25 Mayıs 2013

Kan damlayan giysiler ve Türk tekstil markalarının sessizliği

Bangladeş’li aktivist ve fotoğrafçı Teslima Akhter’in fotoğrafı, aslında küresel “taşeron uygarlığının” çöküşünün simgesiydi

Bangladeş’li aktivist ve fotoğrafçı Teslima Akhter’in fotoğrafı, aslında küresel “taşeron uygarlığının” çöküşünün simgesiydi. 24 Nisan 2013’te Bangladeş’in başkenti Dakka’da 1127 işçinin öldüğü iş cinayetinde birbirine sarılarak ölen genç çiftin yürek burkan o fotoğrafı küresel kapitalizmin insanlık dışı yüzünün de resmiydi. Dünya metropollerinin lüks mağazalarının vitrinlerinin görünmeyen yüzüydü o  fotoğraf... O fotoğraf sermayenin nasıl biriktiğini de en görmez gözlere gösteriyordu.

\

Fotoğraf: Teslima Akhter

Bangladeş  dünya tekstil devlerinin gözdesi. Pek çok tanınmış tekstil markasının giysilerinin ardında işçi katliamlarına yol açan çalışma koşulları ve ucuz işçilik yatıyor. Dev tekstil markalarının vitrinlerini süsleyen ürünlerin pek çoğuna işçilerin kanı bulaşmış durumda. Bangladeş’te kitlesel işçi ölümlerinin ardı arkası gelmiyor.

24 Nisan 2013’te  Bangladeş’in  başkenti  Dakka’da üç binin üzerinde işçinin çalıştığı 8 katlı Rana Plaza  çöktü ve korkunç kazanın ardından tam 1127 işçi enkaz altında kalarak öldü. Binlercesi de yaralandı. Kuşkusuz bu “kaza” (cinayet) ilk değildi. Çünkü Bangladeş’te batının tekstil devlerine fason ve taşeron üretim yapan fabrika ve atölyelerde işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin abc’sinin dahi uygulanmadığı biliniyor. 2005 yılından bu yana meydana gelen diğer “iş kazaları” sonucu 700 işçi can yanarak verdi.  İşçilerin aylık ortalama 38 dolara çalıştığı, sendikal örgütlenmenin zayıf olduğu ve çalışma mevzuatının işçileri yeterince korumadığı Bangladeş’te işçi sağlığı ve güvenliği konusu giderek can alıcı bir sorun haline geliyor.

Rana Plaza’da ölen işçiler Zara,  Primark ve  İtalyan Benetton gibi markalar yanı sıra dünyanın önde gelen perakende zincirleri C&A, KIK ve  Wal-Mart gibi tanınmış markalara üretim yapıyordu. Bangladeş,  sadece batılı tekstil devlerinin değil, aynı zamanda LC Waikiki, Defacto, Seven Hill, Rodi Jeans,  Batik,  Colin’s ve Collezione gibi pek çok Türk markasının da öncelikli üretim yaptırdığı ülkeler arasında.

Uluslararası tüketici ağı Temiz Giysi Kampanyasından (Clean Clothes Campaing-CCC) edinilen bilgilere göre son bir yıl içinde, Rana Plaza’nın enkazı altından ortaya çıkartılan markaların çoğu, daha önce de fabrika yangınları ile de gündeme gelmişti. C&A, KIK ve Wal-Mart  24 Kasım 2012’de 112 işçinin yanarak öldüğü Tezreen fabrikasında, Almanya’nın düşük fiyatlı ürünleri satan KIK  Pakistan’da 11 Eylül 2012 tarihinde 300 işçinin öldüğü Ali fabrikasında üretim yaptırıyordu. Zara ise 26 Ocak tarihinde 7 kadın işçinin yanarak can verdiği  Smart Fashion adlı fabrikada üretim yaptırıyordu. Üstelik yanarak ölenlerin 3’ü 17 yaş ve altında çalışan çocuk işçilerdi.

Bu gelişmeler üzerine Küresel Sendika Federasyonu (IndustriALL), sendikalar ve uluslararası  tüketici ağı olan Temiz Giysi Kampanyası (CCC) markaların yaşanan bu ölümlerde sorumluluğunun ortaya çıkarılması ve gerekli incelemelerin ve çalışmaların yapılması için mücadele yürütmeye başladı.  Bu kampanyanın temel amacı Bangladeş’te üretim yapan tekstil firmalarını “Bangladeş Yangın ve Bina Güvenliği Anlaşmasını”  imzalamaya zorlamaktı.  Bu kampanyanın etkisi ile çok sayıda tekstil şirketi(H&M, Inditex, C&A, PVH, Tchibo, Tesco, Marks & Spencer, Primark, El Corte Inglés, jbc, Mango, Carrefour, KiK, Helly Hansen, G-Star, Aldi, New Look, Mothercare, Loblaws, Sainsbury’s, Benetton, N Brown Group, Stockmann, WE Europe, Esprit, Rewe, Next, Lidl, Hess Natur, Switcher, A&F) Yangın ve Bina Güvenliği Anlaşması’na imza atmayı kabul etti. Kampanya devam ediyor.

Dünyanın önde gelen markaları yaşanan kitlesel iş cinayetleri karşısında bu anlaşmayı imzalamak zorunda kalırken. Bangladeş’te üretim yapan  Türk markaları sessizliğini koruyor. Oysa anlaşma çağrısı Bangladeş’te üretim yapan tüm markaları ve şirketleri kapsıyor.

Bangladeş’te üretim yaptıran Türk markaları da diğer markalar gibi çalışanlarının yaşamlarını güvence altına almak zorunda. Bu markalar üretim yaptırdıkları yerleri bağımsız denetimlere açmalı ve denetim raporlarını kamuoyu ile paylaşmalı. Türkiye’nin tekstil markaları da çalışanlarının yaşamlarını güvence altına almak ve bina güvenliğini sağlamak için sendikalarla işbirliğine yapmalıdır. Bunu yapmadıkları takdirde Türkiye’nin tekstil markaları üzerindeki şüphe giderek artacaktır.

CCC’den edinilen bilgilere göre Rana Plaza faciasının enkazında ürünleri bulunan markalardan biri de Türk markası olan LCWaikiki. Bu bilgiler The Telegram ve Washington Post gibi gazetelerde yer aldı. LCWaikiki’nin adı, 2010 yılında Garib & Garib fabrikasında çıkan yangında da söz konusu olmuştu.   O yangında da 21 işçi yanarak hayatını kaybetmişti.  Diğer Türk tekstil şirketleri sessizliğini korurken CCC ile görüşen LCWaikiki anlaşmayı inceleyeceğini belirtmiş. Ancak bugüne değin LCWaikiki dahil hiç bir Türk markası Bangladeş tekstil işçileri için hayat memat anlamına gelen bu anlaşmayı imzalamadı.

Peki, daha neyi bekliyorsunuz. Bangladeş işçileri ölmeye, kanlı giysiler lüks mağazaların vitrinlerini süslemeye devam mi etsin? Bu anlaşmayı imzalamadığınız sürece  işçilerin kanları sattığınız giysilerden damlamaya devam edecek. Bu kan denizin sorumluları olarak anılacaksınız.

 

Not: Yazıda yer alan bilgiler Temiz Giysi Kampanyası’ndan  (CCC) sağlanmıştır

Kampanya ile ilgili detaylı bilgi için bağlantılar:

http://www.cleanclothes.org/

http://www.industriall-union.org/we-made-it-global-breakthrough-as-retail-brands-sign-up-to-bangladesh-factory-safety-deal

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Özel madenlerde işçi ölümleri oranı, kamu madenlerinden 16 kat daha fazla!

Siirt’teki katliam açık maden sahalarında yaşanan ilk katliam değil

Dünden bugüne üniversiteye karşı bitmeyen kötülük

Kimsenin şüphesi olmasın, bu hukuksuz ve haksız karar er geç ortadan kalkacak...

"
"