17 Haziran 2020

"Belki de benim hayatta başarılı olmam için okumamam gerekiyordu"

Toplam iki buçuk sene okula gidiyor. Hayatta ne öğreniyorsa, sokaktan öğreniyor. Bu haftaki konuğumuz Koronavirüs salgını sırasında yaptığı yardımlarla ve ilham veren göç öyküsüyle gündeme gelen, New York’un Pizza Kralı Hakkı Akdeniz

1980’de Diyarbakır Silvan’da dünyaya geliyor. Babasının sağlığı bozulunca, üçüncü sınıfta okulu terk ediyor ve çalışmaya başlıyor. Sabahları bir lahmacuncuda çıraklık, akşamları da ayakkabı boyacılığı yapıyor.

17 yaşında Kanada’da yaşayan abisinin yanına göçüyor. 3 yıl orada kaldıktan sonra, oturma izni alamadığı için sınır dışı ediliyor ve Amerika’nın New York şehrine geçiyor.

New York’taki o ilk gününü şöyle anlatıyor: "Tanıdık bir abi beni otogarda karşılayacaktı. Üç gün gelmesini bekledim. Geceleri bankta yattım, garın tuvaletini kullandım. Her seferinde aradığımda "Bekle beni geliyorum." diyordu. En son 'Rahatsız etme, ne yüzsüz adamsın' deyip telefonu suratıma kapattı." 

İngilizce bilmiyor, New York’ta tek bir kişiyi tanımıyor ve cebinde sadece 240 dolar var. Parası ucuz bir motelde bir hafta kalmaya yetiyor. Ondan sonra trenlerde, sokaklarda yatıyor. İş aramayı deniyor ama bulamıyor. Dilenmek zorunda kalıyor. İntihar etmeyi bile düşündüğünü söylüyor o günlerde... Bir gün tesadüfen evsizlerin kaldığı bir barınak keşfediyor. Orada 96 gün kalıyor. 

Sonrası tabir-i caizse tam bir "küllerinden yeniden doğma" öyküsü...

Bu haftaki konuğumuz göç hikayesi ve hayırseverliğiyle ile sık sık Amerikan medyasının gündemine gelen, Koronavirüs salgınından sonra her gün hastanelere, polis departmanına, itfaiyeye yolladığı pizzalarla New York halkının kalbini fetheden, 16 restorana sahip Champions Pizza zincirinin sahibi Hakkı Akdeniz.

Akdeniz’in, Silvan’da lahmacun çıraklığından, New York’un Pizza Kralı olmasına uzanan öyküsünü kendi ağzından dinleyelim.

Her gün saatlerce hamur açtım

- 96 gün evsizler barınağında kaldınız. Sonra ne oldu?

Bir pizzacıda işe başvurdum. Tüm çocukluğum lahmacuncuda çıraklık yaparak geçtiği için, hamur açmak en iyi bildiğim şeydi. Fakat patron önünde hamur açmamı isteyince heyecanlandım ve iki kere denememe rağmen ayarını tutturamadım. Bulaşıkçı olarak aldılar beni. Bir gün pizzacı çocuk hastalanınca mecburen beni denediler. Patron açtığım hamura bayıldı. Böylece mutfağa geçtim.

- Sonra?

Sonra bir gün bir yemek dergisinin sahibi bizim dükkandan çok sayıda hamur sipariş etti. O kadar hamuru ne için istediklerini sorunca, pizza akrobasi yarışması düzenlediklerini ve istersem yarışmaya katılabileceğimi söyledi. 93 yarışmacı arasında 87’inci oldum. Sonraki yıl her gün çalıştım. Her gün saatlerce hamur açıp, ikiye yırtıp hamurları döndürme pratiği yaptım. Her geçen gün hızlandım. Bir sonraki yıl Amerika şampiyonu oldum.

Pizza Akrobasi yarışmasındaki ilk birinciliğim hayatımı değiştirdi

- Birinci olunca ne oldu?

Daha sonraki yıllarda üç kez "Dünya Pizza Şampiyonu" oldum ama 2006 yılındaki o ilk Amerika şampiyonluğu hayatımı değiştirdi. Çünkü dergi beni kapağına koydu. Bizim restoranın müşterisi arttı. O sayede oturma iznimi aldım. Üç yıl daha orada çalışıp para biriktirdim ve 2009’un sonunda 40 bin dolar nakit, 45 bin dolar borçla bir pizza dükkanını devraldım.

- Neredeydi bu ilk dükkan?

Aşağı doğu tarafında. Tam bir mahalle pizzacısıydı. Sahibi yaşlı bir İtalyan’dı. Restoranın işleri zaten iyiydi. Ben devraldıktan bir süre sonra işler kötüleşti. Mahalleli beni restoranın yeni sahibi olarak kabullenememişti. Borcumun bir taksidini ödeyemeyince, mülk sahibi beni çıkartmak istedi.

 Hayatta her şeyin bir nedeni var

- Ne yaptınız?

Aklıma dergi birinciliğim geldi. Kapak olduğum dergileri dükkanın önüne dizdim. Baktım öğrenciler okumak için yürütüyorlar. Bu sefer, ben aldım dergileri okulun önünde dağıtmaya başladım. Bir anda dükkana öğrenciler yığılmaya başladı. Hatta dükkanın önünde sıra oldu. Küçük bir kız elinde dergiyle yanıma gelip, benden imza istedi. Mahalleli beni bir anda kabullenmişti. O dergi hayatımı kurtardı. Hayatta her şeyin bir nedeni vardır.

- Hayat size, hayatta her şeyin bir nedeni olduğunu mu öğretti?

Ben hayatımda toplam iki buçuk sene okula gittim. Eğitimim yok, kelime hazinem zayıf, Türkçem kırık, ama sokakta çok şey öğrendim. İnsan olmayı, başkasının hakkını yememeyi, paranın ne olup olmadığını sokakta öğrendim. Okula saygım sonsuz. Çocuklarımın okumasını çok istiyorum. Ama belki de benim hayatta başarılı olmam için okumamam ve sokakta kalmam gerekiyordu. 

Kendi çaresizliğimi hatırladım

- Diğer dükkanlar ne zaman açıldı?

2011’de yeterli parayı kazanınca, ikinci dükkanı açmaya karar verdim. Sanayi tipi mutfak malzemeleri satan bir yerden, yeni dükkan için alışveriş yaptığım bir gün, sokağın karşısında çok tanıdık bir kapı gördüm. İlk geldiğimde 96 gün kaldığım barınak tam karşımda duruyordu: Bowary Mansion. Şok oldum. Gittim, on iki yıl sonra kapısını çaldım.

- Sonra?

Beni daha önce oraya kabul eden müdür kapıyı açtı. Kucaklaştık. Onun bana zor anımda nasıl yardım ettiğini hatırladım. Oradaki kişileri gördüm, kendi çaresizliğimi hatırladım. Herkesin ayrı bir hikâyesi olduğunu biliyordum ve yardım etmek istedim. İlk yıllarda, günün sonunda dükkanda kalan pizzaları götürüyordum. Sonra işler büyüyünce ekstra onlar için pişirmeye başladım.

- Şu an kaç restoranınız var?

NY’da 16 restoranım var. 5’i bahsettiğim barınağın çevresindedir. Hedefim aslında para kazanmak değil, anneme ev yapmaktı. Annem şimdi Silvan’da kraliçe gibi yaşıyor. Babam bu günleri göremedi ama eminim bulunduğu yerden izliyordur.

Bir iyilik yaptığınız zaman o size dönüyor. Karma dediğimiz şey...  

- Peki NY Times’tan Forbes’a haber olmanız nasıl oldu?

Müdür bir gün barınakta konuşma yapmamı, evsizlere kendi hikâyemi anlatıp onlara ilham olmamı istedi. İşe de yaradı sanırım. En azından oradan 20 kişiye ben kendi dükkanlarımda iş verdim, bazılarının iş bulmasına, bazılarının uyuşturucuyu bırakmasına yardım ettim. Hikâyem duyulunca gazetelere haber olmaya başladım. Haber olunca NYU (New York Üniversitesi), SVA (Görsel Sanatlar Okulu) gibi üniversitelerde konuşmacı oldum. Oralarda konuşmacı olunca, yaptığım pizza yardımları duyuldu ve NY Times ve Forbes’a haber oldum oldum. NY Times’ın birinci sayfasında yer almak hayatta beni en çok heyecanlandıran şeydir.

- Bir anda NY’un bilinen pizza zincirlerinden biri oldunuz yani..

Ben hayatımda çok yokluk çektim. Yokluğun ve zorluğun ne olduğunu çok iyi biliyorum. Bir evsiz kardeşimi gördüğümde onu çok iyi anlıyorum. Elimden geldiğince evsizlere yardım etmeye çalışıyorum. Bundan dolayı 20’ye yakın ödül ve plaket aldım. Yılın Girişimcisi, Örnek Göçmen ve Yılın İnsanı ödüllerine layık görüldüm. Birleşmiş Milletler’de bir programa konuşmacı olarak davet edildim. 300-400’den fazla gazeteye haber oldum. Sayısız konuşma yaptım ve hâlâ yapıyorum. Restoranlar da böylece yıllar içinde tanındı. Bir iyilik yaptığınız zaman o size dönüyor. Bu bir gerçek. Karma dediğimiz şey... 

Koronavirüs az kalsın beni öldürüyordu

- Koronavirüs sırasında da medyanın gündemine geldiniz.

Koronavirüs salgını NY’u çok kötü vurdu. Her gün hastanelere, polis merkezine ve itfaiyeye pizza yolladım. Bir gün 150 adet pizza yaptım ve dağıttım. Gönül isterdi ki 1000 tane dağıtayım. İnşallah o günler de gelir.

- Siz salgından nasıl etkilendiniz?

Öncelikle kendim Koronavirüs oldum ve bir gece ölüyorum sandım.

- Ne yaşadınız?

Çok yüksek ateş... Hastaneye gittim, "Sende virüs yok, sadece ateşin var" deyip eve geri gönderdiler. Her geçen gün ateşim daha yükseldi. Bir de vücudumun her yerine iğne batıyor gibi... Öksürük olmadığı için ben de Koronavirüs'ten şüphelenmedim. Beşinci gün ateşim 42’ye çıktı. Burnum tamamen tıkandı, göğüsten zaten nefes alamıyorum. Bir anda boğulma noktasına geldim. Eşim panik oldu ambulans çağırdı. Öleceğimi düşünürken burnumdan kan geldi. Kan gelince burnum açıldı ve tekrar nefes alabilmeye başladım. Ambulans nefesimin açıldığını görünce evde kalmamın daha doğru olacağına karar verdi. O gün sabaha karşı ateşim 36’ya düştü. Sonra da geçti. Antikor testinde korona pozitif çıktım.

- Çok geçmiş olsun. İşler nasıl peki?

Herkes gibi biz de bugünlerde işle ilgili sorunlar yaşıyoruz. Nereye varacağını kestiremiyorum, beklemedeyiz. Yeni girişimler peşindeyiz.

Bu zor günleri dayanışma ve yardımlaşma ile atlatacağımızı umuyorum. Gurbetteki öğrenci kardeşlerimiz, bu süreci atlatana kadar Soho’daki dükkanımızdan ücretsiz pizza alabilirler. Beni zengin sanıyorlar ama çok zengin biri değilim. Sadece gönlüm zengin. Dağıttığım pizza ise beni fakir yapmaz, ancak birilerinin karnını doyurur.

- Yeni girişimlerden kastınız ne?

NY’de insanlar daha uzun süre restoranlara gidemeyecek ve evlerinde yemek yiyecek gibi gözüküyor. Ben de "Hakki’s" adında dondurulmuş pizza üretmeye başladım. Daha çıkmadan biri 16 bin, diğeri 9 bin şubeli Amerika’nın en büyük iki zincir marketinden sipariş aldım. Önümüzdeki ay Hakki’s marketlerde olacak. Çok büyük bir işe dönüşebilir, bakalım.  



Yazarın Diğer Yazıları

Dış politikalar uzmanı Ziya Meral: Yeni bir Cumhuriyet mutabakatına ihtiyacımız var

Geçtiğimiz haftaki yazımda AKP seçmeninin tercihini değişimden yana kullanması için "Daha ne olması gerekirdi?" diye bir soru sordum. Bu hafta sizden gelen cevapları derledim ve Kraliyet Birleşik Kuvvetler Enstitüsü (RUSI) ve Avrupalı Liderler Netwörkü kıdemli uzmanı akademisyen-yazar Ziya Meral ile konuştum

Daha ne olması gerekirdi?

14 Mayıs Seçimleri'nin ardından aklımda tek bir soru var. Erdoğan seçmenlerinin değişim istemesi için daha ne olması gerekirdi?

Prof. Dr. Selçuk Şirin: İyi ebeveynlik, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar

Çocuklarım ilk oylarını kullanırken aklıma yazar-akademisyen Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamızın bir röportajımızda söylediği "İyi ebeveynlik bilinçli seçmen olmakla, çocuğunun geleceğiyle ilgili kararları sandıkta vermekle başlar. Siyasete karışmıyorsan, siyaset senin çocuğunun geleceğine karışır." lafı geliyor. Tarihi seçime günler kala kendisiyle temasa geçiyor, görüşlerini soruyorum