29 Eylül 2021

Valla billâ, Reis aynen bunları söylemiş…

Margaret Brennan saftiriğin teki anlaşılan. ABD hükümeti, onun sözcüleri filan onu kandırıyorlar, farkında değil. Reis gazetecilik dersi vermiş. Resmi açıklamalar, NYT, Washington Post gibi "Biden medyası"nın yalanlarına inanılır mı?

Reis Birleşmiş Milletler Genel Kurulunu şereflendirmek üzere New York'u teşrif etmişti ya, orada ünlü CBS televizyonunda hafta bir yayınlanan "Face the Nation" (=Ulusla yüz yüze) adlı çok izlenen bir programda Margaret Brennan'ın sorularını yanıtlamayı kabul etmiş.

Margaret Brennan "çanak soru" dediğimiz meslek ayıbını semtine bile uğratmayan, gerekirse söyleşi yaptıklarını çamaşır gibi sıkmaktan kaçınmayan bir üne sahip. Programın çok izlenmesinin bir sebebi de bu olsa gerek.

Kararsızım.

Çanak sorulara alışmış AKP Reisi'ni öyle bir programa katıldığı için cesaretinden dolayı tebrik mi etsem, yoksa onun böyle bir programa çıkmasını sağlayan danışman mı, bakan mı, bakmayan mı, her kimse onu derhal kovmasını mı öğütlesem bilemedim.

Bu söyleşi bana arkadaşlarımdan, iyi tanıdıklarımdan iletildi. Belki siz de izlemişsinizdir.

Olsun. o ilginç bölümü bir kez de yazılı olarak izleyin.

İkilinin arasında geçen konuşmaları aynen aktaracağım. Ama kendimi tutamaz araya parantez açıp kendi görüşümü filan da sıkıştırırsam hoşgörün e mi?

Şimdi buyrun.

* * *

- Sayın Başkan vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Reis - Thank you.

(Bu cevapta bir tuhaflık yok mu? Yoksa ben kötücül bir gazeteci olduğum için öküzün altında buzağı mı arıyorum? Margaret Brennan teşekkür ediyor. Bu doğal. Peki Reis niye teşekkür ediyor anlamadım. Hani "It is a pencil" deseymiş de olurmuş gibi geldi bana. Neyse…)

- Başkan Biden adaylığı sırasında sizin için otokrat dedi. Bazı yaptıklarınız için bedel ödemeniz gerektiğini söyledi. Sizinle bunu direkt olarak konuştu mu? Ne demek istediğini açıkladı mı?

Reis - Benimle hiç bu konuları konuşmadı. Bir de bir araya geldiğimizde bana olan saygısını çok iyi biliyorum.

(E yani iki ülke lideri resmen bir masa etrafından buluştuklarında, biri ötekine "Sen otokratsın, tek adam yönetimi uyguluyorsun" demez herhalde.

Yani bizim Reis'in dediği doğru olsa gerek. Zaten o görüşmelerde artık Dışişleri'nden bir çevirmen değil, adeta aileden genç bir kadın çevirmen yer alıyor ve tutanak filan tutulmuyormuş. O yüzden doğru kabul etmekten öte elden gelen bir şey de yok).

- Ama onunla bu ziyaretiniz sırasında konuşamayacaksınız.

Reis - Hayır şu anda kendileri zaten malum şartlar, Covid nedeniyle pek liderlerle zannediyorum görüşmüyor. Biz de kendisine bu davetimizi yaptık ve bu davete olumlu bir cevap alamadık.

(Peki öyleyse AKP medyasının ağır toplarında ve haberlerinde önce gözyaşı dökülüp ardından Biden'a da, ABD'ye de öfke kusmalar ne oluyor?).

- Başkan Biden insan hakları ihlâlcilerini sürekli eleştiren biridir. Biden'ın özel görüşmelerinizde bu meseleyi gündeme getirmediğini söylediniz başta. Hiç sizden gazetecilere yaptığınız muameleyi iyileştirmenizi rica etti mi?

Reis - Hayır olmadığı gibi bizim de zaten böyle bir sorunumuz yok. Özgürlükler noktasında Türkiye buralarla mukayese edilemeyecek kadar çok daha özgürdür.

(Dönün Tırmık'ın başına ve yazının başlığını bir kez daha okuyun. Buna ekleyecek sözüm yok).

- İnsan hakları örgütleri yüz bin kadar vatandaşın size hakaret ettikleri gerekçesiyle soruşturmaya uğradıklarını bildiriyorlar.

Reis - Siz bunlara inanıyorsunuz?

- Uluslarası örgütler bunlar. Güvenilir olanlardan geliyor bu bilgiler.

Reis - Hayır, olabilir. Sizin o uluslararası kurumlar dediklerinize de ben güvenmiyorum. Benim hakkımda açılmış böyle davalar filan yok.

(Dünyada insan hakları ihlâllerini titizlikle izleyen saygın kurumlara Reis'in güvenmemesi kendi sorunu. Bize ne, ister güvenir, ister güvenmez.

Ayrıca cevaptaki son cümle de önemli. Reis "Benim hakkımda açılmış böyle davalar filan yok" buyurmuş. Herhalde dili sürçtü. Onun hakkında açılan davalardan söz edilmiyor. Ona hakaret ettiği iddiasıyla açılan davalardan söz ediliyor.

Ha Reis "Ben dava açmadım" demek istediyse yerden göğe haklı. Çünkü koskoca devlet başkanının adliye kalemine gidip dava dilekçesi verip, kayıt numarası aldığını biri söylerse ona gülerler. Davaları elbette Tayyip Erdoğan'ın avukatları açıyor. Tabii avukatlar ona haber vermeden, kendi kafalarına göre takıldılarsa ona söyleyecek sözümüz olamaz değil mi?).

- ABD hükümeti de böyle söylüyor. En azından bize böyle konuşuyorlar. Dediniz ki Başkan Biden böyle bir şey söylemedi. Ama söyledi…

Reis - Bakın sizi de aldatıyorlar. Siz de bunlara inanıyorsunuz. Bunları kaynağından araştırıyor musunuz?

(Bu Margaret Brennan saftiriğin teki anlaşılan. ABD hükümeti, onun sözcüleri filan onu kandırıyorlar, farkında değil. Reis gazetecilik dersi vermiş. Resmi açıklamalar, NYT, Washington Post gibi "Biden medyası"nın yalanlarına inanılır mı? O yüzden kaynağından araştırılmasını söylemiş. Peki kaynak ne? Reis onu söylememiş. Olsun.. O kadar kusur AKP Reisinde de bulunur.)

- Yani ABD Dışişleri Bakanlığı insan hakları ihlâllerini eleştirdiğinde güvenilmez olduğunu düşünüyorsunuz?

Reis - Kendi ülkemin Dışişleri Bakanlığının tespitleri benim için çok daha önemlidir.

(Hımmm!.. Türkiye'de insan hakkı ihlâlleri ile Dışişleri Bakanlığı görevli ve sorumluymuş.. Kesin bilgi. Çünkü Reis bizzat söyledi. Eğer sizin bir hakkınız ihlal edilirse doğru Dışişleri Bakanı'na başvurun e mi?),

* * *

Burada bir final parantezi açar, buraya kadar yazdığımın iki katı kadar paragrafı da art arda sıralayabilirdim.

Ama yapmayacağım.

Hem zaten bu uzamış Tırmık'ı daha da uzatıp sabrınızı kötüye kullanmış olurum, hem de Marmara Adası'ndan gemi bulup İstanbul'a gidip, "bağımsız" yargımızın "bağımsız" savcılarından birinin karşısına dikilmek istemem.

Beni anladınız ve hak verdiniz di mi?

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"