26 Mart 2014

Şimdi Adalarda seçmen olmak vardı…

Yazısında “inanmadığının propagandası”nı yapan gazeteciye “kiralık kalem” filan derler. Meslekte kapkara bir damgadır.

Yazısında “inanmadığının propagandası”nı yapan gazeteciye “kiralık kalem” filan derler.  Meslekte kapkara bir damgadır.

Yazısında bütün yüreğiyle ve sonuna kadar “inandığının propagandası”nı yapmayan gazeteciye de en hafifinden “tembel kalem” derler ve diyenler yerden göğe haklı olurlar...

Ne kiralık kalemim, ne de tembel…

Öyleyse buyrun…

*    *    *

İstanbul’un Büyükşehir Belediye başkanlığını  kim kazanacak bilmiyorum. Kazanma olasılığı bulunan iki aday da beni heyecanlandırmıyor, tersine kara kara düşündürüyor.

Bir seçmeni olduğum ve yaşadığım İstanbul’un ilçelerinde kimlerin yarıştığını ve kimlerin öne çıktığını da iyi  bilmiyorum. Zaten genel seçime dönüşmüş şu yerel seçimde artık bunlar “bilmesek de olur” ayrıntılara dönüştü.

İstanbul’un Adalar ilçesi hariç.

*    *    *

Şu günlerde Şanar Yurdatapan - Melike Demirağ ikilisinin “Şimdi İstanbul’da olmak vardı” diyen o içli şarkılarını dönüştürüp dilimde dolandırıyorum:

- Şimdi Adalar ilçesinde seçmen olmak vardı…

Çünküüüüüü…

Adalarda yerel seçime HDP şemsiyesi altında 12 kadın giriyor. Belediye başkan adayı ve  belediye meclisi adayı 12 kadın.

Hiç bıyıklı  yok…

Biraz daha ayrıntılayalım.

Büyükada’dan, Heybeli’den, Kınalı’dan, Burgaz’dan 12 kadın.

Resmi olarak başkan, fiilen eşsözcü adayı: Kınalı’dan Kayuş Çalıkman Gavrilof; ikinci eşsözcü adayı:  Büyükada’dan Nermin Çeliktemel.

Belediye meclisi adayları:  Büyükada’dan Esin Pervane, Burgaz’dan Gülçin Gürkan, Büyükada’dan Janet Harmon,  Heybeliada’dan Prof. Ayşe Erzan,  Büyükada’dan Neşe Erdilek, Burgaz’dan Ekatirini Nikolao, Büyükada’dan İpek Çalışlar, Heybeli’den İlkin Yönet, Heybeli’den Pervin Saygılısoy, Büyükada’dan Sue Marshall Akyel… 

Kimi Türk, kimi Ermeni, kimi Rum, hatta biri Amerika kökenli 12 akıllı, donanımlı, tuttuğunu koparır, bıyıklıların egemen olduğu siyaset dünyasında da hünerli, deneyimli kadınlar…

Siz olsanız benim gibi türkü mırıldanmaz mıydınız; “Şimdi Adalar ilçesinde seçmen olmak vardı” diye tutturmaz mıydınız?

*    *    *

12 kadından çoğunu tanıyorum. Bazılarını çok iyi tanıyorum. Bıyıklılara pek çok alanda, bu defa da belediyecilik, belediye hizmetleri alanında unutamayacakları dersler vereceklerinden en ufak kuşkum yok.

Bıyıklılara bıraksanız o güzelim Prens Adaları’nı beton silolarla  kepaze edip, asfalt sıvamakta duraksamazlar.

Bir örnek: Kaymakam mıydı, ona benzer bir kamu görevlisi miydi hatırlamıyorum ama  Adalar’ın imara açılabilmesi için anakara ile bir köprüyle birleştirilmesi önerisini ciddi ciddi ve çok parlak bir proje imişcesine ortaya atmıştı. Bana da sövüp saymamak için dişlerimi sıkmak kalmıştı…

Şimdi 12 kadın bu bıyıklıların tümüne (parti gözetmeksizin tümüne) meydan okuyorlar.

Kazanıp Adalar belediyesinin dizginlerini ellerine alırlar mı ?

Bilemem.

Sorunun cevabını Adalar’ın seçmenleri verecek. Yani AKP ile CHP arasına sıkışıp kalmış Türkiye siyasetinde  bu kısır çemberi kırıp atma sınavı Adalar’da Adalı seçmenlerinin ellerinde.

Bana ise “Şimdi Adalarda seçmen olmak vardı” türküsünü çığırmak düşüyor.

Üstelik o ünlü türkünün sonu “…anasını satayım” diye biter ya; 12 kadın’ın gözlerini  üstüme diktiklerini görür gibi olup, o iki kelimeyi çarçabuk yuttum.

Bu 12 kadın” işini bilir, tuttuğunu koparır” demiştim değil mi ? Baksanıza benim gibi berbat bir sokak çocuğunun dilini bile daha seçilmeden düzelttiler...

Düşünün bir de seçilirlerse…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"