veya şirketinin Facebook hesabını silenler arasında Tesla'nın kurucusu Elon Musk gibi etkili isimler var. Ama bu saatten sonra Facebook’u silmek kâr eder mi, şüpheli. Verilerimizi sosyal medya şirketlerine kaptırdık bir kere.
Hem seçimleri manipüle etmenin tek yolu Facebook değil. Troller, hacker’lar… Dijital dünyada manipülasyonun bin bir türlü yolu var. Nijerya'daki 2015 seçimleri buna iyi bir örnek...
Nijerya seçimlerinden kısa bir süre önce Devlet Başkanı Goodluck Jonathan’a yakın bir işadamı, Cambridge Analytica’nın bağlı olduğu SCL şirketiyle “ücreti mukabilince” (Yüz binlerce sterlin) anlaşmış. Nijerya’nın başkenti Abuja’ya kamp kuran şirket “uzmanları”, işe muhalefetin adayı Muhammadu Buhari hakkında internette yalan haber yayarak başlamışlar. Ardından hackerlar aracılığıyla Buhari’nin banka ve sağlık kayıtlarını ele geçirmişler. Elde edilen bilgiler, internet üzerinden sürdürülen kara çalma kampanyasında kullanılmış...
(Buhari, 2015’te her şeye rağmen, yolsuzluk karşıtı söylemiyle Goodluck Jonathan’ı yenmeyi başardı.)
Tüm bunlar olurken Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin 2007 seçimlerinde kullanmak üzere dönemin Libya yönetiminden (Yani Kaddafi’den) yüklü miktarda para aldığı iddiasıyla gözaltına alınması, tüy dikti… Nerede seçim varsa oradan pis kokular geliyor... Radikal düşünürler Antonio Negri ile Michael Hardt, 2012 yılında yayınladıkları “Duyuru” adlı kitapta (Ayrıntı Yayınları, 2012), temsili demokrasinin devrinin geçtiğini, halkın siyasete katılımını sağlayacak, merkezinde doğrudan demokrasinin olduğu yeni bir yol bulunması gerektiğini söylemişlerdi… Son gelişmeler haklı olabileceklerini düşündürüyor.