28 Ağustos 2013

Salak yerine konmak…

Bu yazı ABD, İngiltere ağırlıklı bir savaş koalisyonunun Suriye’ye saldırısının "an meselesi" olduğu saatlerde yazılıyor ve elbette bu saldırıya karşı çıkmak üzere yazılıyor.

Bu yazı ABD, İngiltere ağırlıklı bir savaş koalisyonunun Suriye’ye saldırısının "an meselesi" olduğu saatlerde yazılıyor ve elbette bu saldırıya karşı çıkmak üzere yazılıyor.

Şimdiden "Hımmmm, demek sen çürümüş, demokrasiyi ayaklar altına almış,  halkına zulmeden, halkını katleden Suriye Baas rejimini savunuyorsun" dendiğini okur ya da duyar gibiyim.

Bu utanılası demagojiye, bu içi boş laf kalabalığına pabuç mu bırakacağız ?

Soruya soruyla cevap vereceğiz:

- Siz bizim Suriye’ye askeri müdahalenin sahiden insancıl nedenlere dayandığına; o ülkede sürüp giden karşılıklı cankırımları önlemek, kalıcı bir barışı sağlamak için yapıldığına inanmamızı mı istiyorsunuz?

Sorunun cevabını beklemeden ikinci bir soruyu önlerine koyacağız:

- Kendi Kürtlerine bunca zamandır yurttaşlık hakkı ve kimliği bile vermeyen, çoktan çağdışı kalmış Baas rejimini sürdürebilmek için şiddette başvuran, ülkeyi ürkütücü bir polis (gizli servis) devletine dönüştürmüş Nusayri azınlık diktatörlüğüne karşı çıkanların özgürlük ve demokrasi için değil sünni  çoğunluk diktötürlüğü için başkaldırdıklarını göremediğimizi mi sanıyorsunuz ? 

Yine cevap beklemeden üçüncü soruyu burunlarına dayayacağız:

- Suriye’de hem sünni, hem nusayri Arapların, Kürtlerin, Ermenilerin, Çerkezlerin, Yahudilerin, Dürzilerin, Caferilerin, İsmaililerin,  Marunilerin, bu karman çorman etnik ve dinsel mozayığın eşit haklı yurttaşlık temelinde ve barış içinde yaşamalarını  Doğu Akdenizde üstlenmiş savaş gemilerinden fırlatılacak ölümcül Cruise füzeleri ya da Kıbrıs, Yunanistan, Türkiye gibi ülkelerdeki ABD ve İngiliz üslerinden havalanacak savaş jetlerinin  fırlatacağı çok başlıklı füzeler ile mi sağlayacaksınız ?

Ya da…

Ya da bu sorulardan vazgeçecek tek ve kısa bir soru soracağız:

- Efendiler, siz bizleri salak mı sanıyorsunuz?

*    *    *

Duymaya başladık; önümüzdeki günlerde dana çok ve sık duyacağız. Koalisyon güçleriUluslararası toplum…

Nedir bu koalisyon ?

Koalisyon dediğin belli bir program ve ilkeler çerçevesinde ve çevresinde bir araya gelen siyasal ya da  askerigüçlere denir.

Bilen biri bana anlatsın: Suriye’ye askeri operasyon düzenlemeye hazırlanan bu "Koalisyon" kimlerden oluşuyor, programı, hedefi, amacı, ilkeleri ne ?

Alalım öteki terimi: Uluslararası toplum !

Bu terimi  çok daha önceleri de duyduk. Bosna’da Sırp ırkçı-milliyetçileri boşnak halkını çoluk çocuk demeden yokederken ha bire toplantı yapıyor ve tarafları „Sükunete“ çağırıyor ve bununla yetiniyorlardı. 

Ardından yine Sırp ırkçı-milliyetçilerinin keskin nişancıları Kosova tepelerinde mevzilenip görüş alanlarına giren her Arnuvutu avlarken, uluslararası toplumun dünyaya yön vermeye kendilerini yetkili gören siyasetçileri Rambouillet Şatosunda seçkin Fransız konyakları eşliğinde laf yarıştırıyor ve Kosova Arnavutlarına yönelik cankırımını önlemek için acele etme ihtiyacı bile duymuyorlardı. (Kimse tersini iddia etmeye kalkmasın. O günlerde ben Kosova’daydım ve göklere umutla bakıp kurtarıcı  NATO uçaklarını bekleyen Arnavutların sınırsız acısının dolaysız tanığıydım…)

Soralım: Nedir bu Uluslararası Toplum denen örgüt ya da organizasyon ?

Kimler, nerede, ne zaman bir araya gelip böyle bir örgüt oluşturdular ?

Yoksa Birleşmiş Milletler’den istedikleri kararları çıkaramadıklarını ve çıkaramayacaklarını gören emperyalist metropollerin oluşturduğu ve  yamacına kendilerine gönülden ya da mideden bağlı ülkelerin siyaset esnafını da alarak dünya jandarmalığına soyundukları bir haramiler örgütü mü ?

*    *    *

Suriye’deki içsavaşa evrilen, hatta  içsavaştan da beter hale gelmiş derin krizi topla tüfekle, füzeyle çözmeye kalkanların hesabının o ülkeye barış götürmek ve o ülkeye insancıl nedenlerle eğildiklerine inananlar  var mıdır?

Varsa bu inanışlarının sebeplerini bir anlatsalar da anlasak.

Yoksa salak yerine konduğumuzu ve buna hiç de boyun eğmeyeceğimizi söylemeye , yazmaya devam edeceğim.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"