06 Şubat 2020

RTE - Başbuğ Meydan Muharebesi

Başbuğ haklı. RTE ve Fethullah Gülen el ele verip 2002 öncesinde ve hemen sonrasında darbe için hazırlık yapan, bunu saklamayan ya da saklayamayan birkaç generalle sınırlı bir Ergenekon Operasyonu yerine AKP ve Cemaat’a uzak duran, kesinlikle "onların adamı" olmayan bütün subayları tasfiye etmeye yönelik bir hukuk kılıflı saldırıyı yürüttüler

Nur topu gibi bir tartışma konumuz, bir gündem maddemiz daha oldu. İdlip’di, cukkalanan deprem vergileriydi, Kızılay yardımı ile vergi kaçakçılığıydı derken bir de "FETÖ’nün sivil ayağı" üstüne yeni bir kavga patlak verdi.

RTE malum. Ama Başbuğ sizi yanıltmasın. MHP’nin bugünkü başbuğundan söz etmiyorum. Zaten RTE ile o başbuğ arasında bugünlerde değil muharebe (yani savaş) karşılıklı kaş çatma bile söz konusu olamaz.

Bu başbuğ bir emekli general. Genel Kurmay’ın eski başkanlarından İlker Başbuğ.

İlker Başbuğ şimdinin FETÖ’sünün, o günlerin Cemaat’ının disiplini altındaki yargıç ve savcılar tarafından 2012 Ocak ayı başlarında tutuklandı ve 2014 Mart’ına kadar iki yıl, iki ay hapiste kaldı.

Küçümsenecek bir olay değildi. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra tutuklanan genel kurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’dan 52 yıl sonra bir genel kurmay başkanı daha tutuklanmıştı.

2014’te tahliye edilmesinde ise yargının onu "suçsuz" bulmasından söz etmeyeceğiz herhalde. Öyle bir yargı o gün de yoktu, bugün de yok. (Düzeltme: Bugün daha çok yok).

Sadece Nurcu çizginin güçlü temsilcisi Gülen Cemaat’ı ile Nakşibendi ağırlıklı AKP tepeleri arasındaki "verimli" iş ve suç birliği sona ermeye başlamış, iktidar paylaşımında ciddi kırılmalar yaşanmış ve Cemaat kökenli bürokrasinin ayıklanması başlamıştı. Gülen kanadı ile kapışan RTE tayfası, kendine aramayı MHP’den önce, hapsedilen, itibarsızlaştırılan eski askerleri (çoğu general) yanına almakta, hapiste olanları da dışarı salmakta bulmuştu.

Kuşkusuz hapisten tahliye oldular diye ardından da RTE ile can ciğer kuzu sarması oldular denemez. Zaten etkisizleşmişlerdi. Kimileri emekliliklerini yaşıyor; kimileri Doğu Perinçek’in kanatları altında Türk milliyetçisi Vatan Partisi saflarında siyaset yapıp, onların organı gazetelerde yazıp çizip, televizyon kanallarının da "sözde" tartışma programlarında neredeyse kadrolu ve itibarlı konuklar olarak boy gösteriyorlar…

* * *

Derken epeydir suskun olan, ortalıkta görünmeyen İlker Başbuğ, bir hafta kadar önce, epeydir sürüp giden "FETÖ’nün siyasal ayağı" tartışmasına, didişmesine adeta balıklama daldı ve 2009’da (yani RTE tayfası ile Fetullah Gülen tayfasının sarmaş dolaş ve ballı börekli olduğu günlerde bir gece yarısı apar topar çıkarılan ve askerlerin de sivil mahkemelerde yargılanmasını öngören yasayı hatırlattı ve ekledi:

- Bu kanun teklifini kim hazırladı? Bunu araştırsınlar. Bu kanun teklifinin tamamen FETÖ'nün direktifiyle hazırlandığını düşünüyorum

Uzunca bir süre FETÖ ile iş ve suç birliği yaptıklarını silemeyen, unutturamayan, siyasal ayak sorusunun cevabını veremeyen ve ciddi olarak da tedirgin oldukları belli olan AKP kanadı bu sözler üstüne küplere bindi.

Önce AKP sözcüsü konuştu. Kesmedi, bizzat RTE konuştu ve AKP’li milletvekillerinden Başbuğ’u mahkemeye vermelerini istedi.

Gerekçe kısa: TBMM’nin itibarını savunmak… (Gülmeyin lütfen). Sahiden resmi gerekçenin özü özeti bu. Resmi olmayan, yani asıl sebep ise acaba siyasal ayak tartışması bize iyice bulaşacak mı korkusu…

* * *

Hiç aklıma AKP Reisi Recep Tayyip Erdoğan’a hak vereceğim, düşüncesini doğru bulacağım gelmezdi.

Grup toplantısında söylediklerini hatırlayın:

"…Suç işleyen kişinin asker kimliğinin ona ayrıcalık tanımasının ne hukukta ne demokraside yeri olamaz (…) Bugün dönüp geriye baktığımızda Meclis'in doğru iş yaptığını görüyoruz. Ne yaptık? Askeri mahkemeleri kaldırdık…"

Sanırım aktif gazeteciler içinde askeri savcıların karşısına, hukuğa değil, "emir-kumanda" zincirine bağlı askeri yargıçların karşısına en çok dikilmiş gazeteci benim. (Bayağı iyi övündüm değil mi?)

O yüzden askeri mahkemelerin ne olduğunu iyi bilirim; iyi bildiğim için de onların kaldırılıp yerlerini sivil, hukuk deyimi ile söylersek "doğal" yargıçların almasına alkış tutarım. Tuttum da…

Hiç aklıma General İlker Başbuğ’a hak vereceğim, düşüncesini doğru bulacağım gelmezdi.

General Başbuğ haklı. RTE ve Fethullah Gülen el ele verip 2002 öncesinde ve hemen sonrasında darbe için hazırlık yapan, bunu saklamayan ya da saklayamayan birkaç generalle sınırlı bir Ergenekon Operasyonu yerine AKP ve Cemaat’a uzak duran, kesinlikle "onların adamı" olmayan bütün subayları tasfiye etmeye yönelik bir hukuk kılıflı saldırıyı yürüttüler. Bu saldırıda FETÖ ve AKP işbirliği gizlenemeyecek kadar aşikardı.

O yüzden Başbuğ’un "Bu kanun teklifini kim hazırladı? Bunu araştırsınlar" sözleri gerçeği 12’den vurmuş bir isabet taşıyor.

AKP’lilerin ve RTE’nin panik sınırındaki tepkileri ve öfkeleri de bundan…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"