4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasasını değiştiren yasa tasarısı TBMM tarafından kabul edildi. Bilindiği gibi 12 Eylül 2010 Anayasa referandumu ile Anayasanın 53. Maddesi değiştirilmiş ve memurlar ile diğer kamu görevlilerine “toplu sözleşme hakkı” tanınmıştı. Ancak bu tuhaf bir toplu sözleşme hakkıydı. Teknik adıyla zorunlu tahkim (diğer bir ifadeyle grev yasağı) getiriyordu.
Bu bir tür ileri demokrasi icadı sayılabilirdi. Tıpkı yakmayan ateş, ıslatmayan su gibi grevsiz sendika ve toplu sözleşme rejimi getiriliyordu. Ancak bu rejim ileri bir demokrasiye değil, geri, otoriter ve baskıcı rejimlere özgüydü.
12 Eylül 2010 Anayasa değişiklikleri ile kamu çalışanlarına (memurlara) toplu sözleşme hakkı verildiği iddia edildiğinde, buna itiraz etmiştik. Referandum öncesinde Profesör Mesut Gülmez ve bendeniz (bir çok başka insanın yanı sıra) Anayasanın 53. maddesinde yapılan değişikliğin zorunlu tahkim, grev yasaklı toplu sözleşme anlamına geldiğini, bunun bir aldatmaca ve yanılsama olduğunu ve değişikliğin memurlara uluslararası standartlara uygun bir toplu sözleşme hakkı getirmediğini bir çok kez yazmıştık. O günlerde kimseye dinletemedik. Şimdi, takke düştü kel göründü!
Ne ilginç tesadüf ki, 12 Eylül 2010 referandumu sonucunda yargı önüne çıkması mümkün olan darbeci generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın ilk duruşmasının yapıldığı 4 Nisan günü, yine aynı referandumun bir başka sonucu tecelli etti: Bütün memurları kapsayan grev yasaklı toplu sözleşme yasası Meclis’ten geçti. Yargılanmaktan derin bir teessür duymuş olması muhtemel olan Kenan Evren, bu grev yasaklı tek sendika yasası ile bir nebze olsun teselli olmuş mudur?
TBMM’nin 12 Eylül darbesinin mağduru olduğu gerekçesiyle Evren’in davasına müdahillik başvurusunda bulunduğu gün, Evren zihniyetli bir yasayı kabul etmesi ne ironi!
TBMM’de kabul edilen 4688 sayılı yasayı değiştiren yasa, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kurallarını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını açıkça çiğneyen otoriter ve tutucu bir zihniyetin ürünüdür. 2.5 milyonu aşkın kamu görevlisi, grevsiz bir tek sendika rejimi ve göstermelik bir toplu sözleşme yasasına mahkum edilmiştir. Yasa grevsiz toplu sözleşme gibi ucube bir düzeni, tek sendika rejimi ile taçlandırıyor. En çok üyeye sahip konfederasyon (Memur-Sen) dışındakileri etkisiz kılıyor. Bunun bir benzerini 1970’de AP, DİSK’e karşı yapmıştı.
4688 ile grevsiz bir toplu sözleşme düzeni getiriliyor. Toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşmazlık olursa greve değil, zorunlu tahkime (hakeme) gidilmesi gerekiyor. Grev yolu kesin olarak kapatılıyor.
Oysa gerek ILO kuralları ile AİHM kararları ve gerekse Avrupa Konseyi’nin Avrupa Sosyal Şartı ile ilgili denetim organı olan Sosyal Haklar Avrupa Komitesi’nin kararları, memurların grev hakkı olduğunu hiçbir tartışmaya yer vermeyecek şekilde ortaya koyuyor. Uluslararası çalışma hukuku (devlet adına yetki kullanan genellikle üst düzey ve dar bir memur grubu ile sınırlı bazı memur kategorileri dışında) bütün memurların grev hakkını tanıyor.
Oysa 4688 sayılı yasa bırakın grev hakkını, kamu görevlilerinin önemli bir bölümünün sendika üyesi olmasını bile yasaklıyor.
Ancak bu yasa yok hükmündedir. Çünkü:
Anayasanın 90. Maddesi son derece açıktır: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda uluslararası antlaşma hükümleri esas alınır.”
Yine Anayasanın 11. Maddesine göre “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”
Dolayısıyla TBMM Anayasanın 90. Maddesine aykırı davranamaz. Daha önce onayladığı bir uluslararası sözleşmeyi boşluğa düşürecek, onunla ters düşen bir yasası kabul edemez. Böyle bir tutum uluslararası hukukun temel ilkelerinden biri olan “ahde vefa” (pacta sund servanda) ilkesine de aykırıdır.
Bu kadar net!
TBMM’nin yeni kabul ettiği yasa yok hükmündedir. Çünkü Anayasanın 90. Maddesine açıkça aykırıdır. 4688 sayılı yasada yapılan değişiklikler hukuksuzdur ve uygulanamaz.
Bu yasa ILO’da ters tepecek ve bu yasa nedeniyle Türkiye AİHM’de bir çok kez daha mahkûm olacaktır.
Kuşkusuz bu söylediklerimiz sıradan bir demokrasi için geçerlidir. “İleri demokrasi”de anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı yasalar makul ve mümkündür.