06 Ocak 2014

Çalışma Bakanı'nın 'iş kazası' açıklaması gerçeği yansıtmıyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 2 Ocak 2013 tarihinde Anadolu Ajansı Editör Masası'nda çeşitli soruları yanıtladı. Bakan Çelik’in değindiği konular arasında çalışma hayatının gündemden düşmeyen konusu iş kazaları da yer aldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik,  2 Ocak 2013 tarihinde Anadolu Ajansı Editör Masası'nda çeşitli soruları yanıtladı. Bakan Çelik’in değindiği konular arasında çalışma hayatının gündemden düşmeyen konusu iş kazaları da yer aldı.

Bakan Çelik, işçi ölümleri konusunda son yıllarda hızlı bir iyileşme yaşandığını ileri sürdü. Bakana göre, 2012 yılına kadar yılda yüz bin işçide 17 işçi iş kazası sonucu ölürken, artık yüz bin işçide 7 işçi ölüyor. Bakan bunun nedeni olarak da 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu gösterdi. Bakan Çelik’in verilerini ve yaklaşımı ele almadan önce konuya ilişkin değerlendirmesinin özgün metnine bakmakta yarar var: Anadolu Ajansı tarafından yayınlanan metin şöyle:

“Çalışma hayatının en önemli konularından bir tanesinin iş sağlığı ve güvenliği konusu olduğunu belirten Bakan Çelik, güvenli ve sağlıklı bir ortamda çalışma gerçekleşmiyorsa bunun çağdaş dünyanın çok gerisinde olunduğunun bir göstergesi olduğuna işaret etti.Müstakil bir İş Sağlığı Güvenliği Yasamız yoktu" diyen Bakan Çelik, şunları söyledi:

"Bu dönem, Sayın Başbakanımızın çok hassasiyetle üzerinde durduğu bir konuydu, talimatlarıyla bunun üzerinde günlerce, yıllarca çalıştık ve bu yasayı parlamentodan geçirdik. Şu anda da yürürlüğe girdi. Ne oldu? diye sorarsanız geneli itibarıyla söyleyeyim: 2012 yılına kadar yılda yüz bin işçide 16,8 işçimiz hayatını kaybederken, şimdi yüz bin işçide 7 işçimiz hayatını kaybediyor. Bu yasa, bildirim zorunluluğu getirdi. Artık nerede bir iş kazası, ölüm varsa bildirmek zorunda. Bunlar hastaneler ve sağlık kuruluşları tarafından bizzat bildiriliyor. Şu anda bu rakam 17 sayısından 7'ye gerilemiş bulunuyor ama 7 de yine yüksek bir rakam. Ortalama 27 Avrupa ülkesinde bu 3 ile 4 arasında değişiyor. Gelişmiş 15 Avrupa ülkesinde ise 1-1,5 oranında yani yüz bin işçide 1 işçi hayatını kaybediyor. Bizim amacımız bunu ilk olarak Avrupa Birliği ortalamasına çekmek ve daha sonra da sıfırlamak." (http://www.aa.com.tr/tr/turkiye/269618--bakan-celik-anadolu-ajansi-editor-masasinin-konugu)

 

AKP döneminde iş kazası ölüm oranları yüksek seyretmiştir

 

Bakan Çelik’in iş kazaları (iş cinayetleri) konusundaki açıklamaları ne yazık ki gerçeği yansıtmıyor. Bakan verileri cımbızlayarak bir iyileşme tablosu sergilemeye çalışıyor. Ancak gerçek durum oldukça farklı. Öncelikle bakanın iş kazaları ölüm oranları ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve bu yasayla getirilen bildirim koşulu arasında bağlantı kurması anlaşılır değil. Halen çok sayıda hükmü uygulanmayan ve yayımlanmasının üzerinden sadece bir buçuk yıl geçen bir yasanın sihirli bir çözüm olduğunu ileri sürmek ciddi bir yaklaşım olmasa gerektir. Dahası iş kazalarını bildirim zorunluluğu bu yasa ile getirilmedi. 6331 sayılı yasadan önce de iş kazası bildirim zorunluluğu vardı.

Gelelim iş kazası oranlarında azalma olduğu iddiasına. Bu iddia istatistiki verilerin eğilip bükülmesinden başka bir anlam taşımıyor. Düzenli bir eğilimi yansıtmıyor ve yasa ile açıklanabilecek bir durum değil.

Öncelikle metodolojik sorunlara değinmek gerekir. SGK’nın iş kazası verileri 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının  4-1/a maddesi kapsamı (hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar) ile sınırlıdır. Çıraklar ve kendi hesabına çalışanlar bu verilerde yer almamaktadır. Bu nedenle sayılar tartışmalıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu iş kazası sonucu ölüm sayılarında sigortalı işçi sayısını esas almaktadır. Öte yandan kayıt dışı çalışan işçilerin iş kazası sonucu ölümünün  verilere ne kadar yansıdığı oldukça tartışmalıdır. Diğer bir metodolojik mesele ise kayıtlılık oranındaki hızlı artıştır.  Son 10 yılda sigortalı işçi sayısı iki kat artmıştır. Oysa aynı dönemde ücretli çalışanların oranı yüzde ise sadece 50 oranında artmıştır. Bu durum istatistiki açıdan yanıltıcı sonuçlar yaratmaktadır.

 

2002’den bu yana 13 bin 500 işçi öldü

 

Bu metodolojik sorunları unutmadan, ölümlü iş kazası oranlarına baktığımızda ne görmekteyiz? 2002’den bu yana iş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen işçi sayısı 13 bin 500’e yaklaşmaktadır. Yüz bin işçide ölüm oranı ise 13’tür. 2002’den bu yana her yıl ortalama 1119 işçi yaşamını yitirmiştir. Yıllara göre dalgalanmalar söz konusudur. Ancak istikrarlı bir azalıştan söz etmek mümkün değildir.  Dahası 2003’te 811 olan ölüm sayısı sonraki yıllarda ciddi artışlar göstermiş ve 2011’de 1710’a ulaşmıştır. 2008 ve 2012’de sırasıyla 866 ve 745 işçi yaşamını yitirmiştir. Bakan Çelik’in 2012 yılı verisinden hareketle “ölüm oranı 17’den 7’ye düştü” demesi gerçekçi değildir. İstatistiklerle oynamak dışında bir anlamı yoktur. Nitekim 2013 yılı için İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından açıklanan verileri esas aldığımızda ölüm oranı 9.5’e yükselmektedir (Tablo 1).

 

Tablo 1: 2002-2013 Döneminde İş Kazası Ölüm Oranları

 

İşçi Sayısı (Sigortalı)

İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sonucu Ölen İşçi Sayısı

Yüz Bin İşçide Ölüm Oranı

2002

 5.223.000     

878

 16,8     

2003

 5.615.000     

811

 14,4     

2004

 6.181.000     

843

 13,6     

2005

 6.918.605     

1096

 15,8     

2006

 7.818.000     

1601

 20,5     

2007

 8.505.000     

1044

 12,3     

2008

 8.802.000     

866

 9,8     

2009

 9.030.000     

1171

 13,0     

2010

 10.030.000     

1454

 14,5     

2011

 11.081.000     

1710

 15,4     

2012

 11.939.000     

745

 6,2     

2013

 12.600.000     

1203*

 9,5     

Ortalama

 

13422

 12,9     

 

Kaynak: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu verileri

* İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından açıklanan veri

İş kazalarında istikrarlı bir düşme eğilimi ancak orta ve uzun dönemli verilerle teyit edilebilir. Bakan Çelik’in akıl yürütmesinden hareket edecek olursak 2003’ten 2007’ye, 2009’dan 2011’e hızla yükselen ölüm oranlarını nasıl açıklayacağız? İstatistiklerle oynayarak iş kazaları (iş cinayetleri) önlenemez.

Öte yandan sadece ülke içi verilerle de gerçek durumu anlayamayız. Karşılaştırmalı bir yaklaşıma da ihtiyaç var. Bu nedenle aynı dönem boyunca AB ülkeleri ile Türkiye karşılaştırmasını yapmakta yarar var.

 

Tablo 2: AB 15 ve Türkiye’de İş Kazası Ölüm Oranları (100 bin işçide)

Ülke

2002

2011

Türkiye

16.8

15.4

AB-15

2.5

1.8

Belçika

2.6

1.6

Danimarka

2

1.5

Almanya

2.5

1.2

İrlanda

2.6

2.6

İspanya

4.3

2.5

Fransa

2.6

2.1

İtalya

2.1

3

Hollanda

1.9

0.9

Avusturya

5.1

3

Portekiz

7.6

4.3

Finlandiya

2

1.3

İsveç

1.2

1.2

İngiltere

1.4

0.6

Norveç

3.1

1.9

 

Kaynak: Eurostat, Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu verilerinden hazırlanmıştır.

Karşılaştırmalı veri elde edilebilen 2011 yılı itibariyle AB 15 ülkelerinde iş kazası oranı (yüz binde) 1.8 iken Türkiye’de 15.4’tür.  Türkiye’de işçi ölümleri AB ortalamasının 8.5 katıdır.  Almanya, İsveç ve Finlandiya söz konusu olduğunda bu oran 13 kata yükselmektedir (Tablo 2).  Türkiye’nin 2002-2011 döneminde işçi ölümlerini azaltma konusundaki sicili başarılı değildir. AB ülkelerinde 2000’lerin başında ölçüde düşük olan ölüm oranları düşmeye devam etmiştir. Bakan Çelik, boşuna 2012 verisini cımbızla ayıklayıp, buradan bir başarı hikayesi çıkarmaya çalışmasın. Resmin bütünü ortada ve mızrak çuvala sığacak gibi değil.

Sonuç olarak, AKP döneminde iş cinayetleri sonucu yaşanan ölümlerde ciddi bir düşüş olması bir yana, dönem dönem önemli artışlar yaşanmıştır. İş cinayetleri sonucu ölümler hem sayısal hem de oransal olarak oldukça yüksektir. Bakanlık kiralık işçilik ve taşeron uygulamasını yaygınlaştırma sevdasından vazgeçip, buraya harcadığı zamanı ve kaynağı Avrupa ülkelerinde işçi ölüm oranlarının azalmasının nedenleri üzerine yoğunlaştırırsa çok sayıda işçinin yaşamını kurtarmak mümkün olabilir.

 

Twitter: @azizcelik

azizcelik.org

Yazarın Diğer Yazıları

Özel madenlerde işçi ölümleri oranı, kamu madenlerinden 16 kat daha fazla!

Siirt’teki katliam açık maden sahalarında yaşanan ilk katliam değil

Dünden bugüne üniversiteye karşı bitmeyen kötülük

Kimsenin şüphesi olmasın, bu hukuksuz ve haksız karar er geç ortadan kalkacak...

"
"