Eski bir meslek hilesidir; o gün yazı yazacak hali ya da niyeti olmayan gazeteci bir okur mektubunu alır, başına sonuna iki üç satır ekler ve günü kurtarır.
Bugünkü Tırmık için böyle düşünenleriniz olacak. Okur dediğin bazan pek insafsız olur. Yazarın hali nicedir diye düşünmez. Adam (ya da kadın) hasta mıdır ya da keyifsiz midir ya da kendini aşırı yorgun mu hissetmektedir ya da ruhunda kelebekler uçuşmakta, o gün siyasetin berbat dünyasına dalmak ona katlanılmaz mı gelmektedir ya da...
Mazeretleri uzatın uzatabildiğinizce... Ama bugün yayınlayacağım (ve böylece haftanın son yazısı için günü kurtaracağım) okur mektubu böyle bir hile ihtiyacından kaynaklanmıyor. Dahası okurun yazdıklarıyla tam mutabık da değilim. BDP’nin yemin etmeme biçiminde ortaya çıkan direnişini doğru buluyorum; birilerinin Tayyip Erdoğan’a ve takımına “Köpeksiz köyde değneksiz dolaşma”nın pek de o kadar kolay olmayacağını öğretmesi, göstermesi gerekiyor.
Ancak mücadelenin parlamentoda sürdürülmesi isteği de yabana atılacak bir öneri değil. Hele bunu T24 okuru U. Cankut Özkanaç gibi mükemmel bir mizahla yaparsan daha da ciddiye almak gerekir. Ben en azından T24 okurunun bu çok keyifli mektubunu (yazısını) Kürt arkadaşlara aktarayım. Ötesini onlar bilir.
Şimdi U. Cankut Özkazanç’ın “Maç 90 Dakika” başlığını taşıyan ve topu tam 90’a yolladığı yazısına buyrun...
* * *
Maç 90 Dakika
Hatip, tartışmalı bir pozisyon sonucu kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Hakeme yapılan tüm itirazlar sonuçsuz kaldı. Üstelik hakem aynı pozisyon içindeki 5 arkadaşımıza da sarı kart gösterdi. Bütün bunların yanında AKP'nin vekil hırsızlığı çok açık bir “elle oynama”dır ve fauldür. Her şeyden öte centilmenlik dışı harekettir!
Tüm bunlara rağmen Meclis’e gitmemek topu taca atmak olur ki bu da oyunu soğutmaktan başka bir şeye yaramaz. Hatip'i oyundan atarlarsa aramızdan biri kaleci oyuncu olur, devam ederiz.
Dur, hemen "Hakem de taraf tutuyor" diye itiraz etme. Görüyorum, hakem barajı 9,15'e bile çekmedi. Ancak hakeme rağmen maçı kazanmak gerek!
Sanki stat dışında taraftarımız orantısız polis şiddetine maruz kalmamış gibi şimdi de utanmadan “Sahaya yabancı madde atmayın” diye anons yapıyorlar. Yarın basın ne yalanlar yazacak kim bilir.
Öyle “Oynamıyorum ben” filan deme sakın. Sahaya çıkmazsan hükmen mağlup sayılırsın.
Hâlâ federasyonca maçın hükmen lehimize tescil edilmesi yönünde başvuru yapabiliriz. Maç gözlemcisinin raporu da önemli. Hakemin kural hatası yaptığına karar verirlerse maç tekrar da edilebilir.
Hiçbir şey olmasa FİFA'ya şikayet ederiz.
Biraz güven kendine. Sırrı ve Levent'in iyi ortaları gol getirir. Unutma, sol açık Ertuğrul'un kaç kez kornerden gol atmışlığı var. Bak… Bak... Sebahat da oralardan iyi vurur topa. Selahattin tam formda, sahada basmadık yer bırakmadı!
Ankara her zaman zor bir deplasman olmuştur. Lakin deplasmanda atılacak bir gol çok işimize yarar. Daha rövanşı da var bu maçın.
Futbolcusundan, masörüne; yöneticisinden, malzemecisine kadar biz iyi bir ekibiz. İlk dakikada gol yemiş olabiliriz. Ama maç 90 dakika ve lig uzun bir maraton.
Çıkın sahaya, alın bu maçı, dökün bizi yine sokağa...