12 Mayıs 2021

İstanbul Sözleşmesi 10 yaşında

İstanbul Sözleşmesi 10'uncu yaşını kutluyor. Avrupa Konseyi yarı dönem raporu sözleşmenin kadına şiddetle mücadeleye katkısı ile ilgili umut verirken, Türkiye'deki durum ne?

İstanbul Sözleşmesi'nin 10'uncu yılında, Avrupa Konseyi bir yarı dönem değerlendirme raporu yayımladı. Kadına şiddeti önleme, kadını koruma, destekleme, eşitlik sağlama, cezai hukuk, yargı infaz yasaları, göç ve iltica gibi ana başlıklardan oluşan 196 sayfalık rapor, hükümetlerin sözleşmenin yükümlülüklerine uymak adına yaptıkları yasa düzenlemelerinin ve iyileştirici politikaların kadına yönelik şiddeti önleme ve bunlarla mücadele etmede ne denli başarılı olduğuna dair bir ışık tutuyor.  

Raporda tarafların ne kadar ilerleme kaydettiği gösteriliyor, diğer devletlere örnek olması adına sözleşmenin her maddesinin altında gelecek vadeden uygulama örnekleri yer alıyor. Yani gelecekte neler yapılabileceğine dair düşünmeye sevk ediyor.

Rapor tarafların somut adımlar atmasına rağmen, kadına şiddetle mücadelede önümüzdeki yolun hâlâ zorluklarla dolu olduğundan, bu nedenle hükümetlerin bu mücadelede kararlı ve tutarlı politikalar sergilemeleri gerektiğinden bahsediyor.

Sözleşmenin kadına şiddetle mücadeledeki etkisi büyük

Özetle kadına şiddeti önlemenin mümkün olduğundan ve 10 yıldır İstanbul Sözleşmesi'nin bunu gerçekleştirmek üzere bir plan sunduğundan bahsediyor. Raporda yazılanların ve İstanbul Sözleşmesi'nin 10'uncu yıldönümü kutlamalarının, tarafları sözleşme standartlarının uygulanmasını pekiştirmek ve hızlandırmak adına motive edeceği de belirtiliyor.

Raporun hazırlanma aşamasında Türkiye'nin beklenmedik şekilde sözleşmeden çekildiğinden, buna rağmen sözleşme süresince kadına şiddetle mücadelede Türkiye'de hangi adımların atıldığına ve hangi alanlarda gelişme sağlanması gerektiğine dair tespitlerin rapora dahil edildiğinden bahsediliyor. 

Bir yandan, Kadın Platformu Eşik'in, İstanbul Sözleşmesi'nin 10'uncu yılına dair yayımladığı basın açıklamasını okuyorum.

Avrupa Komisyonu yarı değerlendirme raporu, olumlu örneklerle cesaretlendirip, hükümetlerin kararlılıkla geliştirecekleri politikalarla, olumsuz tarafların düzelebileceğine dair umut verirken, Eşik'ten gelen bülten boyun büküyor.

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldıktan sonraki bir buçuk ayda kadınların ve LGBTQ+ bireylerin başlarına gelenleri duyuran bülten "Haberin duyulmasının ardından 12 saat içinde 6 kadın öldürüldü. Sözleşmeden çıkış kararının yayımlandığı 20 Mart'tan 27 Nisan'a kadar -basından bilindiği kadarıyla- 24 kadın cinayeti işlendi, 21 kadın şüpheli bir şekilde öldü." diye başlıyor ve maalesef üç A4 sayfası boyunca devam ediyor. Dileyen tamamına buradan ulaşabilir.

Çocuk istismarı ve saygınlık indirimi aynı cümlede

Eşik Platformu İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdiği tarihten bu yana etkili bir şekilde uygulansaydı en az 2 bin 336 kadının en yakınları tarafından öldürülmemiş olacağına, son üç yılda 331 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmeyeceğine, on binlerce kadının can güvenliği nedeniyle polise, savcılıklara, mahkemelere, hastanelere koşmayacağına, çocuklarının gözünün önünde annelerin öldüresiye dövülmeyeceğine ya da öldürülmeyeceğine, cinayete kurban giden kadınların çantalarından koruma kararları çıkmayacağına, yeni şiddet olaylarının teşvik edilmeyeceğine, bazı polisler tarafından kadınların suçlu gibi sorgulanmak ve oradan oraya yollanmak yerine dinleneceğine, kadın katillerinin, çocuk istismarcılarının kravat takma, boyun bükme, hakime saygılı davranma indirimleriyle kolayca tahliye edilmeyeceğine, ‘Çocuk istismarı' ve ‘saygınlık indirimi' sözcüklerinin bir mahkeme kararında yan yana gelemeyeceğine, ülke çapında Alo Şiddet Hattı, kadın danışma merkezleri, yeterli sayıda sığınaklar, cinsel şiddet kriz merkezleri açılarak şiddete maruz kalanlara tam desteğin verilebileceğine, çocukların kadın erkek eşitliğini ana okulundan başlayarak öğrenebileceğine, kız çocuklarının okuldan koparılmayacağına, evde ya da tarlada ücretsiz işgücü yapmayacağına, erkenden zorla evlendirilmesinin mümkün olmayacağına, çalışma hayatında kadın mesleği/erkek mesleği diye bir ayrım kalmayacağına, kadınların erkeklerle aynı işi yapıp karşılığında düşük maaş almayacağına, işyerlerinde kimsenin siyasi görüşü, inancı, anadili, mülkiyet durumu, doğum yeri, yaşı, medeni hali, engelliliği, cinsiyeti, cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği, sağlık durumu vb. nedenlerle ayrımcılığa uğramayacağına vurgu yapıyor. 

Bu paragrafı bir nefeste okuyabildiyseniz ne âlâ. Bir gün olacak. İstanbul Sözleşmesi'nin 10'uncu yaşı kutlu olsun.

Yazarın Diğer Yazıları

Dış politikalar uzmanı Ziya Meral: Yeni bir Cumhuriyet mutabakatına ihtiyacımız var

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP seçmeninin tercihini değişimden yana kullanması için "Daha ne olması gerekirdi?" diye bir soru sordum. Bu hafta sizden gelen cevapları derledim ve Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) ve Avrupalı Liderler Netwörkü kıdemli uzmanı akademisyen-yazar Ziya Meral ile konuştum

Daha ne olması gerekirdi?

14 Mayıs Seçimleri'nin ardından aklımda tek bir soru var. Erdoğan seçmenlerinin değişim istemesi için daha ne olması gerekirdi?

Prof. Dr. Selçuk Şirin: İyi ebeveynlik, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar

Çocuklarım ilk oylarını kullanırken aklıma yazar-akademisyen Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın bir röportajımızda söylediği "İyi ebeveynlik bilinçli seçmen olmakla, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar. Siyasete karışmıyorsan, siyaset senin çocuğunun geleceğine karışır." lafı geliyor. Tarihi seçime günler kala kendisiyle temasa geçiyor, görüşlerini soruyorum