Hafta başı açıklanan ve Türkiye ekonomisinin resmen durgunluğa girdiğini gösteren veriler için yapılan değerlendirmeleri iki grupta toplayabiliriz: “Kriz yeni başlıyor, uzun sürecek” diyenler ve “Kriz geçici, 2019’un ikinci yarısında ekonomik büyüme başlar” diyenler...
Ben ilk kamptayım: 2019’un kaybedildiğini, 2020’in de (ekonomik canlanma açısından) çantada keklik olmadığını düşünüyorum.
Bana gelmeden, Prof. Dr. Korkut Boratav, Dr. Mahfi Eğilmez gibi usta iktisatçılar da aynı şeyi söylüyor. Dünya Bankası, IMF, Standard and Poors gibi uluslararası kurumları da onlara ekleyelim. Karamsar kamp epey kalabalık.
Ama bir de iyimserler var.
“Hadi canım sen de, onların hepsi iktidar yandaşı!” diyenler olabilir. Hayır, o kadar da uzun boylu değil. İyimserler arasında ciddi isimler de var.
Sadece kendi görüşündekilere kulak verip karşıt görüşlere kulaklarını tıkayanlardan değilsiniz umarım. Ben değilim. Her şeyden önce farklı görüşleri dinlemek onları onaylamak anlamına gelmez. Üstelik unutmayalım ki, bilimsel düşünce her şeyden, en başta da genel kabul gören fikirlerden şüphe etmeyi gerektirir.
O nedenle bugün iyimserlerin görüşlerine bakacağım. İktidara en uzak iyimserden başlayalım.
Koç Finans Genel Müdürü Yeşim Pınar Kitapçı, Capital dergisinin son sayısında, editör Elçin Cirik’le yaptığı röportajda şunları söylüyor:
“2018 iyi başlamıştı ancak ikinci yarıda daralma geldi. 2019’da tam tersini bekliyoruz. İlk yarı biraz kötü gidebilir ama ikinci yarıda hareketlenme olacağını düşünüyoruz.”
Kitapçı’nın iyimserliği Türkiye’nin sosyolojisine dayanıyor:
“Yaş ortalaması 32 olan yaklaşık 85 milyonluk bir ülkeyiz. Finansman şirketlerinin 2018 öncesi 4 yılda yakaladığı yıllık yüzde 20 büyüme temposunu geri kazanacağını tahmin ediyorum.”
Finansman şirketlerinin işlerinin büyük kısmını (Kitapçı’nın verdiği bilgiye göre yüzde 80’den fazlasını) otomotiv alımlarının kredilendirilmesi oluşturuyor. O nedenle otomotivin gidişatı, finansman şirketleri için kritik önemde.
Yeşim Pınar Kitapçı, otomotivdeki büyük daralmanın ikinci yarıda toparlanmaya döneceği görüşünde:
“Mayıs-haziran gibi sektörün yavaş yavaş rahatlamasını bekliyoruz. … Kredi hacmindeki düşüşü, finansman şirketleri olarak ikinci yarıda telafi etmeyi planlıyoruz.”
Bir başka iyimser, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali. O da, Capital’den Elçin Cirik’e konuşmuş. Ekonominin bu yılın ikinci yarısında kademeli toparlanmayla normal rayına döneceğini düşünüyor: “Türkiye şapkasından tavşan çıkarmayı hep başarabilen bir ülke. Yılın ikinci yarısından itibaren beklentilerimiz gerçekleşirse, biz özellikle küçük işletmeler, KOBİ, esnaf ve mikro kredilerin iştahında ve hane halkının ihtiyaçlarını karşılamada bireysel krediler tarafında hareketlenme bekliyoruz. Bu alanlarda hızlı büyürüz. Piramidin altındaki bu kesim ekonominin daha kalıcı hareketlenmesini sağlayacak.”
Peki ya bankaların batık kredileri ne olacak? Bali bu konuda karamsar değil: “2019 sonunda sektörde sorunlu alacak oranının yüzde 6.5-7’leri bulacağını tahmin ediyorum. Ancak bu rakamlar, Türk bankacılık sisteminin görmediği ve yönetemeyeceği oranlar değil. Bunun bir tarafı da ekonomik büyümeyle çok ilişkili. Sadece kredinin sorunlu olan bölümünü rehabilite edebilmeniz değil, matrahı da genişletebilmelisiniz. Kredi büyümeli ki, aynı zamanda onun içindeki sorunlu kısmın görece ağırlığı azalmalı ve siz problemi daha da yönetilebilir hale getirebilmelisiniz. Türkiye ekonomisi bu anlamda dinamik bir yapıya sahip bulunuyor.”
Capital’in Mart sayısında gördüğüm bir başka iyimser iş insanı ise Penti Yönetim Kurulu Başkanı Sami Kariyo. O da şöyle demiş: “Yılın ikinci yarısında sektörün kendini toparlayıp eski hızına yakın bir seviyeye gelerek devam edeceğini öngörüyoruz.”
Capital’i kapatıp Twitter’ı açalım. Uluslararası Finans Enstitüsü’nden Uğraş Ülkü geçtiğimiz günlerde Twitter’da Türkiye ekonomisindeki daralmanın (Reel GSYH), 2001 ve 2008 krizlerinde yaşanan daralmalar kadar sert olmadığını gösteren bir grafik yayınladı.
Ülkü bu grafiği şöyle yorumluyor:
“Banka kredilerinde dipten dönüş başladı, ekonomideki iyileşme 2019’un ikinci çeyreğinde bile başlayabilir.”
Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin de kötümserleri uyarıyor:
“Türkiye kötümserleri yanıltabilir. 2018’in son çeyreğinde bu kadar kötü bir büyüme rakamının çıkması, matematiksel olarak 2019’un dördüncü çeyreğinde iyi bir rakam çıkmasına zemin hazırlamış oldu. Dolayısıyla IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların Türkiye 2019 yılında negatif büyür tezleri doğru çıkmayabilir.”
Onlara katılmayabiliriz ama kulaklarımızı kapatamayız.